Hey!
Size sesleniyorum!
Kendinizden bir şeyler bulacaksınız bu kitapta!
Buldukça duygulanacaksınız ve hayranlığınız artacak!
Hangimiz sevmiyoruz:
Kütüphanemizi düzenlemeyi?
Geçip karşısına seyretmeyi?
Ödünç kitap vermek yerine gidip yenisini alıp vermeyi?
Bir kitap eksilince kitaplıkta onun yerindeki boşluğu hangimiz fark etmiyoruz?
Hangimiz
Selam.
Bu kitaptaki çocuklar ve aileler bence milletçe kanayan yaramız. Gelin görün ki sorun da sonuçları da maalesef evrensel.
Biliyorsunuz çocuklar doğar, büyür, agudu bugudu der, yürümeye başlar, okula gider, karşı cinse yürümeye başlar, meslek tercihi yapar ve ilerde sigma bir karaktere sahip olabilmek için benliğini tanımaya devam eder.
Gramer kuralları bize 'insan'dan 'insancık' söcüğü yapabilir. Hatta, 'Tanrı'dan 'tanrıcık' da yapabilir. Fakat, biz yapmalı mıyız? Yapamayız! Dilin canlı yapısı, kültür, irfan buna izin vermez. Ne olsun ki, sözün kökü veya gövdesi - cık (-cik, -cuk, -cük) eki alabilir. Bu 'istediğimiz gibi' hareket edebileceğimiz anlamına gelmez, dile karşı
”Uzun yaşamı boyunca aklın her silahını kullanarak bitmek bilmez bir heves, tutkulu bir adanmışlık, hepsinden de öte korkunç alay etme yeteneğiyle uğruna savaş verdiği ideal kazanımları; hoşgörüyü, ruhani özgürlüğü, insanlık onurunu, adaleti kafalarımıza adam akıllı işlemiş ve bunlar sanki artık doğal yaşamımızın bir parçası, soluduğumuz hava,
Sanırım 8 – 9 yaşlarımdayım, karşı komşumuz vardı şen şakrak 3 çocuklu Emel teyze. Sık sık gelir giderdi bize, Kocası Emin amcayı ise arada sırada görürdüm. Gerçi sadece ben değil karısı dahil herkes arada sırada görüyor. Adam sağda solda, rastlayana aşk olsun …
Bir sabah erkenden çocukları ile birlikte geldi Emel teyze. Hırpalanmış yüzü gözü
Sanırım 8 – 9 yaşlarımdayım, karşı komşumuz vardı şen şakrak 3 çocuklu Emel teyze. Sık sık gelir giderdi bize, Kocası Emin amcayı ise arada sırada görürdüm. Gerçi sadece ben değil karısı dahil herkes arada sırada görüyor. Adam sağda solda, rastlayana aşk olsun …
Bir sabah erkenden çocukları ile birlikte geldi Emel teyze. Hırpalanmış yüzü gözü şiş
Dikkat spoiler çıkabilir.
Ece Ayhan okursanız, kalebent neymiş diye internete göz gezdirir önce anlamına sonra ekşi sözlüğe bakarsınız. Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın bir kalebent olduğunu da ekşiden öğrenirsiniz. Aa ne ilginçmiş der duygusal öğrenme yaşarsınız. Yani ki, Ece Ayhan genel kültürün ta kendisidir.
Anlaşılmayı hedeflemeyen, okuru
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
Uzun bir seyahatteyseniz, her konaklama yerinde elinizdeki deftere, ya da bilgisayarınıza notlar alarak devam edebilirsiniz, bense çoğu kez, manzaranın ya da tarihi eserin fotoğraflarını çekmeyi bile unuturum :) Fakat o anı sonuna kadar yaşamanın sunduğu konfor, hiç bir kadrajın mercekle buluşmasında yoktur...
Yol arkadaşlarınızla sohbet etmekse,
KAPLUMBAĞALAR -Kitap Yorumum
" Köylü milletin efendisidir"
Mustafa Kemal Atatürk
Bu yıl okuduğum kitaplar arasında en ama en çok sevdiğim kitap "Kaplumbağalar" oldu .
Nasıl öyle olmasındı ?
Kendi güzel , anlatımı güzel , dolu dolu içten bir eser ortaya çıkarmış Fakir Baykurt.
Kuş uçmaz kervan geçmez bir köy var dağların ,
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Bir sihirbaz Yaşar Kemal. Dilin sihirbazı. Bu toprakların kadim hikayelerini; o özgün ve kusursuz anlatımı ile ince ince dokuduğu, canlı-cansız tüm varlıklara ruh üfürdüğü eşsiz bir tabiat resmi içinden böyle başarılı anlatabildiği için. Yanı sıra, muktedirlerin dokunulmasını sevmedikleri yaralara cesurca dokunduğu, kim ne derse desin bu
Hep kara kara düşünüyorum ama az önce gördüğüm bir video üzerine daha kara kara, hüzünle, gözümde yaşla oturup ülkemizi, insanlarımızı, ne kadar yoksullaştırıldığımızı, fakirleştiğimizi, garibanlığımızı düşündüm. Birileri zenginliğine zenginlik katarken birileri gittikçe fakirleşiyor. İnsanlar en en temel ihtiyaçlarını alırken bile kara kara