Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gün tabağına dair
Ama şu çay ve kek kokusu. Çayın sade kokusu değil ya da kekin tek başına kokusu değil; ikisinin havada buluştuklarında yaydıkları mükemmel rayiha. Hayatın belli dönemlerinin belli kokuları vardırsa benim için Orta Anadolu'nun küçük bir kasabasında geçen çocukluğumun kokusu buydu.
“Oysa Balkanlar, çocukluğumun gizem dolu masallarını oluşturur. Sarp dağlar; Tuna, Vardar, Meriç gibi ünlü nehirler; sert kışlar, kabartılmış yün yataklar, ak sabun kokuları. Hiç bilmediğim, hiç görmediğim yerlerin türküleri. Değişik kültürlerin, dinlerin insanlarına dair dostluk anıları. Kitaplardan okuduğum, çağlar boyu geçmişimizi oluşturan bir tarih birikimi...”
Reklam
Bir yaylı hatırlıyorum. Hayvan, yol ve yulaf kokan keçelerin üzerinde çocukluğumun sevgilisini, yumuşak ve tombul avuçlarıyla, yolun iki tarafında uçan kuşları, alkışlar görüyorum. Sonra yine çocukluğumun sevgilisini, bir deniz kenarında lacivert ve sıkı robunun içinde dolaşır seyrediyorum. Korku, yol boylarınca etrafımı sarıyor, önümde uzuyor.
Bir uçurumun kenarında oturalım. Bir kadının yanında oturur gibi telaşla, tedirgin, hazırlıksız. Denizi ilk kez gören o çocuğun şaşkınlığıyla bakalım yağan yağmura. Yağmura bakalım; kekeleyelim, şaşıralım, sözcüklerimizi unutalım, nefessiz kalalım, Bu yağmur dinmez bu gece. Sen başını omzuma yasla, uyu istersen. Elimi tut. Elimi tutmazsan ben on yaşıma düşerim. Gedikpaşa'ya Bir kundura atölyesine düşerim. Yüzü yaralı bir adamın kuşkulu gülümsemesine düşerim. İlaç kokuları arasında, elimdeki ayakkabı kalıbını acemice tutuşlarıma düşerim. Elime sığmayan kalıpların, her geçen saat daha da ağırlaşmasına, öğle yemeğinde bir çorbayla birlikte yenen çok ekmeğe düşerim Elimi tut. Elimi tutmazsan on yaşıma düşerim. Gedikpaşa'da Ünal Han'ın ikinci katına. Akşama yakın saatlerde kundura atölyesine yayılan rakı kokularına, mide ağrılarına düşerim. Her sabah yürüdüğüm Vezneciler yolunun yorgun akşamüstlerine. Elimi tutmazsan, kaçak bindiğim Fatih otobüslerine düşerim. Biletsiz binmenin çocukça korkularına, haftalıklardan arttırdığım paraları yatırdığım dergilerin sayfalarına düşerim. Bunun için tut elimi. On yaşıma, çocukluğumun karanlıklarına, uykudan başımın yana devrilmesine düşmeyeyim diye.
_Işık bekliyor, fakat karanlığa sığınıyoruz. İncil _Karanlığa lanet etmektense, bir mum yakmalıyız. _Neyin doğru olduğu umurumuzda mı? Fark ediyor mu? _Gerçek bilgelik, sınırlarımızı bilmekte yatar _Can sıkıcı ve sevimsiz görünse de bilimsel yöntemin önemi, bilimsel bulgulardan çok daha büyüktür. _Edilgen taraf, baskın tarafın yanılsamalarına
Bugün bisiklet ile gittim işe. Ne yürüyüş gibi gördüklerini özümseyebiliyor insan, ne de motorlu taşıt gibi hayatın detaylarını teğet geçiyor. Bir fragman şehirden kaçışa dair, plansız bir kaçış daima sürprizlere gebe... Yüksek binaların olmadığı dar sokaklardan geçtim önce. Ne kadar derin anlamı varmış dar sokakların büyük caddelere nazaran!
Reklam
Sütbeyaz Atlar ... Rüzgarların bile erişemeyeceği kadar uzaklara...
Dağlar, çocukluğumun aşamadığı o kekik kokulu güzelim Dağlar, yavaş yavaş karanlığa gömülüyordu. Ben onlara bakıp bakıp atları düşünüyordum gene; yamaçlarından ardıç kokuları, kuş cıvıltıları ve yeşilin yüzünde gözünde gezinen mavinin çeşitli tonları ile birlikte bir sel gibi akıp gelecek olan süt beyaz atları düşünüyordum. Onların ,geceyi beyaz beyaz, köpük köpük ürperteceklerini... Sonra büyülü titreşimlerden oluşmuş halkalar halinde birdenbire beni aralarına alacaklarını ,beyaz derinliklerine sarıp sarmalayacaklarını ve bütün insanlardan ayırıp ya da kurtarıp ya da başka bir şekilde koparıp ,ta uzaklara ama çok uzaklara götüreceklerini düşünüyordum. Rüzgarların bile bile erişemeyeceği kadar uzaklara...
Sayfa 114 - Betimlemeler , ifadeler , kelimelere yüklediği anlamlar , cümlelerin ahengi ... Bu yazarın diline bayılıyorum . Adeta sayfalar arasından melodiler yükseliyor. Bu tarz kitapları okumak ayrı bir keyif veriyor.Kitabı okudu
Tıpkı çocukluğumun Mersin'i..
... seyyar satıcıların sesleri çarşının baş döndüren kokuları içinde yüzerdi keskin kahve ve balık kokuları içinde çarşı, ayaklar altında genişler, uzar, yolun her anına karışırdı
364 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Tanpınar & Hikâyeler
Tanpınar’ın tüm öykülerinin toplantığı bir eser. Bir kuyumcu titizliğiyle satır satır işliyor öykülerini. Bu arada öykü diyorum ama bazıları roman olacakken öyküye evrilmis gibi. Tanpınar inanılmaz detaycı bir adam,hiç acele etmeden sakin sakin anlatır. Gördükleri karşısında adeta zaman ve nesneler duruyor kısacık "an"lar bile onun
Hikayeler
HikayelerAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20131,266 okunma
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.