Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bütün samimi insanlar ve işinde gücünde olanlar ahmak, dar kafalı oldukları için faal kimselerdir. Nasıl açıklamalı? Bakın şöyle: Bu çeşit insanlar, akılları kıt olduğu için herhangi bir konuda ana sebepleri araştırmadan hemen el altındaki ikinci derece sebeplere bağlanıverir ve doğru hareket ettiklerinden emin oldukları için de rahatlarlar; en önemlisi de budur zaten.
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Yani eş seçimimizi ve ilişkimizin içeriğini kişilik özelliklerimiz belirler. İlişkilerimizde olumlu ya da olumsuz yönlerimize en fazla benzerlik gösteren partnerleri buluruz. Örneğin geçmişimiz bize, fazla bağlanmadan yaşanan fiziksel yakınlaşmaların bizim için en doğrusu olduğunu öğrettiyse, tam bu kalıba uygun birilerini kendimize çekeriz.
İnsanı dikkatli bir biçimde ambalajından çıkarın. Doğumunun sorunsuz biçiminde gerçekleşmesi için gereken tıbbi özeni gösterin. Unutmayın ki toplumsal bir inşaat malzemesi olarak yatırım yapacağınız insanın sağlıklı bir bedene sahip olması, kuracağınız yalıtım sisteminin ömrünü uzatacaktır. İnşa edeceğiniz topluma aşılamak istediğiniz dogmalar, ön
bütün samimi insanlar ve işinde gücünde olanlar ahmak, dar kafalı oldukları için faal kimselerdir. nasıl açıklamalı? bakın şöyle: Bu çeşit insanlar, akılları kıt olduğu için herhangi bir konuda ana sebepleri araştırmadan hemen el altındaki ikinci derece sebeplere bağlanıverir ve doğru hareket ettiklerinden emin oldukları için de rahatlarlar; en önemlisi de budur zaten.
Amerika ‘da Temiz Olmak
Modern Amerika’daki ırk hiyerarşisini sürdüren şey de benzer bir kısır döngüdür. Avrupalı fatihler 16. yüzyıldan 18. yüzyıla dek, milyonlarca Afrikalı köleyi madenlerde ve çiftliklerde çalıştırmak üzere Amerika’ya getirdi. Bu köleleri Avrupa ve Doğu Asya yerine Afrika’dan getirme kararı üç temel etkene dayanıyordu. Birincisi, Afrika daha yakındı ve haliyle köleleri Vietnam yerine Senegal’den ithal etmek daha ucuzdu. İkincisi, Afrika’da halihazırda çok gelişmiş bir köle ticareti sistemi mevcuttu ( köleler büyük ölçüde Ortadoğu’ya ihraç ediliyordu ), buna karşılık Avrupa’da kölelik neredeyse yoktu. Sıfırdan yeni bir pazar oluşturmak yerine zaten mevcut olan pazardan köle almak çok daha kolaydı. Üçüncüsü ve en önemlisi, Virginia, Haiti, ve Brezilya gibi yerlerdeki Amerikan çiftlikleri, sarıhumma ve sıtma gibi hastalıkların kol gezdiği yerlerdi ve bu hastalıkların kaynağı Afrika’ydı. Afrikalılar nesilden nesile bu hastalıklara bağışıklık kazanmıştı, buna karşılık Avrupalılar tamamen savunmasızdı ve kitleler halinde ölüyorlardı; çiftliğin parasını Avrupalı bir köle veya çırak yerine Afrikalı bir köleye yatırması daha akıllıcaydı.
Reklam
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
"Uğrunda çaba harcanacak, uğrunda kavgaya girilecek sayısız şey var burada - en önemlisi de bu ya zaten!"
e-kitap olarak okuyorum.
En önemlisi, cancağızım, kendim için üzülmüyor, kendim için acı çekmiyorum; bana göre hiçbir şey fark etmez, dondurucu ayazda paltosuz, çizmesiz gezerim, her şeye katlanır, dayanırım, bana vız gelir; sade, küçük bir insanım ben, ama insanlar ne der? Düşmanlarım, kötü dillilerin hepsi ne der paltosuz gidersem? Zaten insan paltoyla geziyor, çizme giyiyorsa ne yazık ki hep başkaları için yapıyor bunu. Bu durumda çizmeler de, canım, ruhum benim, isminin onurunu ve değerini korumak için gerekli; delik çizmeler içindeyken ya ruhum ya onurum zarar görür, inanın, canım, bunca yıllık deneyimime inanın; benim gibi dünyayı ve insanları tanıyan bir ihtiyarı dinleyin, birtakım acemi ve kötü yazarları dinlemeyin.
"bütün samimi insanlar ve işinde gücünde olanlar ahmak, dar kafalı oldukları için faal kimselerdir. nasıl açıklamalı? bakın şöyle: bu çeşit insanlar, akılları kıt olduğu için herhangi bir konuda ana sebepleri araştırmadan hemen el altındaki ikinci derece sebeplere bağlanıverir ve doğru hareket ettiklerinden emin oldukları için de rahatlarlar; en önemlisi de budur zaten. herhangi bir işe başlamadan önce, ilkin rahatlamak, bütün şüphe ve tereddütlerden kurtulmuş olmak şarttır. iyi ama, ben kendimi nasıl rahatlatayım? dayanabileceğim esaslar, ana sebepler nerede? nereden bulacağım bunları? sırf fikir jimnastiği yapmak için ele aldığım herhangi bir ana sebep bile arkasından daha önceki bir sebebi sürüklüyor ve bu böylece aralıksız devam ediyor."
