Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu birinci meyvenin hakikatına beni îsal ve sevkeden zevkî bir hissimdir. Şöyle ki: Bir zaman, ziyade rikkatimden ve fazla şefkatten ve acımak duygusundan zîhayat ve hususan onlardan zîşuur ve bilhâssa insanlar ve bilhâssa mazlumlar ve musibete giriftar olanların halleri çok ziyade rikkatime ve şefkatime ve kalbime dokunuyordu. Kalben diyordum:
Sayfa 10 - Envar NeşriyatKitabı okudu
Ne Aytenmiş arkadaş, bir Ayten olamadık.
Ben bir Ayten'dir tutturmuşum Oh ne iyi Ayten'li içkiler içip Sarhoş oluyorum ne güzel Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum Ayten üstüne Saatim her zaman Ayten'e beş var Ya da Aytenli beş geçiyor
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
Reklam
Güzel olan her şey nadir olduğu kadar da güçtür.
Sayfa 154Kitabı okudu
Özel ve Genel Görelilik İki yüzyıldan fazla bir süre boyunca Newton yasaları gayet güzel çalıştı. Ama Newton fiziği elektromanyetik kuramda, diğer bir deyişle ışık hızına yakın hızlarda sorunlara yol açıyordu. Bu sorunlar Einstein'la birlikte aşıldı. Einstein'ın 1905'te ortaya koyduğu özel görelilik kuramının temel postülası, fizik yasalarının serbest hareket eden tüm gözlemciler için hızları ne olursa olsun aynı olması gerektiğidir. Aslında Newton'ın hareket yasalarında da yer alan bu fikir Einstein tarafından Maxwell'in kuramını ve ışık hızını da kapsayacak şekilde genişletildi. Buna göre tüm gözlemciler ne hızla hareket ederlerse etsinler ışık hızını aynı ölçmeliydiler. Bu basit fikir, kütle ile enerjinin denkliği (E=mc²) gibi çığır açıcı sonuçlara yol açtı. Işık hızının yüzde 90'ıyla yol alan cisim durgun kütlesinin iki katına ulaşır. Cisim asla ışık hızına ulaşamaz, çünkü ulaştığında kütlesinin de sonsuz olması gerekir. Göreliliğin bir diğer önemli sonucu da uzay ve zaman hakkında tamamen yeni bir yaklaşım getirmiş olmasıdır. Eşzamanlılık diye bir kavram yoktur artık. Görelilik kuramı mutlak zaman fikrine son vermektedir. Her gözlemci kendi ölçümüne sahiptir ve farklı gözlemcilerin taşıdığı özdeş saatler aynı sonucu vermek zorunda değildir. Örneğin aynı yaştaki ikizlerden biri bir uzay gemisine binip, ışık hızına yakın bir hızda başka bir gezegene gitse, dünyadaki ikizinden daha genç olarak geri gelir. Bütün bunlar deneylerle kanıtlanmış bilimsel gerçeklerdir.
Sayfa 11 - 12Kitabı okuyor
Filiz belki de bu kadar güzel olmasaydı dini hassasiyetle- rimden ödün vermez dini öğrenip öğretmek adna da olsa ona yaklaşmazdım. Saçları bu kadar gür ve alımlı olmasaydı ona hicab ayetinden bahsederken garip bir haz duymazdım. Onun zengin, sarışın ve güzel olması o yıllar bilinçaltıma kazinan "sermayenin birleştirilmesi" fikrini katileştiriyordu. Filize sahip olmak demek zenginliği, statüyü İslam potasında eriterek yeni bir müessese kuruyormuşçasına heyecanlanmak demekti. Dindar oldukları için fakir ve cahil olarak nitelendirilmiş atalarımın intikamını almak demekti. Kendine güveni tam olan bir kadının islami açıdan olgunlaştırılması demek dindar kadının kamusal alana inmesi demekti. Filiz'e çarşaf giydirmek ona din adına tahakküm etmek demekti. Yeni hayatını dini bilen biri ile yani benim dediğim şekilde şekillendirecek olması demek bir nevi ben ne dersem onu yapacak demekti. Kamusal alanda Öteki, evde beriki olan Filiz geleneksel dini anlayış içinse daima müdahaleye açık olan olacakti. Tüm bunları sonradan anladım Insanun hapishanede düşünmek ve sosyolojik tespitlerde bulunmak íçin bol vakti oluyor.
Sayfa 75
Reklam
Sedef'in evvelce de bahsettiği Amerika'da doktora yapma konusu Alper'e hem cazip hem ürkütücü geliyordu. Boğaziçi'ne başvururken kabul alacağına dair hiç umudu olmadığından, şimdi orada öğrenci olmayı başarınca kendini yeterince gerçekleştirmiş hissediyor, Amerika'nın olanakları güzel hayaller kurdursa da bu hayallerin hakikat duvarı ile çarpışıp tuzla buz olacağına inanıyordu. Hangi gerçeklik hayali kırmazdı ki? Bir yandan gitgide boğucu bir hal alan politik atmosferin, hükümetin yaşam tarzına müdahale girişimlerinin onlar gibileri belirli mahallelere sıkışmaya hatta ülkeyi terk etmeye mecbur kıldığını kabul ediyor, lakin bir yandan da bu kaçışların çözüm olmadığını düşünüyordu. Ne yapacağına karar vermenin zorluğu ile yüzleştikçe de konformist bir yaklaşımla aslında hayatının yolunda olduğunu, ülkenin de bu günleri atlatacağını kuruyordu. "Biraz daha dayanırsak... Böyle gitmez..." diye düşünüyor, hatta iktidar değiştiğinde, tarih derslerinde bolca işittiği, okuduğu 2. Meşrutiyet, Cumhuriyet'in ilanı, 68 ya da bizzat şahit olduğu Gezi gibi özgürlük ve liberalizm deşarjlanna doyacağını hayal ediyordu. Gidenler de koşarak geri dönecekti o zaman.
