Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kötü toprağın kötü ürünüydüm. Benlik ölümsüz olmasaydı hakkında yazdığım “Ben” çoktan dağılıp gitmiş olurdu. Kimileri anlatacaklarımın hayal mahsulü olduğunu söyleyebilir, fakat olduğunu tahayyül ettiğim her şey hakikaten oldu, en azından bana oldu. Halkımın tarihinde bir rolüm olmadığına göre tarih bunu inkâr edebilir, fakat söylediğim her şey yanlış, önyargılı, kinci, art niyetli bile olsa; ben yalancının, zehirleyicinin teki bile olsam sözlerim yine de gerçeğin ta kendisidir ve yutulması gerekecektir.
Ego
Ego (burada anlam olarak benlik kabul edilmektedir), eğer sağlıklı idare edilirse tıpkı aşk gibi en itici kuvvetlerden birisidir. Ama enerji veren bir çekirdek olduğu unutulunca, rijit ve insanı esnemez hale getiren ağırlığı altında eziliyoruz. Bu, insanın kendisiyle yanlış bir tanışma biçimini ifade eder. Daha en başta yaralanan ve ezilen benlik daha sonraları da yaralayıp ezerek var oluş yollarını arıyor. Haliyle de kaçınılmaz olarak kibre dönüşüyor. Ego ile kibir birbirinden çok farklı şeylerdir. Kibir en basit anlamıyla büyüklenme demek. Geniş, göz alabildiğine yayılan ama kuru bir büyüklenme, bir çöl. Ego ise keşfedilecek sonsuz bahçedir. Güzel bakılıp ilgilenildiğinde sonsuza uzanan; büyürken “büyüklenme”yi de aşan bir diyalektiktir. Bizim, yani özellikle Doğu insanının kendi cebinde kaybettiği eski bir hazinedir ego. Muhammed İkbal’in ifadesiyle –bir kitabına da bu adı vermiştir- Gülşen i Raz ı Cedid’dir. Yani Yeni Sırlar Bahçesi. Girilmesiyle beraber insanı bir daha geri dönülmeyecek şekilde değiştiren bir olumlu tanışma, bir mukaddes kendine yolculuktur. İçimdeki büyücüdür ego. Avcumu kendi avcuma almaktır. “Bir kere de ben bakayım şu falıma, hep okundum; bir kere de kendim okuyayım kendimi,” diyen sestir. Dâhilden işitilen, tok ve babacan sesli bir ulaktır.
Reklam
YAZMAK İÇİN
Bu akşam ben Yazmak için yazacağım sadece İyi insanlardan biri olduğum için Ya da bir amaç uğruna değil Siyah, beyaz, alev rengi Ya da içimden geldiği gibi değil Günahlarımdan kurtulmak Geçmişi unutmak için hiç değil
Benlik Sınırları
"Ben" dediğimiz şey büyük oranda yapay bir algıdır. Hayat, insan için "ben" senin o başlangıç fikrini genişletme işlevine sahip olabilecek benzersiz bir maceradır. Kendimizi ve benliğimizi genişletmezsek dünyaya hep o dar başlangıç penceresinden bakmak zorunda kalırız. Bu daracık sınırlar içinde ise ne yaparsak yapalım, gerçekliği ve gerçek kendimizi hakkıyla anlamamız belki de hiç mümkün olmaz.
Sayfa 112Kitabı okudu
68 syf.
9/10 puan verdi
🩵Yeni kitap yorumu ile herkese 'Selamlar' Uzun zamandır okumak istiyordum #sezaikarakoç ve nihayet son alışverişim de aldım ve hemen okudum. 🩵"Kendimin bir diriliş eri olduğuna inanıyorum."diye başlıyor kitap.Kısa ve öz etkili bir kitap açıkçası çok da yorum yapılacak türden değil.Yazar sanki düşüncelerini bir deftere not almış da bizimle paylaşmış gibi bir havası var.Sanki kendine yazmış gibi...Ama etkileyici düşündürücü bir kitap.Yeniden dirilmeye olan ihtiyacımızı anlatıyor.Anlatım çok akıcı değil açıkçası biraz farklı geldi bana. 🩵İnançlı olun ya da olmayın bence bir kitabını okuyun yazarın.Bundam sonra merak ettiğim bir şiir kitabını okumak. 🩵 Ruh sürekli olarak,Allah'ı bilmeye, Allah huzurunda olma savaşı içinde olacaktır.Buna engel olmaya çalışan benlik içi ve ben ötesi bütün yâd varlıklarla savaşacaktır sürekli olarak ruh. 🩵 Allah'a inanan insanın özgür olduğuna inanıyorum. İnsan boynuna zincir atan,takan eşyadan ve öteki insanlardan, insanların tanrılaştırdığı kişi ve eşyadan insanı ancak Allah kurtarır.Yani insanı ancak Allah özgür kılar. 🩵İnkar tutsaklık ,inanç özgürlüktür. 🩵 Manevi yapıyı inkar edenler veya gereğinden fazla darlaştıranlar bir gün materyalizme saplanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır.
