Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Beni unutma
Bir gün daha yaşandı ve bitti Küçük sevinçleri ve küçük kederleri ile Herhangi bir gündü, çok önemli değildi Seni düşündüğüm birkaç andan başka
Sayfa 105 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
CENÂB-I HAK NEFSE DEMİŞ Kİ...
"Hadisin rivayetlerinde var ki: Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demiş: "Ben benim, sen sensin" Azab vermiş, cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: "ENE ENE; ENTE ENTE". Hangi nevi azabı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş:
Sayfa 294 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Reklam
DAHA DÜNYADA İKEN ALLAH, BİRE ON VERİYOR
Bir gün Abdullah bin Mübarek'in evine on kişi kadar âlim , misafir olarak gelir. Abdullah bin Mübarek Hazretleri'nin elinde, üzerine bindiği atından başka bir dünyalık yoktur. O atı kesip misafirlerine ikram eder. (At eti yemek "haram değildir. Tenzîhen yani helale yakın mekruhtur) Bu meseleden dolayı karısıyla aralarında
Sayfa 116
Birden düşümde koltuğa oturmuş durumda tabancayı elime aldığımı ve kalbime, başıma değil kalbime dayadığımı gördüm; oysa önceden kesinlikle tam şakağıma ateş etmeyi düşünmüştüm. Göğsüme tabancayı dayadıktan sonra bir iki saniye bekledim; mum, masa karşımdaki duvar birden hareket etmeye, dalgalanmaya başladı Hemen tetiğe dokundum. Bazen düşünüzde
Sayfa 777 - 778, 779, 780, 781, 782 Yapı Kredi Yayınları
Yanan Ormanlarda Elli Gün
Yaşları on birle on beş yaş aralığında olan çocuklarla mezarlığa gittim. Çocuklar kuranlarını çıkarıp okumaya başladılar.Gözlerini kapatıp başlarını sallaya çevirmeye başladılar sayfaları.Sonra nereden peyda oldularsa birkaç çarşaflı kadın ile bir kaç erkek daha göründü. Mezarlıkta. Gelenler çocukların birini alıp götürdüler.Çocuklar dua okudu.Bir de ağlamaklı sesler geldi.
Sayfa 15 - YkyKitabı okuyor
Mustafa Kemal yine bir gün, beraberindekilerle birlikte meclise gitmek için yola koyuldu. Şoförü, uzun zamandan beri, Ata'sının hizmetinde çalıştığı için onu çok iyi tanıyordu. Yol boyunca aracını normal bir hızla sürdü. İğde ağacına yaklaştığında frene basıp aracı yavaşlattı. Araçtakiler, şoförün bu davranışına bir anlam verememişlerdi.
Sayfa 49 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
«Tanrı gel bana, hiçbir şeyim ben, tozdan daha azım ve her gün, her gece seni bekliyorum, yardım et bana, sadece bir hayatım var ve bu hayat kayıp gidiyor parmaklarımın arasından ve sakince ölüme doğru yol alıyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum ve yapabildiğim tek şey her geçen dakikayla tükenişimi izlemek, dünyada yalnızım, beni seven insanlar tanımıyorlar beni, tanıyanlar korkuyorlar benden ve küçük ve zavallıyım, birkaç yıl sonra var olduğumu bilmeyeceğim, yaşamak için çok az şeyim kaldı ve yine de yaşamak için kalan şeylerim dokunulmamış kalacaklar ve kifayetsiz, neden acımıyorsun bana? hiçbir şey olmayan bana, ihtiyacım olanı ver bana.»
Sayfa 169
İyi filler sık sık pişmanlık duyar. Bu sayede ertesi gün bir önceki günden daha iyi bir fil olabilirler. Ben de geçmişteki anılarımı sürekli gözden geçiriyorum. O zamanlar pişmanlık duyduğum şeyler geliyor aklıma. Ama asla pişman olmadığım şeyler de var. Mesela dışarı çıkmak,pişman olmadığım birkaç şeyden biri.
