Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kitapların insanları düşünmeye sevk ettiğine inanıyordu. Kitaplar uyarıcıydı. Televizyon ise tam tersini yapıyordu. Bir nevi uyuşturucuydu. Kötücül bir biçimde, toplumun üzerinde baskı kullanmak için kullanılabilirdi. Bu daha önce hiçbir diktatörün sahip olmadığı bir olanaktı: "Yumuşak tiranlık" veya evrensel zihin kontrolü.
Ray Bradbury'nin ideolojisi hakkında...Kitabı okudu
, fakat hayatın gözlerimi çeken birçok hareketleri beni daha hakiki olmaya sevk etti.Ne yapacağımı düşünmeye mecbur oldum.
Sayfa 13 - ÖtükenKitabı okudu
Reklam
Kurtarılamayan Şaheser
Deniz... İşte bu da muazzam ve nefis bir şeydi... Kendisini gezdiren geminin güvertesine uzanarak uzaklara, ta uzaklara bakar ve kesik kesik nefes alan sulardan başka hiçbir şey görmezdi. Çöl ve deniz hemen hemen aynı şeylerdi. Her ikisinde de aynı büyüklük, aynı ağırbaşlı sessizlik veya aynı heybetli ve derin bağırmalar... Ve denizde de küçük, minimini, sinirlendirici teferruat yoktu. İnsan orada yalnız renkten renge giren su damlaları ve devlere benzeyen bir mahlukun yavruları gibi birbirleriyle oynaşan hoyrat dalgalar görebilirdi... Sonra bitmez tükenmez bir genişlikle karanlık ve sıkı bir derinlik... Ve bütün bunlar onu manasız bir tecessüse değil, düşünmeye sevk ederlerdi.
“Seni böyle düşünmeye sevk eden şey ne?”
Ankara Ahi Cumhuriyeti'nden esinlendiğini anlatıyordu. "Selçuklu idaresinin bölünmesi üzerine Anadolu'da teşekkül eden küçük hükümetlerin isimlerini okurken, Ankara Cumhuriyet'ini görmüştüm. Beni, Türkiye'nin en münasip merkezinin Ankara olabileceğini düşünmeye sevk eden ilk vesile budur" diyordu.
Sayfa 98
Bir doz alçakgönüllülük, insan aptallığına iyi gelebilecek potansiyel bir çaredir. Milli, dini ve kültürel gerilimler insanların kibirli bir şekilde kendi millet, din ve kültürlerinin dünyanın en mühimi olduğunu, dolayısıyla kendi çıkarlarının diğerlerinden ya da genel olarak insanlığın çıkarlarından önce geldiğini düşünmesinden kaynaklanıyor. Milletleri, dinleri ve kültürleri bu dünyadaki asıl yerleri konusunda biraz daha gerçekçi ve alçakgönüllü düşünmeye nasıl sevk edebiliriz?
Sayfa 171 - Kolektif Kitap, 1. BaskıKitabı okudu
Reklam
Eğer bırakıp giderse insanların mutlu olacağını düşünmeye sevk edildi.
Sayfa 105 - Koton Kitap
Aşırı çekingenlik akılla bir araya gelince insanı en küçük ayrıntılar üzerinde tutkunun öngörüsüyle düşünmeye sevk eder, aklı büyütür.
Geleneklere dokunmayın ve eğer hükümran olmak istiyorsanız, insanları itaat etmeye ağır ağır alıştırın; bir gün itaat onların doğası haline gelecektir. O zaman boyun eğmeyi kendileri isteyecek, onları özgür kılmaya çalışanın gırtlağını kendisi kesecektir. İnsanları düşünmeye sevk eden durumlardan daha tehlikeli bir şey olmamasının nedeni işte bu noktanın altında yatmaktadır.
Sayfa 167 - Yordam KitapKitabı okudu
*bazen annenin sana bir bakışını yakalarsın.
Bu duygu, Monique, beni düşünmeye sevk ediyor: acaba gençliğimizin hatırası mıdır bizi başkalarının gençliği karşısında allak bullak eden?
Sayfa 43
Reklam
Ona göre, “maddî ve ruhî sağlığı yerinde olmayan, görev ahlâkına sahip bulunmayan, millî şuuru noksan, ahlâkı bozuk bir millet” iktisaden ne kadar gelişirse gelişsin tamam olamazdı. Nejdet Sançar Sosyalizme, diğer Türkçülere nazaran farklı bir pencereden bakacaktı. Aslında o da Sosyalizmin Türkiye’yi kalkındıracağına inanmıyordu. Sançar’ı böyle düşünmeye sevk eden gerekçe ise “kızıllar”dı. Sosyalizm, Türkçülük gibi Türklüğe faydalı, Türkiye’yi yükseltecek bir fikir olsaydı “Moskof kölesi kızıllar” sosyalist değil, Sosyalizmin bir numaralı “düşmanı” olurlardı. Türkçülerin nazarında, Sançar’ın işaret ettiği “moskof” çok önemliydi. Yukarıda da değindiğimiz gibi, Türkçülerin Komünizme karşı olmalarının nedenlerinden biri de “Moskof”tu. Türkçüler için Komünizm demek, “Moskof emperyalizmi” demekti.
"Seni yaşamın üzerine düşünmeye sevk ettim gibi görünüyor," dedi Julian. "Bir değişiklik olarak hayallerini düşünmeye başla; tıpkı küçük bir çocuk olduğun zamanlardaki gibi. Jonas Salk, 'Düşlerim ve kabuslarım vardı. Düşlerim sayesinde kabuslarımın üstesinden geldim,' diyor. Düşlerinin tozunu al, John. Yaşama tekrar saygı göstermeye başla ve onun tüm mucizelerini gör. Zihninin isteklerini gerçekleştirme gücünü fark et. Bunu bir kez yaptığında evren yaşamına mucizeler katmak için senin yanında olacak."
Sayfa 73 - 8. Baskı, Ocak 2015
Adler ödül ve ceza eğitimini çok eleştirmiştir. Çünkü bu sistem insanları hatalı yaşam tarzlarına sevk eder ve böylece insanlar şöyle düşünmeye alışır: "Kimse beni övmeyecekse, doğru şeyler yapmam; kimse beni cezalandırmayacaksa, doğru olmayan şeyler yaparım."
Sayfa 133Kitabı okudu
1.141 öğeden 1.126 ile 1.140 arasındakiler gösteriliyor.