Bir kadının gittiği, evden belli olur. Kadın giderken düzeni götürür bir kere. Yaşayan ev sarsılır. Ev dediğiniz şey küçük büyük elementlerden oluşur. Kadın olan evde, erkeğin anlayamayacağı bir denge vardır elementler arasında. Erkek her birine vakıf olduğunu düşünse bile, onların nasıl bir uyumla işlediğini bilemez. Kadın gidince evin dokusu bozulur, susuz kalmış çiçeğe benzer, solar. Küçük şeylerin izi silinir. Eşyanın dili tutulur, ev sağırlaşır.
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Biz kadınlar neden biomuza erkekler bizi rahatsız etmesin diye “sevdiğimiz insanla ilgili bir şey yazmak veya mesajlara dönmüyorum” diye bildirmek zorundayız. Bildirsek bile veya sevdiğimiz olduğunu bilseler bile yine rahatsız edenler var bunlarıda biliyorum. Neden her uygulamada biriyle iletişime geçmek istiyorsunuz. Bu konu erkekler içinde geçerli tabi ki onlarda bazı kadınların mesaj atmalarından rahatsız olabilir. Bu uygulamayı sohbet için kullanmıyorum yüz kere, bin kere bunu vurguladım. Neden hala üsteliyorsunuz. Yani biz kadınlar sizlere cevap vermek zorunda değiliz ki sonradan da hakaret içerikli mesaj yazıyorsunuz ki o mesajların hepsi Cimer’e gider bana gelenlerin haberiniz olsun. Artık kadınlar akıllandı. Kendini ezdirmeyen, hakkını arayan, bir yerlere tek başına ulaşan kadınlarla doldu etraf ki sayımız iyice artması tarafındayım. Sizler de artık bunun farkına varmalısınız. Umarım bir gün öğrenirsiniz rahatsız etmemeyi, kendinizle iletişime geçilmeyince insan kalmayı... Bu tarz davranan insanlara karşı bu sözlerim bunun altını çiziyorum
YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/0i9F0L1dcsM
Dostoyevski'nin bu kitabını okumak bu hayatta bir insanın yaşayabileceği en büyük deneyimlerden biridir. Hâlâ okumadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz!
Bu incelemenin yorumlar kısmında bu
Gözlemlediğim kadarıyla pek çok kişi bu kitabı yarım bırakmış veyahut bir şey anlamadığını öne sürerek beğenmediğini dile getirmiş. Ben de bu karmaşıklığa bir nebze de olsa açıklık getirme amacı ile bir inceleme yazmak istedim.
Fyodor Dostoyevski külliyatı kronolojik okuma maratonumun 11. kitabı olan
Yıllar geçti ben yoruldum
Dillerde kirlendi adım
Ne uslandım ne duruldum
Ben seni hiç unutmadım
Takvim sonunu unuttu
Bülbül kanını unuttu
Düşman kinini unuttu
Ben seni hiç unutmadım
Cemil Meriç in en çok satan ve en çok okunan eseridir.Eseri incelemeye geçmeden önce Cemil Meriç'in bu kitapta bahsettiği kitap ve yazarları da burada bahsetmek istiyorum.Belki hem daha çok hoşunuza giderek, ilginizi çekerek başlar yazım.Buradan da kitabın ne kolay çok bilgiyi bi arada topladığını da
Dorian Gray ' in Portresi, Oscar Wilde ' nin tek romanı olma özelliğini taşıyor. Ama 10 kitap yazacağına tek bir kitapla 10 kitaba bedel bir etki bırakması onun nasıl bir yazar olduğunu ortaya koyuyor zaten. 1981 yılında basılan Dorian Gray ' in Portresi yayımlandığı dönem büyük tepki görüp, büyük tartışmalara sebep olmuştur. Kitabın yazarı Oscar