Sahne Aynı Roller Farklı... Zerrin Özer
Her sabah olduğu gibi kız gözlerini açtığında onu neyin uyandırdığını bilmiyordu. Yine alarm çalmadan birkaç dakika önce kendiliğinden uyanmıştı. Biyolojik saati, cep telefonundan önce davranarak asıl patronun kendisi olduğunu bir kere daha hatırlatmıştı. Uyanmış olmasına rağmen yataktan kalkmadı. İnatla, yatağın içerisinde, birkaç dakika sonra çalacak olan alarmın ötmesini bekledi. Zira bu çirkin ses, günün başladığının resmi işaretiydi ve ötmeden önceki birkaç dakikanın huzurunu yaşamak istiyordu. Uzun süredir çapını bilmediği bir çemberin üzerinde hayatı tekrarlıyordu; aynı gün, aynı iş, aynı insanlar... Tüm senaryonun aynı olduğu bu filmde, ona düşen tek şey, artık canlandırmaktan bıkmış olduğu karakteri istemeye istemeye oynamaktı.
Abdullah Azzam ise Burhaneddin Rabbanî ve Gülbeddin Hikmetyar'a imzalattığı ittifakı Cuma hutbesinde halka açıklamak için bir hutbe hazırlıyordu. Daha sonra oğlu İbrahim, Muhammed ve kendisi Cuma için gusül abdesti aldılar. Abdullah Azzam o gün ilk defa giyeceği yeni elbisesini giyinmiş, oğlu Huzeyfe'ye, "haydi bizi mescide
Reklam
100 puanlık ciğer sorusu.Hangi yöre acaba? D:
Namazdan sonra eve döndü, çayını içti, karnını doyurdu, gün içinde fazla bir şey yemese de sıkı bir kahvaltı yapmadan hiçbir işe başlamazdı. Yöredeki insanların çoğunun alışkanlığı olduğu üzere çoğu günler içine bol soğan ve maydanoz kıyılmış ciğerle kahvaltı eder, güne öyle başlardı. Her ciğerci içine sumak serpmezdi ama o sumağını, kırmızıbiberini bol koydururdu. Bugün namazdan dönerken de sokak arasındaki ciğerciden ekmek arası ciğer almıştı, diğer zamanlarda oracıkta oturur, sıvası dökülmüş duvarlara, üzerine mutlaka birkaç sinek ölüsü yapışmış çıplak am- pullerin ölgün ışığında daha yorgun görünen sabahın erkenci yüzlerine bakarak yerdi ciğer-ekmeğini, bugünse sardırıp paket yaptırmıştı. Bütün gün tok tutardı ciğer, kolay acıktırmazdı, bir damak zevkinden çok, çocuklukta edinilmiş bir yoksulluk bilgisiydi bu.
Ara ara delirmeceler
Böyle şiddetli üzüntü elbette ilelebet sürdürülemezdi; birkaç gün içinde daha sakin bir hüzne dönüştü; ama her gün yeniden giriştiği bu meşgaleler, yalnız başına yürüyüşler ve sessiz düşünüşler yine arada bir her zamanki kadar canlı hüzün selleri yarattı.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ~30 Ocak 2019
2. Tanzimat sonrasından bahsediyor - 10 Temmuz (23 Temmuz)1909
Hatırımda kaldığına göre 10 Temmuzun ikinci senei devriyesi henüz idrak olunmamıştı. Bir gün Şehzadebaşında bir tiyatro binasında mühim bir konferans verileceğini edebiyat öğretmenimizden öğrenmiş ve bu gibi şeylere meraklı birkaç arkadaşımla konferans mahalline gitmiştim. Sahneye iki adam çıktı. Biri Yusuf Akçora Bey idi. Arkadaşını bize takdim
Sayfa 17
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.