Dikkat süpriz bozan içerir. Başka türlüde inceleme yazamam heralde. Zaten saat 02.24 te de anca bu kadar. Bu aralar yarım bırakmadan ısrarla devam edip sonunu getirdiğim tek kitap galiba. Başlarda okuyordum, sonra yürürken veya otobüsteyken geçen boş zamanımı değerlendirmek adına prestigo ya yükleyip dinlemeye başladım. Entellektüel bir insanın hayatının bir kesitini bu kadar canlı incelerken, arka fondaki kara cehalet, imkansızlık, çaresizlik insanı öyle hüzne boğuyor ki. 3-5 fikir heveslisi ve birkaç yüz baldırı çıplak askerle, isyancı bir subay mı kurtaracak memleketi (kitaptaki tabirle) diyorsun her seferinde. E olum efsane değil ulan bu. Kurtarmışlar işte. Sen şu çağda bu olayı okurken, yok yav mümkünatı yok olmaz çekerken 100 sene evvel başarmış insanlar. Ne emekle, ne mücadeleyle. Şimdinin düzeninden şikayetçi olup; çaresizlik ve kabullenmişlik girdabına düşen gençleri görselerdi bu kıymetli insanlar; heralde okkalı bir tükrük suratımızın orta yerinde hakkımız olanı yansıtırdı. Neyse Efendim. Ben eşeklik edip okumamışım bu saate değin, siz etmeyin. Üstüne bastığınızın neden fiziki ve ruhi açıdan sadece bir toprak parçası olmadığını ve onun atomlarını bir arada tutan şuhedasını anlamak için her ne kadar biraz detaylı ve uzun olsada okuyun. Okuyun ki "lan kardak dediğin iki tane kaya parçası birader" tarzında, cehalet, delalet ve dahi ihanet içerikli yorumlar yapmayın ülke toprakları üzerinde. Ha bu arada bu bir seri ve ben hazırım tamamını özümlemeye. Kitapçıl günleriniz bol olsun.