Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Cinsel Seçilim
İlk defa Charles Darwin tarafından ileri sürülen, 1859 yılında yayınlanan Türlerin Kökeni’nde tarif edildiği biçimiyle “Türlerin başarısı yalnızca yaşam mücadelesi ile değil, aynı zamanda erkeklerin dişilere sahip olmak amacıyla girdikleri mücadele ile de belirlenmektedir. Bu mücadele, başarısız olanın ölümüne değil, bireyin daha az yavru üretebilmesine veya belki de hiç yavru üretememesine neden olmaktadır.”
Cinsel Seçilim
"Türlerin başarısı yalnızca yaşam mücadelesi ile değil, aynı zamanda erkeklerin dişilere sahip olmak amacıyla girdikleri mücadele ile de belirlenmektedir. Bu mücadele, başarısız olanın ölümüne değil, bireyin daha az yavru üretebilmesine veya belki de hiç yavru üretememesine neden olmaktadır."
Reklam
Evrim düşüncesi, olumsuzlukları dogmaya, kadere, kısmete, şansa, rastlantılara bağlamaz; bir yerde bir sıkıntı ya da olumsuzluk varsa gitmesek de görmesek de onun bir nedeni olduğunu söyler ve araştırır. Bu nedenle insanların yatırlardan, dualardan, mürşitlerden, kutsal kitaplardan, görünmez güçlerden hatta şanstan, kısmetten medet ummamasını, çare aramamasını söyler. Sorunları çözebilmenin tek yolunun iyi bir temel bilim eğitiminden geçmek olduğunu öğretir. Dogmaya her zaman karşı çıkar. Her şeyin açıklanabilir bir tarafının olduğunu söyler; yeter ki araştırılsın der. Herhangi bir fikrin, yönetimin, düşüncenin, uygulamanın ilelebet değişmez olmasını reddeder. Her şeyin yeni koşullar içerisinde yeniden şekillenmesini savunur ve teşvik eder. Şu anda başarısı ne olursa olsun değişime karşı çıkan her düşüncenin bir gün sonunun gelebileceğini bilir ve ona göre uyarısını yapar. Şu ana kadar 100 milyon canlı türünün değişen koşullara uyum yapamaması nedeniyle ortadan kalktığını bilir. Değişmezliğin en büyük tehlike olduğunu bilir ve savunur.
Sayfa 225Kitabı okudu
Gelişimin en kapsamlı, en derin ve içerik bakımından en zengin öğretisi olarak, Hegel diyalektiği, Marx ve Engels tarafından, klasik Alman felsefesinin en büyük başarısı olarak kabul edilmekte idi. Gelişim ilkesinin, evrim ilkesinin her­ hangi bir başka formülasyonunun tek-yanlı ve içerik bakı­mından yoksul olduğunu düşünüyorlardı, ve doğada ve top­lumda gerçek gelişim çizgisini (ki bu, çoğu zaman sıçrama­lar, altüst oluşlar ve devrimler yoluyla ilerler) ancak çarpı­tıp, bozacağına inanıyorlardı.
Sayfa 17
Evrim açısından bir kurbağanın, balığın, geyiğin veya insanın başarısı dünyaya getirdiği çocukların sayısıyla ölçülür. (...) Bu nedenle cinsel dürtü, canlıları cinsel ilişkiye girmeye itecektir ama gördüğümüz gibi, erkekler hiçbir şey harcamazken dişiler çok şey harcar. Kuramsal olarak, erkekler evrimsel yarışmayı herkesle çiftleşerek kazanabilecekken dişiler bunu yalnızca çocuklarının hayatta kalmasını ve onların da üreyebilmesini sağlayabileceklerle çiftleşirlerse başarabileceklerdir. Dolayısıyla cinsellik oyununda dişiler seçer, erkekler seçilir.
Masonik Hiyerarşi _LUCİFER(İblis) : Mason İlahı _RT : 3 Kabbalistten oluşan En Üst Komuta Kademesi. (Tüm ezoterik bilgilere sahip Baş Hamam ve iki yardımcısı) ___ _13’ler Kraliyet Konseyi (Varlıklı Aileler) _33’ler Konseyi (Kıdemliler) _300’ler Konseyi - SANHEDRİN En Üst Yönetim Meclisi(Olimposlular) ___ _B’NAI B’RITH & BILDERBERG
Reklam
Ortaçağ hakkında “karanlık çağ” denmesi Batı medeniyeti için doğru olabilir ama bu dönemdeki İslam düşüncesinin bilimsel başarısı için bu ifadeyi kullanmak uygun değildir.Ünlü bilim tarihçisi Sarton, 8. yüzyılın ikinci yarısından 12. yüzyıla kadarki kronolojiyi, her yarım yüzyıla bu dönemlere damgasını vurmuş Müslüman bilim insanlarının adını vererek düzenlemekte ve topyekün bu dönemi "altın çağ" olarak nitelemektedir.
