Bellek, acıları örter gamsız günler perdesiyle, gün gelir o perde tutuşur gider, altından yeni bir perde çıkar, o da yanar gider, bunun boşa çabalamak olduğunu, her perdede asıl yananın aslında sen olduğunu, mutluluğunu yapay bir şekilde yaratmak zorunda kaldığını anlarsın böylece, edilgin mutluluktur bu. Bok mutlusun aslında, eskiden de mutlu değildin. Böyle mutluluk mu olur lan, bu sokaklarda, bu ülkede, avanaklığı mutlulukla karıştırmak olur ancak. Ne yapayım, ben de belleğimin savunma mekanizmasına boyun eğip gamsız günler dedim hüzünle. Sarıldığım son yanılsama bu, sarılmamak için de bir neden yok. Ayrıca o kadar güçlü olmaya ne gerek var ki, ne kadar zavallı ve zayıf bir varlık olduğunu bilmiyorsa bu gezegende insan, zaten hiçbir halt bilmiyor demektir. Pençelerimiz ve dişlerimiz yok artık doğanın karşısında, aklımız ve zekâmız da yok şehirlere yetecek, o işleri başkaları yaptı çoktan, koca şehirlerin ortasında kederi ve kahkahasıyla baş başa kaldı insan
İşte bunların hepsini unutmaya çalışıp, sanki bir şeyi unutmaya çalışmak onu her seferinde yeniden hatırlamak değilmiş gibi oturuyorum orada.