Diriliş Neslinin Amentüsü
Diriliş Neslinin AmentüsüSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 202218,6bin okunma
Yoksa,korkutmuyor mu ölüm onu? (Bir seferinde,iki arkadaşımla birlikte,rastlantıyla,bir vapurdaydık,üst-arka sahanlıkta oturuyorduk.İskeleye yanaşırken,bir başka vapur hızla üstümüze gelmeğe başladı-herkes ayağa fırlayıp oraya-buraya kaçıştı: arkadaşlarımdan biri kapağı içeriye atarken,öteki de ayağa fırladı,ama,dönüp,bana bakıp;hiç kıpırdamadan,sakin bir ifadeyle,yaklaşmakta olan vapuru seyrettiğimi görünce,hafifçe kızardı, ve ani bir kararlılıkla,geri,yanıma,oturdu. Ben, bir şeyler söyleme gerekliliği duyup, “Bu gibi durumlarda kaçmak hiçbir işe yaramaz” gibilerinden bir şey söyledim. O sustu. Biraz sonra-tehlike atlatılmıştı-öteki de,içeriden,utanç içine döndü. -Sonradan düşündüm: o kadar sakin olmamı sağlayan neydi? Ölüm korkusu mu yoktu bende-yoksa,tersi: hoşuma mı giderdi,ölüme seyrede seyrede gitmek?... Bilmiyorum.
Reklam
Men sâlik-i râh-ı ittikâ'yı dînem Pâ beste-i în silsile-i zerrînem Yâ Rabb ber-hemân zi-kayd-ı hestî vu hodî Ez feyz-i Ebu Bekri Bahâeddîn'em Hoş ân ki demî biyâr be-nişînem Ve ravza-i Hâcegân gül-hâ-çînem Gam nist Emîn eger mecnûn gûyend Men bende-i dîvâne-i Bahâeddin'em (Ben dinin takva yolunun yolcusuyum, bu altın silsileye bağlıyım. Ya Rab! Hz. Ebubekir ve Şah-ı Nakşbend'in feyzine mensubum, beni hemencik benlik ve varlık kaydından kurtar. Bize bu demin esintisini getir ki oturmuş, Hâcegân bahçesinin güllerini derliyorum. Ey Emin! Deli deseler de gam değil. Çünkü ben Bahaeddin'in divane bir bendesiyim.) Mehmed Emin-i Tokadî Hz.
Hadi biraz felsefe konuşalım. “Kendini bilmek”ten bahsedelim. Öncelikle biraz alt bilgi vermek istiyorum. Ortadoğu medrese geleneğinde bazı ilimler alet ilmi olarak adlandırılır. Mesela mantık alet ilmidir. Çünkü ancak sağlam bir mantık alt yapısıyla diğer ilimler sağlıklı şekilde öğrenilebilir. Şimdi gelelim tekrar “kendi” ya da “kendilik”
Pueblo Yerlileri gerçekçi bir havayla benim Ayı Totemine ait olduğumu -bir başka deyişle, ayı olduğumu- söylemişlerdi, çünkü ben merdivenden inerken bir insan gibi vücudum öne dönük inmiyordum, bir ayı gibi merdiveni ellerimle tutarak iniyordum. Eğer bir Avrupalı benim bir ayının mizacına sahip olduğumu söylese aynı kapıya çıkar, ama anlamı biraz değişiktir. İlkel topluluklarda karşılaştığımızda çok yadırgadığımız yaban ruhu kavramı, bizde, diğer bir çok şeyde de olduğu gibi, mecaza dönüşmüştür. Eğer benzetmelerimizi somut biçimleriyle ele alırsak ilkel bakış açısına geri döneriz.
