Metin Altıok'un bütün şiirlerinin yer aldığı kitap. Çoğunlukla ölüm, yaşam ve aşk temaları üzerine, bazen de bozkır ve doğayla ilgili tam 11 bölümde farklı tarzda onlarca şiir yer alıyor.
Kendine has, ilginç bir şiir üslubu olduğunu düşündüğüm şairlerden biri Metin Altıok. Birkaç şiiri beni çok etkilediği için bütün şiirlerini okumak
Selam. Ece Ayhan'ın Aynalı Denemelerini okuyarak tanışmış oldum.
Öncelikle söylemeliyim ki Ece Ayhan'ın bahsettiği konuların bir kısmına katılsam da haksız bulduğum yönleri de oldu.
Kitap adında geçtiği gibi denemeler ve incelemeler türünde bazı bazı röportajlardan kesitleri de barındırdığı konuşmalarla geçiyor.
Tarihi geçmişimize,
Farklı cinslerin ve farklı niteliklerin birbirine karşı kışkırtılması, bütün bu üstünlük iddiaları ve üstün olmama yakıştırmaları, insanlığın “taraflar”a bölünmüş olduğu ve bir tarafın diğer tarafı yenmek zorunda olduğu inancı, ya da bir kürsüye çıkıp da Müdür beyin elinden gösterişli bir kupa almanın müthiş bir önem arz etmesi, olsa olsa
Edogawa Rampo yani uzak doğunun Edgar Allan Poe 'sunun bir diğer kitabı olan "Panorama Adası' nın tuhaf hikayesi" ile karşınızdayım. Ben yazarın bir kitabını okumuştum daha önce ve japon klasiklerindd benim sevdiğim türlerin polisiye ve fantastik olanlar olduğuna kanaat getirmiştim. Mesela Osamu Dazai asla bana hitap etmiyor. Aşırı kasvetli, bunalım hikayeler yazıyor bence. Ama bu tip kitapları okumayı sevenler de var. Benim bu okuduğum türleri sevmeyenler olduğu gibi ben de onları sevemiyorum . Zevk meselesi yani yapacak bişey yok
Kitabımızda zar zor geçinen, hayal dünyasının şekillendirdiği ütopik dünyalarda yaşamayı hayal eden bir yazarımız var. İsmi Hitomi Hirosuke. Bir gün bu yazarın eline bu kurduğu ütopik dünyayı yaratma fırsatı geçiyor ve bunu hayata geçirmek için akıl almaz işlere girişiyor. Arka kapak yazısı bence çok fazla spoiler içeriyor. Bu yüzden paylaşmıyorum. Ama merak ediyorsanız arka kapak yazısını okuyabilirsiniz.
Polisiye-gizem türünde okuma yapmayı, Edgar Allan poe kalemini bilenleri ve japon klasiklerini sevenleri mutlu edecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. Okuyacak olanlara keyifli okumalar diliyorum
Aliens: Earth Hive bugünlerde kitabın audiobook halini dinliyorum. Steve Perry'nin daha önce herhangi bir eserini okumadım ya da dinlemedim ama kızı S.D.Perry'nin Resident Evil serisinin büyük bir hayranıyım. Öncelikle baba-kızın yazım tarzları neredeyse aynı ancak hanımefendinin daha başarılı olduğunu düşünüyorum çünkü onun eserlerindeki ''smooth'' geçişleri beyefendinin romanında göremedim. Daha önce hiçbir Alien filmini de izlemedim, uzay konulu filmler beni çok geriyor ama oyununu oynadım. Bence okunmaya değer bir kitap değil Earth Hive; her şey çok monoton ilerliyor, bölüm geçişlerinin bağlantıları güçlü değil. Gereksiz seksüel içerik var. Audiobook olarak dinlediğim için mi bilmiyorum ama insanı heyecanlandıran bir anlatım da yok bence, Alien'dan bahsediyoruz, büyük bir kült eserden ama Alien'dan çok insanlar var eserde.