_Bir insanı hiç bir sebep yokken yüreğinizde sıcacık hissediyorsanız, işte bu, gerçek sevgidir. _Sevgi, etkin olarak, bir başka insanın içine girmektir. Bütünleşme sayesinde, kişi hem kendini bulur, hem de karşısındakini keşfeder. Böylelikle insanı çözmüş olur. _İnsan seviyorsa iki şeyi asla yapmaz. Aldatmaz ve ağlatmaz. Çünkü aldatmak
Erkekler için üreme başarı oranını art­tırabilecek çok ilginç bir yol vardır: pornografi. Fakat yalnızca kadınları içeren pornografi anlamında değil; rekabet tetikleyici bir pornografi olmalı. Testis boyutu ve sperm rekabeti arasın­daki tartışmamızı anımsayın. Daha büyük testisler daha çok sperm demektir ve bu da üreme başarısı şansını arttırır. Daha çok sperm, doğurganlık şansınızı arttırmanın tek yo­lu değildir; daha hızlı ve daha güçlü spermler de fark yarata­bilir. 2005'te Avusturalya'da yapılan bir çalışmada; erkeklerin, iki erkek ve bir kadının beraber çekilmiş pornografik görün­tülerine baktığındaki ile sadece kadınlara baktığındaki sperm kaliteleri ölçülmüş ve karşılaştırılmıştır. Erkekde görüntüde olduğu durumlarda, sperm kalitesinin çok daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Çalışmadaki araştırmacılardan biri olan, evrim biyologu Leigh Simmons durumu şöyle belirtmiştir: "Sperm yarışı riski yüksek olduğunda, erkekler daha çok sayıda veya daha iyi kalitede sperm boşaltır. Pornografik görüntüler izleyip mastürbasyonla boşalan erkeklerde, görüntüye bir erkek de ka­tılırsa, spermlerin daha hareketli olduğu gözlenmiştir." Bu çalışmayı doğrulayacak pek çok onay çalışmasına ihti­yaç duyuluyor olsa da, çalışma sonuçları çok heyecan vericidir. Çünkü bu sonuçlar, inanması zor olsa da erkeklerin sperm ka­ liteleri üzerinde kontrol yeteneğine sahip olabileceğini ortaya koymuştur.
Sayfa 64 - Alfa yayınlarıKitabı okudu
“Türlerin başarısı yalnızca yaşam mücadelesi ile değil, aynı zamanda erkeklerin dişilere sahip olmak amacıyla girdikleri mücadele ile de belirlenmektedir. Bu mücadele, başarısız olanın ölümüne değil, bireyin daha az yavru üretebilmesine veya belki de hiç yavru üretememesine neden olmaktadır.”
Reklam
Cinsel Seçilim söz konusu olduğunda, bilişsel davranışlardan çok içgüdüsel davranışlar ön plana çıkmaktadır. İlk defa Charles Darwin tarafından ileri sürülen, 1859 yılında yayınlanan Türlerin Kökeni’nde tarif edildiği biçimiyle “Türlerin başarısı yalnızca yaşam mücadelesi ile değil, aynı zamanda erkeklerin dişilere sahip olmak amacıyla girdikleri mücadele ile de belirlenmektedir. Bu mücadele, başarısız olanın ölümüne değil, bireyin daha az yavru üretebilmesine veya belki de hiç yavru üretememesine neden olmaktadır.
Maalesef evrim perspektifi başarıyı ölçmek için yeterli değil, çünkü bu bakış her şeyi hayatta kalma ve üremeyle ölçüyor, bireysel acı ve mutluluk gibi ölçütleri dikkate almıyor. Evcil tavuk ve inek evrimsel bir başarı hikàyesinin kahramanlari olabilir, ancak bunlar aynı zamanda dünyada yaşamış en şanssız canlılardır. Hayvanların evcilleştirilmesi yüz yıllar geçtikçe giderek daha zalimce bir hale gelen bir dizi vahşi uygulama sayesinde olmuştur. Çoban yerine sürü açısından bakılınca, Tarım Devrimi evcil hayvanların çok büyük kısmı için tam bir felaketti. Hayvanların evrimsel "başarısı"nın hiçbir anlamı yoktu. Nesli tükenmek üzere olan bir yabani gergedanın yaşamı, kısacık hayatını küçük bir kafeste, lezzetli bir biftek olmak için şişmanlamakla geçiren buzağından çok daha güzeldir. Gergedan türünün son örneklerinden biri olduğu için mutsuz değildir. Türünün rakamsal başarısı da tek tek buzağılarının yaşadığı acılar için bir teselli olmuyordur.
Testosteron da bir hormondur. Erkeklerde testosteronun neredeyse tamamı testislerden gelir (küçük bir miktarıysa adrenallerden gelir). Son derece kadim bir hormondur; omurgalıların evrim sürecinin ilk dönemlerinde geliştiği anlaşılıyor. Kuşlar, balıklar, sürüngenler ve memeliler, hepsi de testosteron üretir ve üreme rekabeti açısından ona dayanır. Testosteron kesinlikle muazzam bir evrim başarısı hikâyesi olmuştur: Bu hayvan grupları arasında, hatta içinde gözlenen muazzam farklılıklara rağmen testosteron sabit kalmış, hepsi için temel önemde olmuştur.
Sayfa 35 - Koç Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Cro-Magnon vs Neandertal
Cro-Magnon hastalıkları, cinayetleri ve yerinden etmeleri, analoji yaparak Neandertalleri de etkiledi. Bu doğruysa Cro-Magnon Neandertal geçişi daha sonra olacakların habercisiydi. Mücadeleyi kazananın torunları kendi aralarında çekişmeye başladı. İlk bakışta Cro-Magnonların, kendilerinden çok daha güçlü olan Neandertaller üzerindeki başarısı çelişkili gelebilir. Bununla birlikte sonucu belirleyecek olan güç değil silah olacaktı. Aynı şekilde bugün Orta Afrika'daki insanları yok etmekle tehdit eden goriller değildir; tam tersi geçerlidir. Çok gelişmiş kaslara sahip insanlar çok miktarda yiyeceğe ihtiyaç duyar fakat daha zayıf ve zeki insanlar onlarla aynı işi yapmak üzere alet kullanabilirse, bu kaslar onlara herhangi bir avantaj sağlamaz.
Sayfa 59
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.