Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nokta.
İzin verin de ölmeden önce yüzünüze karşı haykıra-yım; Allah'ın soyulmasına karşıyım ben. O'nun adının sizin iç savaşınızda reklam sloganı gibi kullanılmasına karşıyım. Bu savaşın Allah uğrunda savaş olduğunu söylüyorsunuz. Oysa Allah'a karşı bir savaştır bu. Sizi seçim mallarınızı pazarlama İşlerinde, kullanılmış döşemeler, kullanılmış giysiler, kullanılmış ayakkabılar, kullanılmış vicdanlar sergilediğiniz dükkânlarınızdaki malların reklamını yapar gibi, Allah'ın adını kullanmaktan men ederim. Allah diriliğin ve dirilerin yaratıcısıdır; öldürülene karşı öldürenin yanında duramaz. Öldüren Müslüman da, Hıristiyan da, Yahudi de, Budist de, Mecusi de olsa fark etmez. Sonra Allah adaletin ve adaletlilerin efendisidir; yoksulların ve güçsüz düşürülenlerin yardımcısıdır; insafın ve insaflıların emindir; yoksuna karşı semirenle, mazluma karşı zalimle, mahkûma karşı hâkimle, ata karşı arabayla, insan boynuna karşı kılıç çekenle birlikte olamaz. Kuşkusuz, soyutlanış, nezâhet; ulusçuluğun, ırkçılığın, bölünmenin, tutuculuğun üstüne çıkabilmek, Allah'ın örnek sıfatlarındandır. Allah bir Müslümanı salt Müslüman olduğu için üstün görmez. Salt Marunî olduğu için bir Marunîyi üstün görmez. Salt sûfî olduğu için sûfîye yandaşlık etmez. O, hangi milletten olurlarsa olsunlar, sakınanlarla, temizlerle beraberdir. O, hangi topluluğa mensup olurlarsa olsunlar, iyiliği emredenlerle, kötülükten sakındıranlarla beraberdir. İnsan kardeşine bir öpücük, bir gül, bir buğday tanesi sunan herkesle beraberdir O.
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Amerika'da ekonomik bunalımın ardından bazı sektörler sayesinde gerçekleşen 'hayali özgürlüğe' ulaşabilmek çoğu göçmenin hayalidir ve gariptir ki bu Amerika'da yazılan en iyi sistem eleştirisi kitapların konusunu oluşturur. Okuduklarımdan daha fazlası olduğuna eminim. (Gazap üzümleri- Şikago mezbahaları- Fareler ve insanlar) Şikago Mezbahaları,
Şikago Mezbahaları
Şikago MezbahalarıUpton Sinclair · Sel Yayıncılık · 2021909 okunma
Reklam
Bay D’nin Bir Günü | Ocak Ayı Hikâye Etkinliği
Hafta içi her zaman olduğu gibi Bay D yine sabahın köründe (daha karga botunu giymeden) dijital saatin klasik müzikli alarmıyla (Mozart’ın Son Zart’ıyla) uyanıp yatağından ivedilikle kalktı. Alelacele yaptığı sağlıksız bir kahvaltı sonrası ışık hızıyla sokağa fırladı. Hava buz gibiydi. Zemheri soğukları hüküm sürmekte, dışarıda bir yerlere
Televizyon temelde bizleri yaşadığımız dünyanın gerçeklerinden izole ediyor. Televizyonla ilişkimiz bu şekilde devam ederse, alternatif bir reklam sloganı geliştirebiliriz: ŞİMDİ İZLE, SONRA BEDELİNİ ÖDE.
Sayfa 172 - The Kitap YayıneviKitabı okudu
110 syf.
8/10 puan verdi
Nizar Kabbani ve Beyrut
21 Eylül 2019 Cumartesi 08:29 Nizar Kabbani Arap dünyasında direnişin şairidir, Şam'dan Beyrut'a Kudüs'ten Gazze'ye Bağdat'tan Kahire'ye kadar çığlıkları duyulan ve kalan tüm Arap ülkelerine ulaşmaya çalışan bir sestir Kabbani. Siyasî açıdan Fransız mandası olaylarının Şam'ında yaşayan Nizar Kabbani'nin babasının evi direnişin ana
Ben Beyrut
Ben BeyrutNizar Kabbani · Hece Yayınları · 2016202 okunma
351 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Şeytan Sempatik(!) Değildir ki:)
Kurs binasına giriş yapmış, alt katın yeni silinmiş beyaz fayans koridorundan geçerken gördüm kitabı:) Michael Jakson gibi bir u dönüşü ile merdiven altına dayanmış düzgün temiz -kimsenin ellemediği belli- kitaplığı farkettim. Tam o anda ana ba ba ba ba (Tamer Karadağlı repliği:) şeklinde bir şaşırma ve aydınlanma ifadesiyle kitaplara yöneldim.