Ne var ki her varlık ve her şey gibi Benlik de fanidir, sadece tek tek Ben'ler değil, kültürel yaşam formu olarak Ben de öyle. Her şeyin bir ömrü vardır, bir noktada dolar vakti- Ben için de geçerlidir bu.
Sayfa 98 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Bu inceleme başıma neler getirir bilmiyorum ama biz bizeyiz nasılsa diyerek başlıyorum. Kitap gerçek bir karakteri ele alıyor: Fernand Iveton. Giyotinle kafası gövdesinden düşmeden birkaç dakika evvel şu sözleri sarf ediyor: "Ben öleceğim," diyor "Ben öleceğim ama Cezayir bağımsız olacak." Ölüm olağandır. Ölüm, gerçek manada
Yaralı Dostlarımıza
Yaralı DostlarımızaJoseph Andras · İthaki Yayınları · 202256 okunma
288 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
İnsanın başına ne gelirse kaderi midir? Bazen biz de çağırmaz mıyız belaları? "İnsan üç beş damla kan ve binbir endişe" demiş şair. Bu kitaba dair renkli, süslü ve abartılı cümlelerim yok açıkçası, yazarına göre adeta "insan kendi kaderini çizer". Bu benim inanç algımla çelisiyor, nerdeyse Allah yerine bilinçaltını koymak
Bilinçaltının Gücü
Bilinçaltının GücüJoseph Murphy · Koridor Yayıncılık · 200912bin okunma
——-Çünkü onun benim yaşamımdan bekledikleri ile benim kendi yaşamımdan beklediklerim, çok farklı. Benim, bir şey yapmak için bir neden bulamadığım bir durum,onun için,hemen,o anda bir şey yapmayı gerektiren bir durum olabiliyor———ve tersi: ben bir şey yapmaya karar verip kendimi buna yönelttiğimde,o,kovuğuna çekilip,sinebiliyor. Kimi zaman bana bir şeyler yaptırmaya çalışıyor; kimi zaman da bir şeyler yapmamı engellemeye... Bu eğilimlerin temelinde de nasıl yönelimler var bilmiyorum.
392 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Erica Foster karakterini çok sevdim. Fark etmeden 2. ve 3. kitaplarını almışım ve ilkini okumadan okudum ama yine de karakteri tanımakta da okumakta da zorluk çekmedim. Polisiyeye Tess Gerritsen Cerrah ile girmiş ve Jane Rizzoli sayesinde kadın polis baş karakterlere olan sevgim birden 100e çıkmıştı. Erica buna eklendi. Erkek dünyası olarak algıladıkları, kadınlara yer olmadığını düşündükleri bu dünyalarda kadın baş karakterler bence daha çok yazılmalı. Erica Foster kitapları kadınların bu dünyada çektiği zorlukları da ele alıyor. Mükemmel bir dünya yaratmak yerine bizim de içinde yaşadığımız cinsiyetçi dünyayı göstermesi kitabı okurken açıkçası mutlu etti. Konu itibariyle ise Gece Avı daha çok heyecanladırmıştı beni fakat bu kitabı da sevdim. Akıcı, sonu nasıl bitecek diye meraklanmaktan kitabı hızlı okudum. Hatta sonunda kim yapmış diye bakmamak için kendimi zor tuttum. Ki olayın aslını öğrenince de şok oldum. Ben bir yerde artık bu kızı öldürenlerin arasında polis ya da yükseklerden biri var ve üstü kapatılıyor diye teori üretirken aslında kızın öldürülmediği, bir kaza olduğunu bilmek şok etti. Özellikle asıl annesinin kim olduğunu bilmek. Bunu da düşünmemiştim okurken. Güzel yazılmış. Finali güzel bağlanmış. Şok olmayı seviyorum böyle kitaplarda. O yüzden hiç düşünmediğim gibi çıkmasını sevdim. Ve oyun oynar gibi ya da dizi izler gibi yavaş yavaş şüphelilerin çıkması, ona odaklanmak, davayı yavaş çözmek tam benlik. Yazarın başka kitaplarını aldım bile listeye. İlk kitap alışverişimde mutlaka alacağım. Polisiye yazıp tüm kitaplarını topladığım çok yazar yoktur. Bryndza onlardan biri olacak gibi.
Derin Sular
Derin SularRobert Bryndza · Yabancı Yayıncılık · 2018412 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.