Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Arada bir küçük tartışmalar, gözyaşları, güvensizlikler, barışmalar yaşanıyordu. Fakat şimdi yolları ayrılıyordu. Kadın buradan, erkek oradan yürüyordu. Birbirini seven iki insan mı? Bu eskidendi. İki dost mu? Yanılgı. İki düşman mı? Sen orada, ben burada. Kazanan kim?
Köprüden Önce On Çıkış!
Kimde altı haslet toplanmışsa, o cenneti bulmuş, cehennemden kurtulmuştur: 1. Allah'ı tanır ve O'na itaat eder. 2. Şeytanı tanır ve ona düşman olur. 3. Hakk'ı tanır ve ona teslim olur. 4. Bâtılı tanır ve ondan sakınır. 5. Dünyanın hevâi hayatını tanır ve onu terk eder. 6. Ahiretin hakiki hayatını tanır ve ona çalışır. (İmam Ali (r.a.)
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
Zihin, tedbirli dost, teyakkuzda düşman, her şeyi nasıl da sahibinin ihtiyacına göre usulca tanzim ediyor. Ona her yol mubah, yüzeyini bile isteye aşındırmış donuk ama pürüzsüz cam misali, her şeyi gösterdiği yalanının altına teminatsiz gerçekler örüyor. En kullanışlı hatıraları arayıp buluyor, anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde yan yana diziyor, bulamadıklarını da esasa hizmet edecek mürekkeplerle yeni baştan yazıyor.
Düşman bizim yanılgılarımızdan çok zekamızdan yararlanır.
Sayfa 108
Sabaha karşı uyandığımda, aklımda şimdiye kadar kendilerini hayattan geri çekmiş, çileci derviş yaşamları sürmüş bütün insanlar vardı. Mağaralarda yaşamayı kabul etmiş, şehirlerden uzakta yapayalnız, çırılçıplak yaşamayı medeniyete başkaldırı olarak görmüş insanlar vardı aklımda. “Acaba” dedim. “Benim içimdeki isteğin kaynağı da böylesine bir medeniyet düşmanlığı mı ya da içine dönme arzusu mu?” Medeniyete düşman değildim. Sadece zarar veren yönlerinin farkındaydım. İçime dönmeninse peşinde asla değildim, çünkü çok boyutlu düşünebilmeye başladığım günden beri yani dokuz yaşımdan beri içimden asla çıkmamıştım. Benim yapmaya uğraştığım, kendime sonsuz bir yalnızlık içinde yaşayabileceğimi kanıtlamak da değildi. Çünkü zaten bir insanın hissedebileceği en büyük yalnızlık suyunu içiyordum her uykumdan önce...
Her zaman nasıl yargılandığına kulak veren biri, her zaman öfkelenir. Çünkü bize en yakın duran ("en iyi tanıyan" ) kişiler tarafından bile yanlış yargılanırız. İyi dostlar bile bazen gücenmelerini haset içeren kötü sözlerle dile getirirler: bizi tam olarak tanısalardı dostlarımız olurlar mıydı? - Kayıtsız kişilerin yargıları çok acı verir, çünkü çok tarafsız, adeta nesnel gibidirler. Ama bize düşman olan birisinin, gizli tuttuğumuz bir noktada bizi kendimizi tanıdığımız kadar iyi tanıdığını fark edersek, işte o zaman ne büyüktür sıkıntı!
Sayfa 222
Reklam
Her ne kadar birbirlerine düşman olsalar da, her iki Baas iktidarının ortak olduğu bir yön vardı: Halklarına uyguladıkları baskı. Hama Katliamı'ndan (1982) Halepçe Katliamı'na (1988), her iki rejimin de insan hakları ve özgürlükler karnesi zayıf notlarla dolu. Suriye üzerindeki İran etkisi ve Esed ailesinin Nusayrî olması nedeniyle Irak ve Saddam Hüseyin iktidarı Sünnî Araplarca daha fazla sevilse de, insani ilkeler bakımından birinin diğerine tercih edilebileceği bir yön bulunmuyor.
Sayfa 25 - Ketebe
Kamran,görüyorsun ki,bizi her şey birbirimizden ayırıyor.Seninle artık iki düşman bile değiliz;birbirimizi hiç,ama hiç görmeyecek iki yabancıyız.
Köprüden Önce On Çıkış!
Düşman istersen nefis yeter. Kendini beğenen belâyı bulur, zahmete düşer; kendini beğenmeyen safayı bulur, rahmete gider.
Sayfa 118Kitabı okudu
Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl ,size derdimi! Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası desem... Değil ! Ekmek parası desem.. Değil ! Bir dert ki... Dayanılır şey değil.
Reklam
"Savaşın suçlusu mu olurmuş? Savaşın kendisi suçtur. Dost da düşman da savaşta topyekün kurban. Kendinize gelin hakimler! Kimi yargılıyorsunuz? Vicdanı mı? Vicdan hiç yargılanır mı? Öldürmenin haklı nedenleri ya da haksız nedenleri olabilir mi ki öldürenleri iki ayırıyorsunuz? İyi niyetli meşru katiller ve kötü niyetli katli vacip katiller diye. Tüm katiller kurbandır. Kurbandır. Kurbandır. Hakimler savaş suçlusu savaşan değil, savaşı çıkaranlardır! Gücünüz yetiyorsa onları yargılayın burada!"
-Öğretmenim biz Mardin'den geldik ve oralarda hep kan davası vardı. Düşman olan aşiretlerdeki adamlar daima birbirlerini öldürmek için fırsat kollar durur. Çoğu zamanda suçsuz insanlar bu kötü örf yüzünden ölüp gider pisipisine. İlkokuldayken kimi arkadaşlarımın babaları sırf bu yüzden öldürüldü ve arkadaşlarımız yetim kaldı. Hepimiz çok üzüldük. Yazık değil mi arkadaşlar? Geçen yıl benim babamı da vurdular. Bizde annemle kaçıp taa buralara dayımların yanına geldik. Kimsenin babası,abisi ölmesin... Öldürenlerde hapiste hayatlarını çürütmesin!
Gecenin son ‘NEFS’ alıntısı:)
Nefis... İnsana her türlü kötülüğü yaptırabilecek, gözünü kör, kulağını sağır edecek en azılı düşman!
Sayfa 86 - TimaşKitabı okuyor
TARİH MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü HER KONUDA HAKLI ÇIKARTIYOR İrfan ordularını Köy Enstitüleri ile kurdu. O damarı din düzeyine düşürülmüş eğitim ve öğretim ile kestiler. İmam hatip okulları siyasetin arka bahçesi oldu. Bugün devlet bu liyakat yoksunu terbiye ile doldu. Cumhuriyet devrimlerinin en önemli ilkelerinden birisi laiklik
Bir düşman kitlesi ortasında yere devrilmemek yaşamaya devam etmek demekti..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.