Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ders almak iyidir. İnsan aldığı derslerle temkinli olmayı öğreniyor. Temkinli olunca da yara almamaya başlıyor. En iyi sap bile vücudunda bir yara taşır. Ne fazla, ne de az. Yalnızca bir tane.
Her şeyin anlamsız gelmeye başladığı, yüzlerini bile görmek istemediğin o insanlarla aynı ortamı paylaşmadaki o kötü his. Kimsenin olmadığı yerlere gitme hayalleri kurarken kafanın ve bedenin ağırlığından yerinden bile kalkmak istememen, olan biten her şeyi kafana taktığın, sanki hiç yaşama umudun kalmamış gibi yine de her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşündüğün anlar. İleride geçireceğin yılların mutsuz olacağını düşüncesi gibi sıkıntılarını anlıyorum, peki sordun mu neden bu hâldeyim diye?.. Neden mutsuzduk? Neden hüzünlü ve huzursuzduk? Neden başımıza gelen şeyler bizim istediğimiz gibi olmuyordu?.. Bak evladım aslında her şey gibi bunların da bir sebebi var. Yaşadıklarımızdan, başımızdan geçenlerden ders almıyoruz farkında mısın? Ya da almak mı istemiyoruz? Önümüzde bir şekilde çözüm olduğunun farkındayız ama neden hâlâ aynı kafa ve zihniyetten vazgeçmiyoruz? Hastayız. Hastalıktan kurtaracak reçetenin içindeki ilaçların ne olduğunu bildiğimiz hâlde neden o reçeteyi buruşturup bir kenara atıveriyoruz? Neden hastalıkla savaşmıyoruz? Dünya hayatına aldandığımızdan olmasın?
Reklam
Geçmişe, üzülmek için değil, oradaki tecrübelerden ders almak için bakmalıyız.
Mesela, tarih hep şu üç yanlış anlayışın kurbanı olmuştur: 1.Gizleyenler 2.Horlayanlar 3.Kutsayanlar Tarihi algılamadaki bu üç farklı anlayışın vardığı tek bir ortak nokta vardır. O da; tarihi doğru anlayamamaktadır. Çünkü tarih, doğru bir tespit ile: “Birilerine taraftar ya da düşman olmak için değil, ibret ve ders almak için öğrenilir/öğrenilmelidir.”
Sayfa 167 - Siyer yayınlarıKitabı okudu
İlk Ders
Olsam olsam, attığı demiri almak istemeyen bir kaptanım. Yada kayalara vurmu bir tekne. Daha batmamış (Batsa kurtulacak. Ama batmamış. Batamayan. Karaya oturmuş)
Öğretmen oğlun Teğmen Maysalbek Cephe, 9 Mart 1943, Gece yarısı
... Benim idealim savaş kahramanı olmak değildi, ben daha mütevazı bir amaç seçmiştim:Bir öğretmen olmak istiyordum.Candan istediğim şey öğretmen olmaktı.Ama beyaz tebeşir ve cetvel yerine, elime asker tüfeği almak zorunda kaldım.Bunun sorumlusu da ben değilim.Yaşadığımız devir böyle istedi.Çocuklada bir defa bile ders vermek nasip olmadı bana.
Reklam
Önemli olan, hata yapmamak değil, yapılan hatalardan ders almak, tecrübe kazanmaktır.
Halbuki Allah'ı bilmek, bütün kâinata ihata eden rububiyetine ve zerrelerden yıldızlara kadar cüz'î ve küllî herşey onun kabza-i tasarrufunda ve kudret ve iradesiyle olduğuna kat'î iman etmek ve mülkünde hiçbir şeriki olmadığına ve "Lâ ilahe illallah" kelime-i kudsiyesine, hakikatlarına iman etmek, kalben tasdik etmekle olur. Yoksa "Bir Allah var" deyip, bütün mülkünü esbaba ve tabiata taksim etmek ve onlara isnad etmek, hâşâ hadsiz şerikleri hükmünde esbabı merci' tanımak ve herşeyin yanında hazır irade ve ilmini bilmemek ve şiddetli emirlerini tanımamak ve sıfatlarını ve gönderdiği elçilerini, peygamberlerini bilmemek, elbette hiçbir cihette Allah'a iman hakikatı onda yoktur. Belki küfr-ü mutlaktaki manevî cehennemin dünyevî tazibinden kendini bir derece teselliye almak için o sözleri söyler. Evet inkâr etmemek başkadır, iman etmek bütün bütün başkadır. Evet kâinatta hiçbir zîşuur, kâinatın bütün eczası kadar şahidleri bulunan Hâlık-ı Zülcelal'i inkâr edemez. Etse, bütün kâinat onu tekzib edeceği için susar, lâkayd kalır. Fakat ona iman etmek: Kur'an-ı Azîmüşşan'ın ders verdiği gibi, o Hâlık'ı sıfatları ile, isimleri ile umum kâinatın şehadetine istinaden kalben tasdik etmek ve elçileriyle gönderdiği emirleri tanımak; ve günah ve emre muhalefet ettiği vakit, kalben tövbe ve nedamet etmek iledir. Yoksa, büyük günahları serbest işleyip istiğfar etmemek ve aldırmamak, o imandan hissesi olmadığına delildir.
Sayfa 203 - Envar NeşriyatKitabı okudu
Şeytan onu görse, böyle gülümseyebilmek için ders almak isterdi.
“Bir bahar daha sığarmış her insanın ömrüne. Eğer sen dertlerinden hayatın sana getirdiği zorluklardan ders alabilirsen emin ol sınavı geçersin. Dünyanın geçici olduğunu bildiğin takdirde,seni yakan durumların aslında seni pişirdiğini bilirsin. Güzel insan,üzülme artık,ardına al bütün geçmişini,bırak geride kalsın geride kalmak isteyenler. Gelmek istemeyenlerle yola çıkmaya çalışmak,demir kütlelerle denize atlamak gibidir. Asla kurtulamazsın. Ya duyguların ölür ya da sen yaşayan bir ölü olursun. Değer mi,seni bu kadar güzel yaratan,sana nefes alma özgürlüğü veren Yaradan’ı unutup faniye bel bağlamaya? Kendine bir söz ver:ne gidenlerin gelmesini bekle ne de hata yapanların düzelmesini. Gitmiş,üzmüş,yarım bırakmış. Gelse neye yarar ki? Tamir edebilir mi yıkıntılarını? Kolay mı seni üzen insanları tekrar hayatına almak? Zaten hayatında olması gerekse hayatından gitmezdi. Kendini,ruhunu ve gidenleri artık affet ve serbest bırak.”
Sayfa 125
Reklam
"Ciddi bir şekilde hayatın bizzat içinden gelen, yaşayan bir ders almak istiyorum."
Kalbin misyonu hayatın olaylarından öğrenmek , ders almak ve bilge olmaktır. Ama tek bir duyguda sıkışıp kalırsak, bizim için hiçbir şey ders değilse, duygu gelişmemiş kalır. The mission of the heart is to learn from life's events, take lesson and to be wise. But if we are stuck in one emotion, if nothing is a lesson for us, the emotion remains undeveloped.
Eskiden yetişkinleri örnek almak nispeten sağlam bir yoldu çünkü dünyayı oldukça iyi biliyorlardı ve dünya yavaş değişiyordu. Ama 21.yüzyıl farklı olacak. Değişimin artan hızı yüzünden yetişkinlerin söylediği şeylerin eskimeyecek bir bilgi mi yoksa modası geçmiş bir önyargı mı olduğu belli olmayacak.
Sayfa 245Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.