Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünyada insanlarla şeytanlar omuz omuza, diz dize yaşıyorlar; fakat birbirlerinin hususiyetine, yaratılışına tesir etmeden, bu hayat yolunu belki koyun koyuna fakat asla birleşmeden geçip gidiyorlar.
Diz çökmüş bir erkek Dans eden bir kadın için! Ne anlamlı dize geliş bu Ne erkekçe, ne umut dolu!
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
Aristonun mantık meclisi
Bu nasıl meclisti böyle; yerliyle yabancı, köleyle efendi, zenginle fakir diz dize, iç içe...
Sayfa 31 - BekaKitabı okuyor
"Tarihte bu felaketin ilk kez ortaya çıkışı, Tanrı düşmanlarının cezalandırılması nedeniyledir. Firavun ilahî iradeye sonsuz tasarılara karşı çıkıyordu ve veba ona diz çöktürdü. Tarihin başından bu yana, Tanrı'nın bu felaketi, kibirlileri ve körleri dize getirmiştir. Bunu iyice düşünün ve diz çökün "
Atatürk- Vahdettin görüşmesi
Şimdi bir de Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı ile Osmanlı saltanatının son padişahı arasındaki ayrılış görüşmesinde bulunalım: "- Yıldız Sarayı'nın ufak bir salonunda Vahdettin'le âdeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Sağında, dirseğini dayamış olduğu bir masa ve üstünde bir kitap var. Salonun Boğaziçi'ne doğru açılan penceresinden gördüğümüz manzara şu. Birbirine paralel hatlar üzerine düşman zırhlıları! Bordalarındaki toplar sanki Yıldız Sarayı'na doğrulmuş! Manzarayı görmek için oturduğumuz yerlerden başlarımızı sağa sola çevirmek kâfi idi. Vahdettin hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı: "Paşa Paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artik bu kitaba girmiştir (elini demin bahsettiğim kitabın üstüne bastı ve ilave etti:) tarihe geçmiştir." O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sükünla dinliyordum: "Bunları unutun, dedi, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa Paşa, devleti kurtarabilirsin!" Bu son sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle samimi mi konuşuyor?
Sayfa 202 - Pozitif
"Omuz omuza, diz dize oturmuş olmamıza rağmen, ben hala her birinden yüzlerce fersah uzaktayım."
Sayfa 189Kitabı okudu
Reklam
Köy çocukları, Diz dize vererek Koyu sögüt gölgelerinde Peri masalları söyler, Peri masallar dinerdik... Sogüt dallarında Peri kanatlar asılıydı... Samanyolları’nda, Peri mezraları vardı. Hepsini görürdük Bir damla kan Ve bin damla gözyaşı Var sanırdık... Kanı alnımıza sürer, Göz yaşiyle yıkanırdık, Ekmegimizi dürer, Kan kuruyunca alnımızda Agaç matramız yanımızda, Köye dönerdik...
KUTÜLAMARE ZAFERİ - 29 Nisan 1916- Türk'ün bu büyük zaferi bambaşka, Kutülamare ’de geldik biz aşka. Güvendik Süleyman Askeri Beye, Varıyor Beyim Kutülamare’ye.
İçimizde sonsuz çalkanan d eniz, Gülümseyen yüzü kaderin bize, Yıldızların altın bahçesindeyiz, Ebediyetinle geldik diz dize.
Dize
taşırdı yaz kuşları kaygısız solukların kabuğunu teninde vebadan kırılmış boş kentlerinde diz dize oturuyor bakışlarımız son kuşların son yaprağa usulca değip geçerken anlattığı giz bir hüzünde konaklamı gibiyiz diz boyu bozgunlardan çıkınca sen ey bakışların yolgeçen hanı çılgınlığa yazla gelen ilk konuk adlarına deniz vuran soyluluk dize gelir önünde güllerin en yabanı
Reklam
İman ve Takva
"O, insanları makam, mevki, mal, mülk ölçüsüne göre değerlendirmiyordu. Elinde tek ölçüsü vardı: İman ve takva... Hatta fakir Müslümanlara çok daha fazla ilgi gösteriyor, onlarla diz dize oturup saatlerce dertlerini dinliyor, sohbetiyle şereflendiriyordu."
Sayfa 144 - Timaş Yay.Kitabı okuyor
“seninle ben bir ağaç kavuğunda iki mantar gibiyiz diz dize otururuz, bir yere gidemeyiz. yalnızca ben kalacağım senin yanında daima… sen de benim yanımda…”
Topluca kıldıkları namaz hepsine yekvücut olduklarını gösteriyor ve ruhlarına omuz omza diz dize olmanın samimi kardeşliğini sindiriyordu
... neden bir gün olsun diz dize oturup muhabbet edemedik?
Aklıma düştü gözlerin Boynumu büktüm ağladım Elveda dedigin yerin Yanına çöktüm ağladım Oturduk sanki göz göze Hayalinle ben diz dize İki çay söyledim bize Bir tütün yaktım ağladım
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.