Zeytindağı, bence Falih Rıfkı Atay'ın en etkileyici eserlerinden biri. Bir ailenin hikayesi gibi görünse de, aslında Osmanlı'nın son dönemindeki değişimleri, gelenek ile modernlik arasındaki çatışmayı ve insan ruhunun derinliklerini anlatan bir destan gibi.
Romanın en kral yanı, karakterlerin ne kadar gerçekçi ve derin olması. Her birinin kendine ait zaafları, tutkuları ve hayalleri var. Bu da onları bize çok yakınlaştırıyor ve yaşadıklarına empati kurmamızı sağlıyor.
Atay'ın yazım tarzı da çok hoşuma gitti.
Hem akıcı hem de sürükleyici. Sanki biz de Ferit, Selma ve diğer karakterlerle birlikte yaşıyoruz gibi hissediyoruz. Tarihi detaylar da romana ayrı bir tat katmış.
sadece tarihi bir roman değil, aynı zamanda insanoğlunun varoluşuna dair derin sorgulamalar da içeriyor. Sevgi, ihanet, ölüm, inanç ve kimlik gibi evrensel temaları inceliyor. Bence bu da romanı her yaştan okur için ilgi çekici kılıyor.
Kitap üzerine inceleme yazmadan önce bende neler bırakmış diye önce kendimi inceledim epey bi süre. Biter bitmez üzerine konuşulacak, yazılacak bir eser olmadığı gibi ne anlatıldığını ya da ne anladığınızı görmek için kitabı iyice sindirmek şart. Bu süreçte kitap hakkındaki incelemeleri okudum, izledim. Gözden kaçırdığım neler var ya da benim
Son zamanların oldukça popüler olan yazarından okuduğum ikinci kitaptı. Hizmetçi'yi okuyup yazarın akıcı anlatımını sevdiğim için "okuyamama dönemlerinde işime yarar" diyerek aklıma yazmıştım.
Sakın Yalan Söyleme kitabına youtubeda izlediğim yabancı bir kızda denk geldim. Dilimize çevrildiğini fark edince de hemen şans vermek
"İnkılap önce kalpte, sonra zihinde, sonra fikirde, sonra bedende gerçekleşecek. Er-geç alınteri-göz nuru-el emeğine, Veysel Baba'nın sadık yari "Kara Toprağa" döneceğiz. Aslımıza."
Mustafa Kutlu bu deneme kitabına Hududullah'ın tarifi ile başlıyor. İnsanoğlunun Allahın çizdiği sınırları geçerek, doğanın, yaşamın
+Fazla mı kirliyiz sanki...
- Biz fazla kirli değildik, biz fazla kirletildik sanki
- İlk darbe değil ki bu, Küçük kız. Neden koydu bu kadar?
+ Bilmiyorum, Acımasız. Her darbe sanki ilkmiş gibi. Alışamadım, bir türlü bende bu duruma.
- Alışmak zorundasın. Her darbe de yıkılırsan, hep yerde kalırsın.
- Dikkat çekeceksin, böyle yaparak,
Geçmişte bir hata yaptık ve ondan pişmanlik duyuyorsak bu
duygu o hatanın içimizde kökleşmesine izin vermiyor Pişmanlık duygusuyla beraber bu üzüntü ve hatayla yüzleşiyor ve onu tamamen içimizden atmış oluyoruz. Hepimiz insanız, hata yapabiliyoruz, eksik ve kusurluyuz. Yaptğımız bir eylemden ötürü ya da geçmişe dönük pişmanlıklar sayesinde dünle ilgili hikâyemizi genişletiyoruz. böylece. Aslında pişmanlık duyabilen bir insan, hayatı daha iyi bir şekilde kurmaya muktedir oluyor.
