Bertolt Brecht 1898-1956 yılları arası yaşamış Alman şair, oyun yazarı ve kuramcısı. 1914-1956 yılları arasındaki kırk iki yıllık sürede yaklaşık 1200 şiir yazdığı biliniyor.
Hitler'in gazabına uğrayan Brecht, 1933'ten sonra on beş yıl sürgün hayatı yaşar ve ancak 1948 yılında Berlin'e (Demokratik Almanya) döner.
"Bütün sanatlar, en üstün sanat olan yaşama sanatına hizmet eder." diyen Brecht'in pek çok şiiri, günlük olaylar üstüne, bir sanatçının güncesine düştüğü notlar gibidir.
Genelde çeviri şiirlere çok adapte olamamakla birlikte bu kitabı beğendim. Çevirisi de oldukça iyiydi.
Her ölüm erken ölüm mü?
Yoksa bazıları gerçekten erken mi gidiyor?
Öyle ya da böyle ölüm gömleği çocuklarda ve şairlerde hiç de estetik durmuyor.
Mihail Yuryeviç Lermontov
Henüz 27 yaşında dünyadan ayrılan ama o yirmi yedi yıla birçok şey sığdıran belki bu satırları okuyan birçok kişinin ulaştığı yaşa dahi ulaşamayan bir isim.
Yirmi yedi yıl dediysem öyle kolay
Merhabalar, bugün her defasında izlemekten keyif aldığım harika bir müzikali ve bu müzikal hakkındaki düşüncelerimi buradaki yazılarım arasına eklemek istiyorum. Daha önceden de belirttiğim gibi sadece kitap incelemeleri (platformun doğası bu olmasına rağmen) beni özgür hissettirmiyor ve burada kendi adıma daha rahat olmak için sinema, tiyatro,
Yalnızlık bir yağmura benzer,
Yükselir akşamlara denizlerden
Uzak, ıssız ovalardan eser,
Ağar gider göklere, her zaman göklerdedir
Ve kentin üstüne göklerden düşer.
İnsan varlığının eksiklik ve yapaylığıyla dolu olmasından duyulan derin bir umutsuzluk dile gelir Rilke’de. Duino Ağıtları da bu umutsuzluğun doğurduğu melekten söz eder. -İslam’ı bütünüyle içine alan bir melek. -Vardığım kanı, Rilke’nin Doğu mistisizminden ve İslâmi kaynaklardan etkilenerek bunu dizelerine boca etmesidir. Goethe’nin de Doğu-Batı
Kürt Şiirinin Temelini Atan Yaresan-Aleviler
Literatürde bilinen en eski Kürt şiiri, Milattan Önce 4. yüzyıla aittir. İngiliz arkeologların 19. yüzyılda İran Kürdistani'nin Hewraman bölgesinde bulduk bir mezar taşı üstüne işlenmiştir. Londra'da bir müzede korunduğu belirtilen yer aldığı mezar taşının, şiirin sahibi Borazboz adlı, bilinen ilk Kürt şairine ait olduğu söyenmektedir. Yaşayan pek az dilde bu kadar eski bir şiire rastlanmaktadır. Çünkü şiir, MÖ 330 yılına tarihlendirilmektedir. Borazboz'un, şiiri karısına ya da sevgilisine yazdığı anlaşılmaktadır. Bugün bile büyük ölçüde anlaşılabilen şiir Kurmanci lehçesinden Xwazdi ez tu bi hevre bin/ Bi hevre herin xorînê" sözleriyle başlamaktadır. Şiirin Türkçe çevirisi şöyledir:
Birlikte geçen günleri özlüyorum Hele sabah çıkıp gidişimizi
Seninle dağlara çıkar, dolaşırdık
Birlikte söylerdik türkülerimizi
Ben o dağların ruhundan öğrenmiştim
Ta yürekten, candan, içli söylemeyi
Hem dağlarda, hem kırlar, hem sahralarda
El aman, medet aşkın elinden yani
İkimiz tam da tek bir gönül olmuşken
Sonbahar gelip böyle, ayırdı bizi
Ancak birlikte olunca küflenmez aşk
Ya bağır bir ses ver, ya da hadi uyu
(Bkz. Selim Temo: Bilinen En Eski Kürt Şairi Borazboz, Esmer Dergisi, Sayı: 8/2005)
Gecelerin harikaları üstüne
Günlerin beyaz ekmeği üstüne
Nişanlı mevsimler üstüne
Adını yazdım.
İnen bulutlar üstüne
Fırtınanın teri üstüne
Ağır ve tatsız yağmurun üstüne
Adını yazdım.
"Yazıp çizmeyi ne yapalım şimdi? Bu akşam
kalem oynatmakla kavranamayan bazı şeyleri tekrar
öğrendik.
Bu akşam birbirimizi sevmek için
Mutlu olmamız gerektiğini öğrendik."
........
"Tabii ki bunlardan şiir çıkmaz. Ben de onları
taşların üstüne yığılan yararsız taşlar gibi kağıda
döküyorum
belki günün birinde bir evin inşasında
Shakespeare hakkında etraflıca bir bilgi çerçevemiz ve içinde ona ilişkin bir resmimiz yok fakat, - Kendi adıma da konuşuyorum – ne zaman lirizme aşerdiysek, Shakespeare'in, Soneler kınından keskince birer şiir oku çekmişizdir aşk – meşk isabeti adına değil mi... Değilse bir ihtimal siz, onun, kabul edilebilir, makul bir replikası olan Ümit Yaşar
Şiir şüphesiz izaha açık bir türdür. Şairin kafasında ve kalbinde biriken fikir yığınları evvela kalbine baskı yapıp artık taşınmaz bir yük haline gelince, o yığının en tepesinden bazı sözcükler yuvarlanıp kalemin ucunda alır soluğu. Okurun önüne gelen dizeler bu fikir sağımının en net tezahürüdür. Ancak arkada kalan yığınla ilgilenen şiir okuru,
Federico benim kırmızı çizgimdir.
Federico 5 Haziran 1898 günü memleketi Granada yakınlarında Fuente Vaqueros'ta doğuyor. Çok da tatlı bir yer, tam bir İspanyol köyü.
Diyor ki; "Çocukken doğanın içinde bir ortamda yaşadım. Bütün çocuklar gibi her şeye, eşyalara, nesnelere, ağaçlara, taşlara canlı gibi davranıyordum. Olanlarla konuşuyordum,
Onegin'i okurken Peçorin'i gördüm sanki. Puşkin öyle bir tipin tohumunu atmış ki ondan sonra posasını çıkarana kadar kullanmışlar, tabi her birinde üstüne bir şeyler ekleyerek. Öncelikle Peçorin, Bazarov ve hatta Raskolnikov'da Onegin karakterini bulmak mümkün. 19. yy.'da yirmili yaşların ortalarındaki Rus burjuva ve aristokrat gençliğinde bir