Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bilim tarihi akla duyulan inanç ve gerçek düşüncesiyle doludur. Copernicus, Kepler, Galileo ve Nevvton'un akla karşı sarsılmaz inançları vardı. Bu nedenle Bruno kazıkta yakılmış, Spinoza ise afaroz edilmişti. Mantıklı düşünce kavramından bir kuramın oluşturulmasına doğru atılan her adımda inanca gerek vardır: Mantıklı bir düşünceye, doğru olabilecek bir varsayıma, en azından geçerliği konusunda herkesin fikir birliğine vardığı kurama inanç. Bu inancın kökleri kişinin deneyimlerinde, düşünce, gözlem ve yargı gücüne olan güvenmede yatmaktadır. Buna karşın mantıklı olmayan inanç, bir otorite ya da çoğunluk onayladığı için kabul edilir. Otoritenin ya da çoğunluğunun fikrini gözüne almadan kişinin üretken düşünce ve gözleminden doğan özgür yargılarında temellenen inanç ise mantıksal inançtır.
260 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir tarihi eser daha. Yavuz Sultan Selim dönemini şehzadeliği ve Trabzon Sancakbeyliğinden itibaren başlatan yazar, tahta geçmesini otorite sağlamasını anlatarak devam ediyor. Bir sonraki bölümde Şah İsmail ve Safevi imparatorluğunu detaylı bir şekilde inceliyor ve Safevi devleti ile Memlûk imparatorluğuna yapılan seferler detaylı bir şekilde anlatılıyor. Bir sonraki bölümde Kızıldeniz üzerinde Portekizliler ile yapılan nüfuz mücadelesi ve son derece detaylı bir şekilde Oruç Reis ile Hızır Reis'in Türk denizcilik tarihi kapmasında hayat hikayeleri anlatılıyor. Denizcilik dışında Cezayir'i nasıl fethettikleri ve orada tutunmayı nasıl başardıkları anlatılıyor. Yavuz'un kardeşi Şehzade Korkut'un denizcilere olan himayesi ve devlet adına yaptıkları da detaylı bir şekilde anlatılıyor. Pek çok değinilmeyen konuya değindiği için tarihi sevenler açısından mutlaka okunması gereken kitaplardan biri.
Yavuz Sultan Selim
Yavuz Sultan SelimYılmaz Öztuna · Babıali Kültür Yayıncılığı · 2006157 okunma
Reklam
“ALİ ŞÜKRÜ BEY/HÜRRİYET UĞRUNA 39 YIL” M. NİHAT MALKOÇ Trabzon’un balkonu olarak tabir edebileceğimiz Boztepe’de, alabildiğine mütevazı bir kabirde bir hürriyet kahramanı sonsuzluk uykusunu uyumaktadır. 39 yıl gibi kısa bir ömürde, tabir caizse, bir asırlık iş yapmış müstesna bir insandır o… “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”
Orhan Bey
Bafeus Muharebesi'nden sonra nüfus da otorite de artıyor; toprak sağlamlaşıyor. Müderrisler, Selçuklu umerâsı, tüccarlar Osmanlı Beyliği'ne geliyorlar. Hatta iş o noktaya geliyor ki tekfurlardan birinin kızı, diğer tekfurun oğluna gelin giderken yolda kızı kaçırıp Orhan'a getiriyorlar. Bu, önemli bir detay; sırf kızı güzel görüp alma meselesi değil, bir nevi otorite sağlanıyor. Söz konusu kaçırılan kız Nilüfer Hatun'dur (Halofera).
Aşağı yukarı MÖ 1775 yıllarında Hammurabi, kanunlarını sert diyoritten 2,3 metre yüksekliğinde bir taş sütun üzerine yazdırdı. Açıkça kalıcı olması düşünülmüştü ve hala dayandığına göre öyleydi de. Dikili taşın tepesinde, Hammurabi'yi Güneş Tanrısı Şamaş'ın önünde dururken gösteren bir kabartma vardı. (Eski zamanlarda kanunların bir kral tarafından bir tanrıdan alındığına inanmak normaldi. Böylece kanuni otorite güvenilir oluyordu. İşte bu şekilde İncil'e göre Musa Yahudi kanunlarını Sina Dağı'nda Tanrı'dan aldı.)
