Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"...Yenileşen Türkçeye tercüme ederken icat ettikleri "sömürü" kelimesi ile dile getirilen "istismar" ancak sömürüye konu olan unsurun varlığını devam ettirmesiyle mümkün olabilir. Eğer Türkiye dünyanın büyük güç odakları tarafından istismar ediliyor ve yine aynı odaklar tarafından istismar edilmek üzere ihdas edilmiş bir devlet karakterine sahipse onun ömrü sömürünün vuku bulduğu zamana sığacak kadardır. Bu mantık çerçevesinde sözünü ettiğimiz güçler içinde "Tükiye'yi yaşatacağım" diyen bazıları gerçekte "Türkiye'den elde ettiğim semereye muhtacım" demiş olur. "Türkiye'nin sonu geldi" diyenlerin ise "Türkiye'de benim istismar edeceğim şey kalmadı" düşüncesini dile getirdiklerini ileri sürebiliriz..."
Sayfa 151 - İklim Yayınları(Epub)Kitabı okudu
Kültürel sömürü düzeninde Doğu ve Batı ilişkisini gösteren bir Sordel diyalektiği vardır. O da şudur: "Batılı, Doğulunun kül- tür, tarih ve şahsiyetini yadsımamalıdır. Çünkü bu durumda Doğulu savunmaya geçer. Batılı öyle bir şey yapmalıdır ki Doğulu kendisinin olumsuz olduğuna, kendisinin ikinci sınıf ırk, Batılınınsa birinci sınıf ırk olduğuna inansın. Batılının aklı vardır; düşünür ve üretir. Doğuluysa sadece şiir söylemeli, tasavvufla ilgilenmelidir.” Oryantalistlerimizin çoğu işte bu nedenle, sufilerimize ait eserlerin yazma nüshalarına bu kadar önem vermekte ve her birini on defa tashih etmektedirler. Oysa bilimsel içerikli yazma nüshalarımızın yüzde yetmiş dokuzu kütüphane raflarında çürümekte, farelere yem olmaktadır. Kimsenin bun- lardan haberi yok! Doğuluya, sadece zihinsel, soyut ve melankolik duyguların işine yarayacağını, gökten yere ve hayata geldiğinde Batı'nın sistemlerine tâbi ve Batı'nın ürettiklerini tüketmeye muhtaç olması gerektiğini anlatmak için dünyayı iki bölüme ayırmışlardır: Murdar ve çirkin olan maddî dünya Batı'ya; maneviyat, ebediyet' ve metafizik dünya ise tümüyle Doğu'ya aittir. Doğu ile Batı dünyasını işte böyle taksim etmişlerdir.
Sayfa 25 - Fecr yayınlarıKitabı okudu
Reklam
DİN VE SÖMÜRÜ
"... insanları öteki dünyanın cezalarıyla korkutmazsak, hayatın zorluklarına katlanmaları için yüreklendirmezsek, bu dünyada süngü, yumruk, tepelemekle yıldırmazsak, yarın başımız belada demektir."
Kapitalist Batı'da olsun sosyalist Batı'da olsun Türkiye ve benzeri ülkeler için bir takım ''iktisadi kalkınma'' programları hazırlanmıştır. Bu programların çoğu ''İktisadi kalkınma'' adı verilen bir ''bilim'' çerçevesinde öngörülmektedir. Aslında Batı için mesele olan şey, geri kalmış diye baktıkları ülkelerin derdine derman olmak değil, fakat mevcut sömürü düzeninin sürdürülme imkanlarını ''bilimsel bir tabana'' oturtma endişesi ve gayretidir. Nitekim ''Kalkınma İktisadı'' adı verilen varsayımlar en başta ''geri'' dediği ülkelerin onulmaz bir kısır döngü içinde bulunduklarını ispat etmekle konuya girerler. Binlerce sayfalık incelemelerinin, araştırmalarının hiçbir satırında bu ülkenin çocuklarına ümit verebilecek bir tek satıra bile rastlayamazsınız.
Sayfa 51 - İz Yayıncılık - 6. BaskıKitabı okudu
Kuran'ın dini, mistik hikayelerin, uydurma masalların, hint öykülerinin dini değil, doğrudan yaşam ve insan dinidir. Sömürülen toplumlarda, pratik üretemeyen bir din, yani; sömürü karşısında dünyevi bir hamle üretemeyen bir inanç, ancak uydurma olabilir. Kuran ise, bundan münezzehtir. Allah'ın vahyindeki anlaşılmayan ve günümüzde uygulanmayan din, sömürü, zulüm ve eşitsizliğin karşısında cereyan etmiş güçlü bir yükseliştir. Dolayısı ile, kan revan dolu sokaklardaki katliamı kavramak için, Türkiye'deki gelir düzeyine, sınıfsal ayrılıklara, medyaya, siyasi gündeme, ekonomik yıkıma, memur maaşlarına, işsizlik oranına bakmak yeterlidir.
Destek YayıneviKitabı okudu
Dinin bir afyon mu, sömürü ve zulme karşı isyan bayrağı mı olduğu tartışıladursun, yaşadığımız topraklarda, İslami cehalete karşı ciddi bir savaş çoktan başlamış durumda.
