Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alevilerde yalan deye bir şey yoktur beyim! dedi, elini göğsünün üstüne koydu..
Emme köyler boşalmasın... Ulusun milletin kaynağı, be­şiği, köyler değil mi? Bu kaynağı kurutup, nerde üreteceksin milleti? Köyü söndürdün mü memleket söner beyim!
Reklam
Hasan Şevket'in dostu anlatıyordu: « Ben Allah, diyorum, siz, tabiat deyiniz. Bir müntekim bir mânevi kuvvet var, beyim. Ah ü enin ile kuruldu Avrupa ah ü enin ile yıkılıyor. Harcı göz yaşıyla yuğrulan yapıdan hayır gelmez. Zalim babanın evlâdı çeker. Meselâ, bizim İznik derebeylerinin perişan sürünüyor bugün çocukları. Kiminin parasıyla beraber aklını aldı Allah, siz, tabiat deyiniz.
Sayfa 20 - Cem yayınevi II Kitap
Köylü milletin efendisidir.
Köyü söndürdün mü memleket söner beyim!
Sayfa 268 - Remzi KitabeviKitabı okudu
"Beyim diyor, bizim yolumuz, köprümüz, çeşmemiz yok; kitaplığı ne yapacağız? Anlatıyorum ona: Eğer kitaplığı nız olursa, yolunuz, çeşmeniz, köprünüz de olur!"
Sayfa 47
Güçsüz bir adamı dövmek ayıptır beyim!
Sayfa 818 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
" ... Anadolu'da köylü kadınları şuhluktan, naz ve işveden o kadar yoksundur ki, onların hangi biriyle, böğür böğüre, koyun koyuna yatsam, vücudumun hiçbir şey duymayacağını tahmin ediyorum. İhtimal ki çok da fena kokarlar. Kendileri hakkında, bu hislerimi içgüdüleriyle sezdikleri için midir, nedir bilmiyorum, onlar da, bana her rastgelişlerinde, arkalarını çeviriyorlar. Yahut - eski Yunanlılar devrinde yas tutan kadınlar gibi- yere çömelip başlarını örtüyorlar. Ve benden başka hiçbir erkeğe bu hareketi reva görmüyorlar. Buraya geldiğimin bilmem kaçıncı haftası idi. Mehmet Ali'ye sordum: - Kadınlarınız niçin yalnız benden kaçıyorlar? - Yabansınız da ondan, beyim. Bu "yaban" lafı önce beni çok kızdırdı. Fakat sonra anladım ki Anadolulular, Anadolu köylüleri tıpkı eski Yunanlıların kendilerinde başkasına "barbar" lakabını vermesi gibi her yabancıya yaban diyorlar. Bir gün ... Bir gün, onlara, ispat edebilecek miyim ki, ben bir "yaban" değilim. ... Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum Türk"entelektüel"i, Türk aydın, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir. ..."
Sayfa 35 - İletişim Yayınları
Bir maneviyat var, ben Allah diyorum, beyim, siz tabiat deyiniz." Hasan Şevket sözünü kesti dostunun : Ben ne Allah diyorum, ne maneviyat ne tabiat. Ben hiçbir şey demiyorum. Şu tabakta bir dilim beyaz peynir var ben onu bile yemiyorum yiyemiyorum yani... İkinci dilime çıkışmıyor param. Ne zalimdi, ne de derebeyiydi babam. Avrupa'nın yıkılması da umrumda değil. Biz de beraber yıkılalım bir an evvel biz de beraber. Söyleyecek ne kadar güzel sözlerim vardı insanlara bana hiçbirini söyletmediler. Hep ayrı bokun soyudur en kötünüz, en iyiniz. Bir tek dilim peynirimi buyrun size ikram ediyorum, yiyiniz..."
İnsanın yüreğini yakarmış, aklını alırmış, telefine sebep olurmuş. Ben bu lezzet yoluna telef de olsam memnunum beyim.
Sayfa 10 - TÜRKİYE İŞ BANKASIKitabı okudu
Kim anlattı ki namusu anlayayım. İnsanın damarında şeytan gezinmeye başladı mı başlıyorlar namustan bahsetmeye. Artık o şeytan, gezinen mahluk namus dinler mi? Şeytan da paradır beyim, para!
Reklam
KutülAmare
Kemal Tahir, Kelleci Memet romanında 131'den 149. sayfaya kadar Kutül Amare'yi Kelleci'nin babası Rufat'ın ağzından anlatır: "Seferberlik'in başındaki işler şekerden tatlıydı ya, sonuna doğru durum gayetle kötüledi. Bizim kendi pisliğimizde boğulmamıza az bir şey kaldıydı beyim; şuncacık bir şey kaldıydı. Biz Seferberlik'e çubuk gibi delikanlı gittiydik. Dönüşte beni öz anam tanıyamadı. Salt kuru kemik kaldığımdan değil, aklımız da çatlamış bizim biraz."
Sayfa 148 - Ketebe, Aralık 2022Kitabı okuyor
HALDAN BİLMEZ
"Sen, meramını anlatamamışsın herhalde oğlum!" dedim. "Meram anlamayana nasıl anlatırsın beyim!" diye yüzüme baktı.
Sayfa 105Kitabı okudu
Zulmün Böylesi
"Peki, ne diye anlamadık demediniz öyleyse? Adamcağız kaç defa sordu da... "dedi. Köylü, içinden gelen bir gülüşü zapt etmek istiyormuş sandıracak kadar ciddi bir çehre ile: "Aman beyim!" dedi. "Anlamadık diyelim de bir daha baştan mı anlatsın?"
"Ha, ha, ha. Ne kadar şakacı bir insansınız Herr Settembrini." "Şakacı mı? Hınzır demek istiyorsunuz. Evet, biraz hınzırımdır," dedi Settembrini. "En büyük derdim hınzırlığımı böyle acınası nesnelere harcamak zorunda kalmam. Umarım, hınzırlığa karşı değilsinizdir mühendis bey. Benim gözümde hınzırlık, karanlık ve çirkin güçlere karşı en pırıltılı silahtır. Hınzırlık beyim, eleştirinin ruhudur ve eleştiri ilerlemenin ve aydınlanmanın özünü sağlar."
Aa…Aa.. Dandini beyim, hoppala paşam geliyor… Hapisten mi kaçtı acaba? Hüseyin Rahmi Gürpınar tebessüm-i elem
Sayfa 121Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.