Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nadan bir dünya bu. Kalbimiz inciniyor, fark etmiyoruz. Fark ediyoruz, "Bir şey eksik," diyoruz ama o eksikliğin adını koyamıyoruz ve "Daha iyisini alsam acaba geçer mi?" diyerek tekrar maddeye dönüyoruz. Böylece uçurum büyüyor, boşluk iyice açılıyor.
Nadan bir dünya bu. Kalbimiz inciniyor, fark etmiyoruz. Fark ediyoruz," Bir şey eksik," diyoruz, ama o eksikliğin adını koyamıyoruz ve " Daha iyisini alsam acaba geçer mi?" diyerek tekrar maddeye dönüyoruz. Böylece uçurum büyüyor, boşluk iyice açılıyor.
Reklam
Nadan bir dünya bu. Kalbimiz inciniyor, fark etmiyoruz. Fark ediyoruz, "Bir şey eksik" diyoruz, ama o eksiğin adını koyamıyoruz ve "Daha iyisini alsam acaba geçer mi?" diyerek tekrar maddeye dönüyoruz. Böylece uçurum büyüyor.
Sayfa 89
Haram Sevda
Haram Sevda arayan helal sevdaya ulaşamaz haram bırakmak vacibdir ve de hasret Allah'ın Salih kullarına imtihanıdır bu imtihanda eğer kız ve erkek birbirlerini bekler ve de başka birisiyle olmazlarsa Allah onları ne diye ayırsın Allah zalim değildir o yüzden ki bekle bende bekleyeceğim seni ey göz bebeğim denirse ve de ileriye sarkıtılırsa eşler birbirlerini büyük bir imtihana sokar acaba bekleyecekler mi elbette hasret geçicidir telaş etmeyin elbette ki birleşeceklerdir eğer hayirliysa o ikili Son olarak da Risale i Nur da bir söz geçer. Haramda huzur arayana huzur haram olur yani eğer haram sevdayla devam edersek huzur bulamayız aile okul vs. Engel olacaktır onlara o iki güzel tertemiz gence o yüzden nikah ahdi gününe kadar sabır ile beklenirse zaten o zamana kadar bekleyen ondan sonra da bırakmayacaktır inşaAllah Lillahil El Fatiha.
Sayfa 205
MÜTHİŞ BİR TREN Kıraathanenin camları önüne oturmuşlardı. İki arkadaştılar. Nargilelerinin marpuçlarını emerek susuyorlardı. Zayıf olan, lülenin ateşini nargilenin kehribar ağızlığıyla düzeltti. Bir-iki nefes daha çekti. Marpucu sardı. Nargileyi önünden itti. Bu, yüzü karanlık, karışık bir adamdı. Kalın kaşları vardı. Bu kaşların altında
Efe’nin birdenbire karnı ağrımaya başlamıştı. Ece, Efe’ye daha önce kendisinin de karnının ağrıdığını anlattı. Annesi ona sıcak bir çorba içirmişti, hiçbir şeyi kalmamıştı. Efe de annesinden çorba istedi. Fakat karnının ağrısı çorbayla geçecek gibi değildi.Efe hastaneye gitmeyi pek istemiyordu. Hastanelerin çok ama çok hasta insanların gitmesi
Reklam
Zamanların bu şekilde karışmasının tek sebebi Tanrı'nın kasedi geri sarması olabilir mi? Unutmaya başlayan bir Tanrı'nın belirsiz hafızasındayız. Başlangıçta söylediklerinin hatırasını kaybeden bir Tanrı'nın. İsimlerden oluşan bir dünyada onları unutmak onun tek doğal sonudur. Tanrı ölmedi. Tanrı unuttu. Tanrı demanslı. ... Yine de bu "Tanrı demanslı" konusunda fazla radikal. Tanrı sadece unutmaya başladı. Bazen zamanları karıştırıyor, anıları karıştırıyor, geçmiş tek yönde akmaz. Dünyanın tüm hikâyelerine sahip olan bir tanrının kafasından neler geçer acaba? Hem gerçekleşmiş hem gerçekleşmemiş hikâyelerine. Bu dünyanın her saniyesindeki tüm hikâyelerimize.