Faust
FaustJohann Wolfgang Von Goethe · Elips Kitapları · 201213,5bin okunma
Reklam
136 syf.
10/10 puan verdi
"Haz peşindeysen!" sloganı düştü aklıma son satırlarda, ve o ünlü sesi içeren reklam. bittabi reklam kendi görevini yapar ve beklenti yaratır. Arka kapak yazısına aldanıp, iç sesinizin hımmm çekişleriyle okuyabileceğiniz bir kitap olduğunu düşünüyorsanız, kitabı aldığınız yere geri koyun derim. ana karakter Frank'in haz peşinde -ki cinsel hazdan bahsediyor- çözüme ulaştırmaya çalıştığı bir bulmaca ve bulmacanın anahtar olduğu bir kapı ile başlıyor kitap. kapı hemen açılıyor ve Frank aradığını (!) buluyor. bundan sonra eklenecek her detay kitabın okunmasına gerek bırakmaz, malum kısacık bir kitap kendisi. seçilen konu öylesine çekici ki aslında. insan olarak doyumsuzluk hissine kapıldığımız oluyor, soyut veya somut doyumsuzluk nesnelerimiz farklı olsa da. nihayetinde yaşanan boşluk hissi ise benzerlik gösteriyor diye düşünüyorum. Kitapta okumayı umduğum kısım buydu aslına bakılırsa, umulan hazza varamamış olmanın, bir insanı hangi sınırları zorlamaya iteceği, neleri feda ettirebileceği.. tam bu noktada Frank(eksik bilgilendirilmiş kişi) ten bekleneni mini dozlar ile de olsa Julia 'dan alıyoruz. (Julia kahramanın yengesi oluyor :)) yineleme olacaksa da kitabın konusu neresinden bakarsanız bakın merak uyandıran türden, sınırların aşılabilirliğini ya da benim durumumda sınırları aşmaya zorlayan içsel itkileri okumak istiyor insan, ama bu kadarcık sayfaya sığdırılamamış olduğu da muhakkak. bunun, olumsuzdan ziyade olumlu eleştiri olduğunu da belirtmek isterim. Cümlelerin arasında akıp gitti gözlerim ve bitiverdi kitap.
L
L
in de incelemesinde dediği gibi 1360 sayfa olsaymış da tadına vara vara okusaymışız
Cehennemlik Yürek
Cehennemlik YürekClive Barker · İthaki Yayınları · 2019618 okunma
Televizyon temelde bizleri yaşadığımız dünyanın gerçeklerinden izole ediyor. Televizyonla ilişkimiz bu şekilde devam ederse, alternatif bir reklam sloganı geliştirebiliriz: “Şimdi izle, sonra bedelini öde”.
Nike'ın pazarlama uzmanlarını kendi markaları için bir inanç sıçraması ifadesi uydurmaya yöneltmiştir: "Just Do It" (Yap İşte). Ancak Nike tayfası Afrika'da birtakım kültürel sınırlamalarla karşılaştı. Koşu ayakkabılarının reklam filmlerinden birini Kenya'da, Samburu kabilesinin üyeleriyle çekmişlerdi. Kabile üyelerinden biri kendi dilinde bir şeyler söylerken kamera zum yapıyor ve ekranda "Just Do İt" sloganı beliriyordu. Ancak reklam filmi televizyonda gösterildiğinde Cincinnati Üniversitesinden bir antropolog adamcağızın aslında ne dediğini ortaya çıkardı: "Bunları istemiyorum! Bana daha büyük ayakkabı lazım!"
".....Meltem gazozlarının reklam kampanyasındaki bu sloganı çok duyarsız ve bencil buluyordu. Pek çok gencin solculuk, sağcılık diye birbirini öldürdüğü Türkiye gibi fakir ve dertli bir ülkede, bu laf Sibel'e göre çirkindi. "
Reklam
Bir reklam sloganı vardı, hatırlarsanız. Burada çok manalı duruyor: kontrolsüz güç, güç değildir. Önemli olan insanın kendi kapasitesi konusunda fikir sahibi olabilmesidir. Birinci adam kendini tanısa, bu kadar çok fiziksel güç harcamadan önce, baltasını bilemeyi düşünürdü.