Eğer Tanrı'ya inanıyorsam sonuçta inanmak da benim seçimim. İçimdeki ben Tanrı'ya inanmam gerektiğini söylediği için inanıyorum. İnanıyorum çünkü Tanrı'nın varlığını hissediyorum ve kalbim bana Tanrı'nın orada olduğunu söylüyor. Eğer Tanrı'nın varlığını artık hissetmiyorsam kalbim bir anda Tanrı'nın olmadığını söylemeye başlıyor ve inanmayı bırakıyorum. Her iki durumda da tek otorite hislerimdir. Tanrı'ya inandığımı söylediğimde bile aslında kendi iç sesime çok daha derinden güveniyor ve inanıyorumdur.
Sayfa 246 - Kolektif
Reklam
Hümanizm
Hümanizm yüzyıllardır evrendeki tek anlam kaynağı olduğumuza ve bu sebeple özgür irademizin en yüce otorite olması gerektiği düşüncesine bizi zamanla alıştırıyor. Neyin ne olduğunu söyleyecek harici bir varlık beklemektense kendi duygularımıza ve arzularımıza kulak veriyoruz. Çocukluğumuzdan beri bize tavsiyelerde bulunan hümanist sloganlara maruz kalıyoruz: “Kendini dinle, kendine dürüst ol, kendine güven, kalbinin sesini dinle, ne istiyorsan onu yap.”
Sayfa 236Kitabı okudu
Toplumsal sorunların demokratik çözümü için karşılıklı, iki yönlü iletişim gereklidir. Böyle bir iletişim gerçekleştirilmediği sürece sorunların çözümününe ulaşılamaz. Gücü o anda elinde bulunduran otorite emir vererek, toplumsal soruna bir çözüm getireceğine inanabilir.Ancak iletişim kurmadan ortaya atılan ve zorla kabul ettirilen bu tür --çözüm-- biçimlerinin ömrü, emri veren iktidarın ömrü kadar olur; iktidar değişince, yeni otorite eski emri ortadan kaldırır ve çoğu kere, öncekine taban tabana zıt, yeni emirler verir. Zamanla sürtüşmeler çoğalır, bu tür keyfi emirler daha derin toplumsal buhranlara yol açar. Türk eğitim, ekonomi ve yönetim tarihi, bu tür keyfi --emir--örnekleriyle doludur.
Sayfa 8 - EpubKitabı okudu
Devrim için kalabalıklar asla yetmez. Devrimler çoğu zaman büyük kitlelerle değil olayları ateşleyen küçük gruplarla başlar. Devrim için, “Kaç kişi bizi destekler?” diye değil, “Destekleyenler ne kadar etkin işbirliği yapabilir?” diye sormanız gerekir. Rus Devrimi 180 milyon köylü Çar’a karşı ayaklandığında değil, bir avuç komünist kendini doğru zamanda doğru yerde bulduğunda başlamıştır. 1917’de 3 milyonluk Rus orta ve üst sınıfına karşılık Komünist Parti’nin yalnızca 23 bin üyesi vardı. Ancak komünistler iyi organize olarak dev Rus İmparatorluğu’nu ele geçirmeyi başardılar. Rusya’da otorite Çar’ın zayıf ellerinden Kerensky’nin geçici hükümetinin titreyen ellerine kayarken, komünistler tüm gücü ellerine geçirdiler.
Künyesini site yönetiminden bir türlü elde edemediğim iki kitabın incelemesini de buradan yapmak durumundayım. İlki, en önemlisi, İbn Haldun'un Mukaddime'si. Daha önce Kaynak Yayınları'ndan çıkan Mukaddime'yi de tahlil ettim fakat ısrarla bu Mukaddime'yi, İlgi Kültür Sanat Yayınları'dan çıkan iki ciltlik olanı tavsiye ediyorum. Son yıllarda adını
Reklam
448 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitabı, başlangıcından itibaren ele almamız gerek. Osmanlı için yazılan kitaplarda direkt olarak Padişah ve hikayelerine girişler yapılıyor ve bunu yapanların çoğunu da okurken insan ister istemez hani güzel bir başlangıç bekliyor. Bu kitap oan sahip. Güzel bir önsöz, hem Bizans, hem Osmanlı, hem Batılı hem de Günümüz tarihçileri kâle alınarak
Osmanlı Padişahları
Osmanlı PadişahlarıAhmet Seyrek · Tulpar · 201530 okunma
881 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.