Üniversitede her dönem zorunlu felsefe derslerimiz vardı zaten ilgim de olduğu için keyifle geçerdi dersler ama bu kitabı bilmiyor olmak beni gerçekten üzdü ve kesinlikle büyük bir eksiklik hissettim.
Yıllar sonra bu açığı kapatmış olmak bir nebze rahatlatıyor.
Kitap
İnsan olarak doğmak diğer varlıklara verilmemiş olan bir ölüm düşüncesine sahip olmaktır, yaratılmışlar arasında ölüm bilgisine sahip olan insandır.
Ölümün, intiharın, yokluğun veya varolmak denen şeyin hakikatine ulaşmak insan olarak kalabilmemizin bir yolu...
Modern çağ denen bu belalı çağda bu düşüncelerin ardına düşmek ölüm denen şeyi
Felsefeye giriş yapmak için ben de çoğu kişi gibi Sophie'nin Dünyası ve Nigel Warburton'un Felsefenin Kısa Tarihi kitaplarını okumuştum; fakat bu kitabı okuduktan sonra bu saydığım kitapların felsefeyle ilgili sadece kısa kısa bilgiler verdiğini öğrenmiş oldum ve az hacimli kitapların felsefeyi hakkıyla öğrenmeye yetmeyeceğini gördüm. Felsefeyi
"Tanrı, 'Tanrı öldü' diyen Nietzsche'yi haksız çıkarmak için ona yeniden can verir." Carlos Fuentes, ölümünden kısa bir süre önce 1 Mayıs 2012'de Buenos Aires kitap fuarında yazdığı 'Friedrich Balkonunda' isimli romanını açıklarken bu ifadeleri kullanır. Arka kapak yazısında geçen bahis, daha evvelden "Terra Nostra" ile
Gerçek gereksinimlerimiz konusunda bu kadar az şey biliyor olmamız biraz da, çevremizdekilerin, Epikuros'un deyişiyle "içi boş fikirleri" nden kaynaklanıyor. Bu içi boş fikirler, gereksinimlerimizin doğal önceliklerini yansıtmıyor; tersine lüksü ve zenginliği dostluğun, özgürlüğün ve düşüncelerin önüne koyuyor. Bunların oluşumu bir rastlantı değil. Ticari çevrelerin çıkarları doğrultusunda gereksinimlerimiz yeni bir öncelik sırasına sokuluyor. Üretilen malın görüntüsü bize defalarca gösteriliyor; maddi şeyler satılması mümkün olmayan şeylerin yerini tutabilirmiş gibi bir izlenim yaratılıyor. İşte "içi boş fikirler" böyle ortaya çıkıyor.
Tanrı insanların dualarını dinleseydi, insanlık çok hızlı bir şekilde ortadan kaybolurdu, zira herkes birbirine beddua etmekten başka bir şey yapmıyor.
EPİKUROS
Toplumsal konumları yüksek çok sayıda erkek ve kadın, ölümleri yaklaştığında, tüm servetlerini kendisine bırakarak, erkek veya kız çocuklarının vasiliğini üstlenmesini rica etmişlerdir. Bir bedene sahip olmaktan utanmasına ve tümüyle yüksek bir ruhsal-zihinsel bir hayat sürmek arzusunda olmasına rağmen Plotinos'un bu görevleri reddetmediği, söz konusu kişilerin servetleri ve çocuklarıyla titiz ve güven verici bir şekilde ilgilenmiş olduğu bilinmektedir.
Öte yandan bu görevleri asıl ilgisini yani tüm hayatını zihne ve onunla ilgili şeylere vakfetmesini engellememiştir. İnsanlara karşı her zaman yumuşak ve kibar davrandığı anlaşılmaktadır: Porfirios, Roma'da geçirdiği 26 yıl boyun ca, birçok anlaşmazlıkta arabulucuk etmesine rağmen onun hiç kimseyi ineit mediğini ve hiçbir resmi göreviiyi kendisine düşman etmediğini söylemektedir.
Böylece Plotinos'un antik çağın son döneminde, Epikuros ve Stoacılıkta karşımıza çıkan toplumun bir tür manevi önderi veya ahlak kılavuzu olarak filozof rolünü, en üstün ve başarılı bir düzeyde gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır.
Sayfa 62 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
"Söz, eylemin gölgesidir." - Demokritos
1. Giriş:
Bu inceleme yalnızca kitap üzerine olmayacak. Felsefe Tarihi’ne doğru çok kısa bir yolculuk gerçekleştirecek ve sonrasında Doğa filozoflarından bahsederek Atomcu felsefeye geçeceğiz. Ek olarak,
Sessizim, siz 1000Kitap okurlarını esinler.
Her şey aslına ve ahdine uyarak düşünmeyle başladı. İnsan hem yaratılmışların en güçsüzü ve hem de yaratılmışların en güçlüsüdür. İlk yaratılmış olarak kabul edilen Hz. Âdem düşüncesizliğinden mi atıldı cennet adı verilen bahçeden? Karşısında zekâyı iyi kullanan bir kötü vardı, ismi Arif olan. Hz. Âdem’i