Sayfa 19 - kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bütün samimi insanlar ve işinde gücünde olanlar ahmak, dar kafalı oldukları için faal kimselerdir. Nasıl açıklamalı? Bakın şöyle: Bu çeşit insanlar, akılları kıt olduğu için herhangi bir konuda ana sebepleri araştırmadan hemen el altındaki ikinci derece sebeplere bağlanıverir ve doğru hareket ettiklerinden emin oldukları için de rahatlarlar; en önemlisi de budur zaten
İs bankası yayınlarıKitabı okudu
" Ufaklığım Eğer bu mektubu şu an gözyaşları eşliğinde okuyorsan hemen şimdi okumayı bırak ve kendine çekidüzen verene kadar da sakın eline alma. (Bu bir emir!) Çoğu zaman sözümü tutmazsın ama bu sefer beni dinlediğini umuyorum. Sakın korkma küçüğüm, bu mektupta kötü bir şey yazmıyor. Kalp atışlarını normal seviyeye indirip rahat bir nefes
Ateş ArsoyKitabı okudu
Kıskançlık üzerine...
“Söyler misiniz bana, siz günde kaç kez öğle yemeği yiyorsunuz? Bir, değil mi? Eğer günde iki kez öğle yemeği yiyor olsaydınız, buna herhangi biri itiraz edebilir miydi? Herhalde hayır. Madem öyle neden iki kez öğle yemeği yemiyorsunuz? Birilerini üzmekten mi korkuyorsunuz yoksa? Besbelli değil. İkinci bir öğle yemeği yemeye ihtiyaç duymuyorsunuz, canınız istemiyor. (…) Hem mantığınız, hem de, en önemlisi mideniz bir yemeğin güzel, üst üste yenen iki yemeğin rahatsızlık verici bir şey olduğunu söylüyor. Ama diyelim ki (…) korkunç bir obursunuz. Birilerini üzme tedirginliği sizi iki kez yemek yemekten alıkoyar mıydı? Hayır! Birisi buna üzülecek olsa ya da bunu size yasaklayacak olsa, siz yalnızca yemeğinizi gizli gizli yiyecektiniz; elinize ne geçerse, iyi kötü demeden atıştıracaktınız, çabuk çabuk ve telaşla yediğiniz için elleriniz kirlenecek, kimse görmesin diye ceplerinize doldurduğunuz için üstünüz başınızı berbat edecektiniz, hepsi bu! Kıskançlığın saygıya ve acımaya değer bir duygu olması, ‘ah eğer böyle bir şey yaparsam onu çok üzmüş olurum’ olarak da düşüncesi (…) ancak bir avuç en soylu insanı yapacağı şeyi yapmaktan alıkoyar. Ama zaten onların da ahlaksızca bir şey yapmaları mümkün değildir ki… Öyleyse… kıskançlık dediğiniz saçmalık bir avuç insan dışında hiç kimseyi durduramayacak, olsa olsa onları dolambaçlı yollara, aldatmacaya, kurnazlığa itecektir ve onlar asıl böylece kötü insan olacaklardır. Olay bu kadar basit işte.”
Sayfa 383 - KorKitabı okudu
Bizler yenilebiliriz. Ki öyle bir şey yok! Biz Medine'de mağlup olmadık. Aslında her Türk esaret altında olmaktansa, böylesine emir ve buyruk altında yaşamaktansa, kanının son damlasına dek çarpışmayı göze alır. Zaten biz de askerimle bu konuda kendimize, en önemlisi Peygamber Efendimiz'in huzurunda söz vermiştik. Bu sözümüzü tutmak için her şeyi yaptık. Kuru otlar yedik. Hurma çekirdeklerini yedik. Susuz kaldık. Çamurlu sular içtik Hastalandık. Uykusuz ve ilaçsız kaldık! Ama burada esir olmaktansa bizler yine kuru ot, hatta diken yemeye, çamurlu su içmeye ve yine hastalanmaya razıyız. Bunu bilin ve bize böyle davranın! Bizi diğer esir milletlerin askeriyle kıyaslamayın. Onlara davrandığınız gibi bize davranmayın. Size söyleyeceklerim bunlardır. Biz Türkler ancak bize benzeriz. Başkalarına değil.
"–İnanç konusuna gelince, geçen hafta iki günde değişik dört olay yaşadım. Yeni açılmış bir demiryolu hattında yolculuk ediyordum. Öğleden önceydi. S. adında biriyle dört saattir sohbet ediyordum. Trende tanışmıştım kendisiyle. Onunla ilgili çok şey duymuştum. Bu arada onun bir ateist olduğunu da biliyordum. Gerçekten de çok bilgili biriydi
483 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.