Tom Amca'nin Kulübesi kitabinin yazarı Harriet Beecher Stowe "Hüzün duyabilen her ruh iyiliğe muktedirdir," diyor. Aslında kalbin hüznü hissedebilme kapasitesi iyiliği de hissedebilme kapasitesidir ve bence pişmanliık duyabilen her insan da iyiliğe muktedirdir. Dolayısıyla hayatımıza baktığımız zaman hiç pişmanlığım yok, her şey harikulade demek yerine; o pişmanlik noktalarını görebilmek ve oradan hareketle bir ivme kazanmak güzel olur diye düşünüyorum. Kendimizin daha iyi ve daha kötü hâlleri var. Pişmanlık, kendimizin daha iyi hâllerine ulaşmaya izin veren bir imkân gibi geliyor bana. Bizi bir yandan da bir ahlak yokluğundan çekip çıkarıyor. Kendi kusurlarımızı görmeme
narsizminden bizi azat ettiriyor. Bu bakımdan faydalı bir duygu pişmanlık. Yaşadıklarımızdan öğrenerek ilerlemek gerek.
İçimizdeki Şeytan 'ı okumuş ve çok beğenmiştin ancak Yusuf ile yollarımız kesişmemişti bir türlü. Halbuki sevgili
Sabahattin Ali 'nin yazdığı ilk romanmış. Kitapçılardayken sürekli gözüme çarpan ve online kitap satan sitelerde sürekli sepetimde duran bu etkileyici romanı sonunda alıp okuyabildim. Gerçekten, roman hakkında tek bir kelime
Marquis De Sade, kimine göre deli, kimine göre dahi; kimine göre sapık, kimine göre gerçekçi, ama bence en çok bir filozof. Tıpkı diğer filozoflar gibi bir öncü. Bir fark yaratmanın bedelini de ödemiş elbette. Kapatılarak. Her türlü haneye konuk olmuş. Konuklukları bir ölümle sonuçlanmama sebebi elbette zengin nüfuslu aristokrat bir aileye mensup
Kesinlikle çok beğendim.Age gap konulu bir kitap.Halley aile içi istismar mağduru bir genç kız.Şerefsizin önde gideni bir babası var ve kıza senelerce ağır derece şiddet uyguluyor.Reed ise 34 yaşında dövüş sanatları konusunda uzman bir adam.Bir partide Halley’in en yakın arkadaşı Tara’nın babası olduğunu bilmeden ikisi ciddi anlamda yakınlaşıyor.Kacey Reed’e yaşı ile ilgili yalan söylüyor ve bu anlaşılınca tabi ki Reed kızarak uzaklaşıyor.Sonra Kacey yine ciddi yaralandığı bir durumdan kaçarken Tara’nın evine sığınıyor ve yerleşmeye karar verince tekrar yolları kesişiyor.Kendini savunma konusunda Reedden de destek alıyor.Sonrası malum.
Konu ve işleyiş cidden akıcı.Ben yazarın kalemini çok sevdim.Duygularına karşı savaşmaları,yanlış olduğunu bilmelerine rağmen aşka yenik düşmeleri hem hüzünlüydü ve nefes kesici.Çok hızlı ilerleyen ilişkilerden hoşlanmıyorum.Bu tam tadındaydı.İki karakteri de sevdim.
Tek hoşlanmadığım sonlardaki Tara ile ilgili kısım oldu bence çok gereksizdi ve kitabın akışını bozdu.O yüzden bir puan kırdım.Onun dışında mükemmeldi.
Yazarın maalesef hiçbir kitabı Türkçeye çevrilmemiş.Ve araştırdığım kadarıyla çok güzel kitapları var.İnşallah yayınevlerinden biri çevirma kararı alır.Bu kitabı da güzel bir çeviri ile tekrar okumayı isterim.Türün meraklılarına ve 18 yaş üstü olan herkese tavsiye ederim.
OlderJennifer Hartmann · Independently published · 02 okunma