408 syf.
9/10 puan verdi
BİR SEN VAR SENDE, SENDEN İÇERİ, SENİ SEN YAPAN... Öncelikle yolculuk uzun sürdü. Sıkıcı mıydı? Bazen sıkıldım, yalan yok. Sürekli bir bilgi bombardımanına tutulmak her zaman ilgi çekici gelmeyebilir. Ben de bu durumdan muzdarip oldum. Bazen aynı şeyleri tekrar tekrar okuyormuşum hissine kapıldım, bazen de aynı şeyleri gerçekten de tekrar tekrar
Mikrobiyota
MikrobiyotaEd Yong · Domingo Yayınevi · 2018593 okunma
İsmini anmayacağım bir firma şöyle bir reklam sloganı kullanıyor : "Değerli Hissettirir." İçler acısı bir slogan ve ne yazık ki trajik bir hakikate işaret ediyor. O kadar kalabalık ve sayılardan ibaret bir dünyadayız ki artık, bize kendimizi değerli hissettirene para veriyoruz. Misalen bize kendimizi değerli hissettiren restorana daha çok gidiyoruz, değerli hissettiren kuaförde daha çok kalıyoruz. Değer satın alıyoruz. Oysa değer paha biçilemeyecek, para ile satın alınamayacak bir şey. Yeni çağın efendileri parasıyla kendini değerli hissediyor. Trajik.
Sağlığınız için, ‘Lucky Strike’ için…
Sigara içmeyi sağlıklı bir alışkanlık olarak göstermek, elbette dahiyane bir fikirdi. Lucky Strike’larda kullanılan tütünün içindeki boğazda tahrişe neden olan maddeleri, "zararlı aşındırıcı asitler" de dahil olmak üzere yok ettiği iddia edildi. Böylece Lucky Strike'ın sloganı ortaya çıktı: “Boğazınızı tahrişe ve öksürüğe karşı korur!” "Sağlığa faydalı” fikrini pekiştirmek adına, opera yıldızları ve diğer ünlü şarkıcıların ifadelerinin kullanıldığı “değerli sesler'' kampanyası başlatıldı. Ancak bir noktada, diğer pek çokları gibi George Washington Hill de 1920’lerin kadınlara yönelik reklam trendine yöneldi. Ani bir karar verdi: Lucky Strike’ın asıl başarısı, kadınlar sigara içmeye ikna edildiğinde, özellikle de toplum içinde sigara içmeye başladıklarında yakalanacaktı. Bernays, günlüğünde patronunun yaşadığı o aydınlanma anından şöyle bahsetmişti: “Beni odasına çağırdı. ‘Kadınlara sokakta nasıl sigara içiririz? Sigara içen kadınlar hep evlerinde içiyor. Kahretsin! Günlerinin yarısını ev dışında geçiriyorlarsa ve eğer onlara sokakta sigara içirmeyi başarabilirsek, lanet kadın tüketici pazarımızın hacmini neredeyse ikiye katlarız. Bir şey yap! Hemen!’ dedi.” 1920’lerde kadınların halka açık alanlarda sigara içmesi hâlâ bir tabuydu. Hatta bazı şehirlerde, kısa bir zaman için New York da dahil olmak üzere, kadınların ulu orta sigara içmesi kanuna aykırıydı. Ama takıntılı bir kişilik olan Hill için bu fikir kesinlikle ve apaçık bir ticari fırsattı. “Göreceksin, ön bahçemizde yeni bir altın madeni işletmek gibi olacak," demişti, Bernays’e.
Reklamın Yeni Kurbanı: Başörtüsü
Tesettür defilelerine ve reklamlarına olumlu işlev yükleyenler şunu görmek durumundalar: Reklamdaki modellerin kıyafetleri tesettüre uygun olsa dahi şuh bakışlar, endamlı duruşlar ve makyajla, giysi müstehcenleştirilmektedir. 90’lı yıllarda dikkat çekici bir eşarp reklamı muhafazakâr bir TV kanalında sıkça yer alıyordu. Reklam, havaalanında
108 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.