Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bana göre hepimiz kendimize göre farklı şekillerde deliyiz.
Magnet'e, "Herşeyden önce şunu yadsıyamazsı­nız ki," dedi, "yaşama konforu ve bireylerin fiziksel sağlığının önemi konularında zamanımız tüm geçmiş çağları çok büyük ölçüde aşmakta. Toplumun her ka­tının kültürün avantajlarından aynı ölçüde yararlana­ bilmesi, bilim doğanın güçlerini bu derece iyi kulla­nabilmese ve iş mekanizmalarını herkesin insani bir yaşam biçimi sürdürebileceği ölçüde bu güçlere yüklemiş olmasa mümkün olur muydu? Farklı tabakala­rın birbirine yaptıkları kanlı devrimleri önleyebilmek, tüm meslek gruplarının barışçıl bir şekilde beraber çalışma ortamının, insan doğasının bireysel farklı­lıkları yüzünden o farkların hep yeniden dengelen­mesini geçerli kıldığı anlayışı her taraftan birden bizi sarmasaydı, mümkün olabilir miydi? Sadece toplu­mun tarihsel gelişiminin bağlamını ve etki alanlarının birbirine geçmişliğini kavrayabilmek muhtaç durum­ da olan birisini kendi gücüyle yapabileceği işle yetin­meye sevk edebilir. Ve aynen bunları kavramak ise zengin ve güçlü birisinin gücünü kötüye kullanmama­sını ve modern endüstri ve teknolojinin faydalarından gerçekten herkesin yararlanabilmesi için özgür irade­siyle kazancını belli sınırlarda tutmasını sağlayabilir. Ve ... "
Reklam
Kişilerarası Bilişsel Terapinin Temel Prensipleri
(KBT) diye adlandırdığım tamamen farklı bir yaklaşım geliştirdim. KBT basit ama çok güçlü üç temel fikre dayanıyor. 1. Yakındığımız ilişki sorunlarını biz kışkırtıyoruz ve biz sürdürüyoruz. Ama, bunu yaptığımızı fark etmiyoruz, kendimizi kurban gibi hissediyoruz ve sorunun hep karşı taraftan kaynaklandığını söylüyoruz. 2. Çatışmalardaki kendi rolümüzü inkâr ediyoruz, çünkü kendimizi incelemek şoke edici ve acı vericidir. Ayrıca yakındığımız sorun bize kendimizi gizliden iyi hissettiriyor. Saman altından su yürütüp ön planda masum gibi görünmek istiyoruz. KBT’nin bu iki prensibi biraz olumsuz gibi görünebilir. Üçüncü prensip oldukça olumludur: 3. Eğer karşı tarafı suçlamaktan vazgeçmeye istekli olup, kendimizi değiştirmeye odaklanırsak, sorunlu ilişkileri dönüştürebilmek için sandığımızdan çok daha fazla gücümüz var. İyileşme sandığınızdan çok çok daha hızlı olabilir. Aslında acı ve güvensizlik dolu yılları anında geri çevirebilirsiniz. Ama böyle bir mucizeyi yaşamak istiyorsanız, çok çalışmaya ve biraz acı çekmeye istekli olmanız gerekir.
Dertlerle cesaretinin kırılması arasında illa bir bağ olacak değildi, cesaretsizlik başlı başına bir virüstü, tıpkı kireçlenmenin ve eklem iltihabının birbirinden farklı olması gibi.
Bir erkek yaşadığı sarsıntılardan iyileşemez ancak farklı bir insana dönüşür ve en nihayetinde yeni bir insan olarak ilgi duyacağı yeni şeyler bulur.
Başkaları diye adlandırdığın gizemli hayaletleri kapının dışında, arkanda bırak. Kendin olmak istiyorsan onları benzerlerin olarak çağırma. Onlara benzemek için farklı olman, kendinden farklı olman, ağları sermen, tuhaf tarzda kapüşon takman, pis mantolara sarınman lazım.
Tutuklunun KehanetiKitabı okuyor
Reklam
İnsanlardan nefret etme, bir insana safça aşırı derecede güvenip onu tamamen doğru ve inanmaya değer bir insan kabul ettikten sonra, bu insanın ikiyüzlü ve sanıldığından çok farklı bir insan olduğu görülünce başlar.
"Annem bana neden bağırdı? Yoksa beni artık sevmiyormu?" diye durumu şahsileştirebilir de. Ayrıca, annesinin bağırmasının ona hissettireceği suçlulukla; "Ben kötü bir evlat mıyım?" diye kendini de sorgulayabilir. İşte bunun gibi gün boyu yaşadığımız her olay, duyduğumuz her söz, gördüğümüz her şey karşısında içimizde onlarca farklı duyguive düşünce dolaşıp durur.
Ama genel olarak yaşamımızda, bir dağ gezgininin karşılaştığı durumla karşılaşırız: Gezgin yolunda ilerledikçe, nesneler uzaktan görüldüklerinden farklı biçimlere bürünürler ve onlara yakınlaştıkça âdeta değişirler. Özellikle arzularımızda durum böyledir. Çoğu kez, aradığımızdan bütünüyle başkasını, hatta daha iyisini buluruz; aradığımız şey de çoğu kez başlangıçta boş yere koyulduğumuz yolun götürdüğünden bütünüyle başka bir yerdedir. Özellikle, hazzı, mutluluğu, neşeyi aradığımız yerde, onların yerine ders, kavrayış ve bilgi; geçici ve görünüşteki bir mülkün yerine, kalıcı, sahici bir mülk buluruz.
... bir insana acıdığımız için bir şeyler vermek, vermek değildir. Üstelik, böylesi bir acıma duygusuyla kendisine bir şeyler verdiğimiz bir insanı umulmadık bir anda bize karşı düşmanca bir tutum içerisinde de bulabiliriz. Çünkü acındıran ve acıyan aslında aynı paranın farklı yüzleri gibidir.
Reklam
"Çoğunlukla, düşündüklerimden farklı şeyler söylemek zorunda kalıyorum. Buna diplomasi diyorlar."
Hayal gücü olmayan herkes sıradan bir zekaya sahip olabilir. Ama benim gibi hayal gücüm var hiçbir şeyi olduğu gibi görmem; olduğundan farklı görürüm.
Dünyada bir yer edinmek öyle kolay bir iş değildir.Çoğu zaman yüz yüze geldiğimiz engeller karşısında pes etmeye meylederiz.Bu engeller korkularımız ve kendimize olan güvensizliğimizin yanı sıra cesur insanlara köstek olan ve farklı düşünenlere zarar veren toplumunun ta kendisi de olabilir
Bir insan, bizim onda kendimize uygun bulduğumuz yanlardan çok farklı değil midir aslında?
"Senin farklı olduğunu sanmıştım. Aptallık ettim."
Sayfa 265 - OlimposKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.