Sayfa 7 - Doğu KitabeviKitabı okudu
Reklam
Kuran şöyle buyurur. And olsun ki peygamberlerimiz belgelerle gönderdik insanların adalet gerçekleştirmesi için peygamberlere kitap ve ölçü indirdik. pek sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan demiri de indirdik. Bu, Allah’ın dinine ve peygamberlerine görmeksizin yardım edenleri meydana çıkarması içindir. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür
Sayfa 36 - FecrKitabı okudu
‘’ Aydınların doğu toplumunda yaptığı ilk iş, dine karşı mücadele vermek oldu. Avrupa’da dine karşı verilen mücadelenin neticesi, fikir hürriyeti, düşüncenin gelişmesi, parlak bir medeniyet, acaip ilerlemeler, hayatın bütün sahalarında hızlı ilmi gelişmeler oldu. Ama, İslam ve doğu ülkeleri toplumlarında, dine karşı verilen mücadele veya dinin tesirsiz bırakılmasına çalışma eylemlerinin en seri ve en büyük neticesi, emperyalizmin nüfuzu önündeki engeli kaldırmak, iktisadi sömürü saldırılarının yolunun açılması, masrafların hücumu ile yıkımı kolaylaştırmak; doğu toplumlarında fikri sapmanın meydana gelmesine vesile olmak ve bunlara benzer yüzlerce saldırı ve hücum. Meseleye bakın ve kıyaslayın. Doğulu ülkelerde aydınlar hareketinin meydana geldiği dönemi, öncesini ve sonrasını değerlendirin. Bu neticeyi, aydınların Avrupa’daki önceki ve sonraki gelişmeleri özellikleriyle karşılaştırın ve her ikisini kıyaslayın. Neticenin tamamen birbirinin tersine, zıddına olduğu görülür.’’
Zulüm ve zorbalığın, despotik bir kraliyet ailesi ile, demokratik bir sömürü şebekesi tarafından yürütülmesi, görünüşte farklı olsa da , gerçekte ve netice itibariyle aynı şeydir.
Sayfa 76
“Medeniyet, sınıflaşmayı ve insanın insanı sömürmesini öngörür ve elbette sınıflaşma ve sömürü medeniyeti doğurur (…) medeniyetin insanlara sunduğu toplum yapısı Kur’an’a muhaliftir (…) insanların madde karşısında zaaflarının ve maddî gelişmeye mahkûm olmalarının somutlanmış halidir.”
Reklam
Ticari faaliyetlerin sonunda elde edilen kâr ve kazancı değerli kılan şey berekettir. Kaynaklarda bereket kelimesinin birbirine bağlı iki unsurundan bahsedilir. Maddi anlamda bolluk ve onun sürekliliği; manevi anlamda da mutluluktur. Buna göre bereket hayrın bolluğu, artması ve bunun da sürekli olması, sonuçta da mutluluğun doğmasıdır. Bereketi verende sadece Allah'tır*... Kur'ân-ı Kerîm ayetleri ve Hz. Peygamber'in hadislerine bir bütün halinde bakıldığında ticari hayatta kârı, üretim ve hizmet sektöründe kazancı bereketli kılan temel faktörün dürüstlük olduğu görülür... Kazanç yolu itibariyle dürüstlük ne ise kazandıktan sonra onun bir kısmını ihtiyaç sahipleri ile paylaşabilmek de aynı şekilde nimetin kalıcılığı ve sağlayacağı mutluluk açısından berekete vesiledir... Ticari hayatta yalan söylemek, alım veya satım sırasında yemin, hile, aldatma, işin hakkını vermeme, emek istismarı, işten kaytarma, şartlarını taşıyan kazançta vergi, zekat, infak gibi görevleri ihmal, karşı tarafın ihtiyacından ya da iyi niyetinden yararlanarak oluşturulan sömürü, cimrilik şükürsüzlük vb. ahlâki zaaflar kâr ve kazancın bereketini gideren temel faktörlerdir.
Sayfa 57 - * Âsım Efendi, el- Okyanûsü-l-basît, İstanbul 1305,III,72 -73.Kitabı okudu
Nedir şu Haçlı patentli İslam türleri?Ve özellikle günümüzde kullanılan ' ılımlı' 'fanatik' markaları? Bunların hiçbiri İslam değil. İslam, İslam'dır.Yanlız ve sadece İslam. 'Ilımlı'dan maksat, hoşgörü ve insana saygı ise o,gerçek İslam'ın ta kendisidir.Ona yeni bir ad bulma cüret ve kafirliğine ne gerek var? Gerçek İslam'ın insandan hoşgörü
Sayfa 292Kitabı okudu
İslam, ganimet elde etmek amacına yönelik bir savaş çıkarma veya fetih kazanma hesabında olmamıştır. Böylece, temelde ekonomik çıkarları amaçlayan sömürüye dayalı tüm fetih girişimlerini reddetmiş oluyor. Yeni pazarlar açma, hammadde sızdırma ve servet kaynaklarını ele geçirme ya da stratejik merkezlere el koyma gibi sömürgeci tavırlardan şiddetle uzak durmuştur. Böylesi tavır ve girişimlerden insanlık çok çekmiştir ve hâlâ da çekmektedir. Baskıcı Batı medeniyetinin temelinde yatan şey de budur; çünkü sömürü bu medeniyetin en önemli dayanağıdır.
Osmanlı Devleti, bir ''Dünya Devleti'' idi.Bugün propagandası yapılan ABD'nin ''Dünya Devleti'' oluşu gibi değil. ABD ve Batı'nın, demokrasi,insan hak ve hürriyetleri savunuculuğu, hatta bunları savunmada günümüzde şampiyonluğa dönüşen bu halleri, bütün insanlığı kucaklamaktan çok, sırf kendi sömürü ve tahakkümlerine hizmet ettiği derecede varlomuştur. Osmanlı ise, böyle düşünmemiş, din, mezhep ve ırk ayrımı yapmaksızın bütün insanları huzurlu edecek umdeler ve tatbikatlar ortaya koyduğu için gerçek bir ''Dünya Devleti'' olmuştur.
Geri137
569 öğeden 556 ile 569 arasındakiler gösteriliyor.