Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“İnsanlar kendi muhayyilelerinin ürünü olan bir Tanrı’ya tapmaktadırlar. Tek tek bütün insanlar böyle muhayyel bir tanrının kulu olmuşturlar.İnsanların bu tür tanrılardan kurtulup gerçek Tanrı’ya tapmaları ise ancak vahiye uymaları sayesinde gerçekleşir. Vahiye uyan kişi peygamberin Allah hakkındaki bilgisini taklit ederek gerçek tanrı bilgisini elde edebilir. Bu kavramın en önemli handikapı ise Çoğulcu bir din anlayışına kapı aralar gözükmesidir.. Arif kendi hakikatini bildiğinde bütün inanç biçimlerinin yani tanrı tasavvurlarının bir yönden mutlak tanrının yansıması olduklarını ve gerçek olduklarını keşfeder bu da ona bir inanç biçimi ile sınırlı kalmaktan kendi muhayyel tanrısına tapınmaktan kurtarır. İbn Arabi’nin benzer ifadelerle işaret ettiği bu durumdaki kişi acaba dinler üstü bir konumda mıdır? Bu sorunun cevabı hayırdır. Zira arif Allah katındaki dine müntesiptir ve Allah‘ın mezhebine bağlıdır. Bu ise vahyin bildirdiği dindir.”
Hayy kitapKitabı okudu
Reklam
Ancak sanırım ölmek için aralar yoktu, o acımasız ve katı yürekliydi. Bunu böyle söylemenin aptalca olduğunu biliyorum ama artık gerçekten umursamıyordum. Bu, iki kez ölmek gibiydi.
Sayfa 569 - Martı Yayınları, 1. Baskı: Kasım 2018Kitabı okudu
Bu aralar hayatım tam da böyle:/
Her şey, ben karıştırılmaksızın olup bitiyordu. Kaderim, bana fikir sorulmadan tayin olunmaktaydı.
Varlık yayınlarıKitabı okudu
Bu aralar sık sık öyle geliyor ki bana Daha iyidir uyumak, arkadaşsız kalmaktan, Böyle beklemeyi ve arada bir şey yapmayı ve söylemeyi Bilmiyorum ve neye yaradığını şairlerin acil Zamanlarda?
Bu aralar :)
"Hava ne kadar da güzel. Bulunmaz bu aylarda böyle güneşli havalar."
Sayfa 28 - Çınar YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Onu sevebilmenin bu denli kuvvetli bir iyileştirici etkisi olduğunu bilseydim çok daha erken bulurdum kahve gözlerini. Onu sevmenin,sulamayı unuttuğum bütün çiçeklerimi yeniden açtıracağını bilsem çok daha az korkardım insanlardan.Solmuş güllerimi yeniden canlandırabilecek kadar eşsiz bir yaşam vadettiğini bilsem çok daha önce bakardım güzel gözlerine.Buz gibi soğuk odalara terk etmezdim kendimi,acılar kapımı çalmasın diye kilit vurmazdım hayata.Onu böyle çok sevebileceğimi bilsem göğsümün bütün pencerelerini aralar,kalbime güneş doğsun diye beklerdim.Bu hayatın,beni defalarca uçurumların kıyısına bırakacağını bilsem de bütün korkulara kucak açardım,yaşanacak günleri her şeyiyle kabul edip başımı dikleştirir,yeniden gökyüzüne bakardım.
Bazı çocuklar onun peşini hiç bırakmıyorlar. Durmadan turuncu saçlarıyla dalga geçiyorlar. Bu yüzden kalbi kırık ve mutsuz bu aralar. Üzülmemek elde mi? Ama elbet var bir çaresi. Senin de böyle çocuklar sardıysa etrafını, bazı taktiklere başvurmalı.
"Bu aralar ölümün güzelliğini düşünüyorum." Sesi ciddiydi. Sanki kendisine anlatıyor gibiydi. "Yıkım gerçekten de ne güzel bir şey." "Öyle mi dersin?" "İnsanlar yaşamak ister ama bence ölüme yönelmek istedikleri de oluyor. Neden bilmiyorum ama böyle hissediyorum. Bu doğal ortamın içinde insanlar güve gibi ölüp gidiyor. Tuhaf bir güzelliği yok mu, ne dersiniz?"
Bu aralar çokça böyle:
Küskün karanlıklarına da gittikçe gömülüyorlar, vurdumduymaz, hiçbir şeyle ilgilenmeden, gülmeden ağlamadan, öfkelenmeden, sevinmeden bir tuhaf havanın içinde yuvarlanıp gidiyorlardı. Umut ettikleri hiçbir şey yoktu. Umut edememenin boşluğundaydılar.
Sayfa 273 - YKYKitabı okuyor
Reklam
Fakat şu aralar kendi tarihime doğru bir retrospektifteyim ki öyle böyle değil. Dönüp baktığın her şey mi yanlış olur? Bende hepsi yanlış! Galerimdeki bütün fotoğraflar yamuk ya da ters asılmış. Yaşamaya isteksizim. E peki haşa intihara? Ona daha da isteksizim. Bu durumda ne ileri ne geri! Öylece asılı kaldım.
Bu aralar bende içinden geçiyorum:D
İşaret parmağımı dudaklarına bastırıp “Lütfen aşkım,” dedim. “Böyle hakaretamiz ifadeler sana hiç yakışmıyor.
Dağlarda öyle kaynaklar vardır ki, yeni yollar açıldıkça, onlara giden yollar silinir, kaynağa su içmeye gelen yolcuların sayısı durmadan azalır. Ve kaynakları yavaş yavaş nane ve böğürtlenler sarar. Yanından geçsen, göremez, fark edemez olursun. Böyle kaynakları çok az kişi hatırlar; sıcak bir günde ana yoldan saparak susuzluğunu gidermek için dağlara vurur. Bırakılmış kaynağı bulur, üstündeki otları aralar, bakar, "Hiç bulanmamış, ne kadar berrak, ne kadar soğuk "der, kaynağın sakinliğine, güzelliğine hayran olur. Suya eğilir, durgun suda kendini ,dağları, güneşi seyreder..ve böyle yerleri bilmemenin ne büyük mutsuzluk olduğunu düşünür. Burayı arkadaşlarına ,dostlarına anlatmaya karar verir . Ama hep unutur . İşte bazen hayatta da böyle oluyor. Belki hayatın hayat olmasını sağlayan da bu .Ben bu kaynakların varlığını köye gittiğim zaman hatırladım.
Bütün maddi ve manevi perdelerin yaratıcısı olan Allah, kimi zaman bu perdeleri biraz aralar, kimi insanlara ve çağlara biraz daha açar, kimi zaman ve çağlar da sımsıkı örtüp kapatır. Bu, yalnız ve yalnız O'nun bileceği bir iş. Kimse "neden böyle yaptın?" diyecek bir kudrette değil. İnsanoğluna düşen, Allah perdeleri açtığında nimetlerine şükretmesi, örttüğünde de bunu bir imtihan, bir çile, bir olgunlaşma süreci sayıp sabretmesidir. Yitirilir gibi olup yeniden kazanılan mutluluktur gerçek mutluluk. Mahrumiyeti yaşanmamış nimetin kadri de bilinmeyecektir elbet.
Sayfa 54 - Diriliş Yayınları
269 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.