Sayfa 240Kitabı okudu
"Öpersem geçer.".... "Sen öpersen de geçer." Hangimizin ki geçerdi acaba? Onunki mi, benimki mi? Bende bıraktığı yara geçmeyecek gibiydi. Peki onun ki ne durumdaydı?
Herkes ne bilir acımı?
- Herkes geçer diyor. Geçer mi Efendim ?- Herkes ne bilir acımı Olric ?Her gün biraz daha acır sonra, biraz daha ve biraz daha. Ama en sonunda ne olur biliyor musun Olric? Geçmez evet geçmez. Geçti sanırsın ama, geçmez... Örneğin, alışverişe çıkarsın bir mağazaya girersin. Öyle bir şarkı çalmaya başlar ki hatırlatır, dağıtır. Geçmez...Geçer
Nadan bir dünya bu.Kalbimiz inciniyor, fark etmiyoruz. Fark ediyoruz, “ Bir şey eksik, “ diyoruz ama o eksikliğin adını koyamıyoruz ve “Daha iyisini alsam acaba geçer mi?” diyerek tekrar maddeye dönüyoruz. Böylece uçurum büyüyor, boşluk iyice açılıyor.
Reklam
Diğer mecmualar yakını uzağı bir yana üç, dört ayda bir ancak elime geçer. Muntazam mı göndermezler, yolda mı kaybolur, Allah bilir orasını gayri. Şimdi köyde böyle üzüntülerden habersiz rahat rahat oturan kardeşlerimi düşünüyorum da, acaba şu kültür dedikleri şey dertsiz başa dert midir, diyorum kendi kendime. Tevekkeli Tarancı dememiş. "Bilmek yanmakmış büsbütün!"
Sayfa 104Kitabı okudu
GECEYE KARŞI MÜDAFAA I Hayır, ben varım, yalnız ben, İster dursun, ister aksın suları. Bana başka başka şekiller gösteriyor, Vücudumun sonsuz arzuları.
Sayfa 241Kitabı okudu
maksim gorki fırıncı çıraklığı yıllarında tolstoy'un bir hikayesini okurken öylesine kendinden geçer ki acaba kağıdın içinde büyülü bir şey mi var diye havaya kaldırır bakar
Sayfa 148 - dergâh yayKitabı okudu
Geçmiyor
- Bu acı zaman ile geçer mi acaba enişte? - Her yara gibi oda kapanır kızım...
Sayfa 261 - İnkılap Yayınları
Sultan Süleyman, sadece devlet işlerini değil, teferruat birçok konuyu da şeyhülislamına soruyor, yanlış bir iş yapmak istemiyordu. Birgün Topkapı Sarayı'nın arka bahçesinde bazı meyve ağaçlarını karıncaların sardığını görecektir. İlaçlarsın, kireçlersin geçer. Ama Sultan bir karar veremez. Acaba caiz olur mu? diyerek Ebussuud Efendi'ye sorma kararı alır. Ancak Ebussuud Efendi'yi makamında bulamaz. Sorusunu bir kağıda yazıp odasına bırakır. Bir süre sonra Ebussuud Efendi gelecek, kâğıt parçasını görecek ve okuyacaktır. Belli ki Sultan'a ait bir soru. Sorunun cevabını altına hem de şiirin nazmına uygun olarak not edecektir. Bir süre sonra Sultan Süleyman yine gelir. Hocası yine yoktur ama sorusunun altına bir cevap iliştirilmiştir. Kanuni şöyle sormuştur: Meyve ağaçlarını sarınca karınca Günah var mı karıncayı kırınca Ebussuud el-cevap: Yarın Hakk'ın divanına varınca Süleyman'dan hakkın alır karınca Sultan Süleyman ağaçları ilaçlatmaktan vazgeçecektir. Normalde dinen haşerenin katli caizdir. Demek ki şeyhülislamlar padişahların ferva üzere değil, takva üzere yaşamalarını istemektedirler.
634 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.