Sayfa 186 - Sözler: Ağıtlar işlemiyor öyle bir kara büyüKitabı okudu
136 syf.
8/10 puan verdi
Mahir Ünsal Eriş ile ilk tanışmamız ama ne tanışma! Köşeyi dönünce bizi karşılayan hikâyeler hepsi. Capcanlı karşımızda, hayat gibi. Hikâyeler belli temalar üzerinde yoğunlaşmış; aile olmak/olamamak, yalnızlık, terk ediliş, hayaller, umut/umutsuzluk, yaşam telaşı,... Bütün bunların bir noktasında mizahtan da asla vazgeçmemiş ve hikâyeleri böyle canlı yapan da bu: yaşadığımız hayatın ta kendisi olması. Üniversitede zar zor okutulan torun, Feridun değilken Feridun olmanın tadını sonuna kadar çıkaran genç, futbolcu olma hayalini eşi ve çocuklarına tercih eden adam,... Ve bütün bunlara eşlik eden Erdek, Bandırma, Biga manzarası. Her birini büyük bir keyifle okudum hikâyelerin. Her bir hikâyede tekrar tekrar yürüdüm Eriş'in anlattığı sokaklarda. E tabi Feridun olmayan Feridun'un Çuğra'ya yürüyüşünü kıskanmadım değil, Erdek'te olsak güneşi ne kadar güzel batırırdık orda yine. Adı gibi olduğu kadar güzel anılar aslında bu hikâyeler. Okuyanı çok olsun isterim. Okunsun ve Çuğra'ya gidilip güneşle orda vedalaşılsın.
Olduğu Kadar Güzeldik
Olduğu Kadar GüzeldikMahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 20212,954 okunma
Asırlardır süren saldırılar, haçlı seferleri, misyoner faaliyetleri, gizli telkin ve propagandalar, kültür emperyalizmi faaliyetleri milletimizin kalbinden bu imanı tamamen sökememiştir. Bunun yakın bir misalini geçen ay gazetelere intikal eden çok enteresan bir hadisede gördük: Beynelmilel şöhrete sahip ve yüksek sosyeteye ait bir cemiyetin toplantısı yapılıyor; bazı meşhurlar, büyük iş adamları, sanayiciler, eşleriyle gelmişler. Cemiyetin Fransız uyruklu takdimcisi takdir göreceğini sanarak söze şöyle başlamak istiyor: "Atatürk'e çok şükür ki havalar üç gündür güzel, günlük güneşlik gdiyor..." Atatürkle hava güzelliğinin, şükrün ne ilgisi var? Toplantıda derhal soğuk bir hava esmeye başlıyor. Bu acayip mantık ve üsluba itirazlar yükselivor, konuşmacının dinleyenlerden özür dilemesi isteniyor, unutturulmak ve geçiştirilmek istendiği halde ısrarla özür dilemesinde diretiliyor... Sonunda şükrün sadece Allah'a yapılacağını bilmeyen veyahut da Türkler'in Atatürk'e taptığını sanan o garip yabancı bayan, topluluktan özür dilemek zorunda kalıyor.
Sayfa 81 - Server YayınlarıKitabı okuyor
328 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Önce bir konusundan bahsedip sonra yorumuma geçeyim. Ashlynn ikiz kardeşinin acı kaybıyla yıkılıyor ve annesi de onu artık yanında istemediği için senelerdir görmediği babasının yanına taşınmak zorunda kalıyor. Trenle seyahat ederken birini görüyor ve ondan fazlasıyla etkileniyor. Hatta trenden indikten sonra da ufak bir iletişimleri oluyor be ve
Sevgili Bay Daniels
Sevgili Bay DanielsBrittainy C. Cherry · Yabancı Yayınları · 2017482 okunma
Reklam
148 syf.
6/10 puan verdi
E-kitap olarak okudum. Diğer iki kitabına göre pek beğenmedim. Konusu açmadı diyebilirim biraz sıkıcı geldi. En güzel kitabı bence “Bu Hikaye Senden Uzun Osman”dı.
Belki Bir Gün Uçarız
Belki Bir Gün UçarızAylin Balboa · İletişim Yayınevi · 20211,896 okunma
%26 (100/384)
3/10 puan verdi
Ben yaptım, siz yapmayın
Kitabı beğenmediğimi söyleyip aradan çekilecektim normalde ama kitabın ilk incelemesini yapan kişi olmak istedim ehehe. Normalde yarım bıraktığım kitaplara inceleme yapmayı doğru bulmam çünkü henüz sonunu göremediğim bir hikayeyi ne kadar eleştirme hakkına sahip olabilirim ki? AMA BU KİTAP HARBİ HARBİ ÇOK KÖTÜYDÜ, SİZİ UYARMAK İÇİN BU İNCELEMEYİ
Buzdan Kıvılcım
Buzdan KıvılcımAdora Yağmur · İndigo Kitap · 20243 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Huzurlu günleriniz olsun... Bugün sizlere; yazar
Sude çelik
Sude çelik
yazmış olduğu, @inkilapkitabevi bünyesinde çıkan "Gölgeler" kitabının yorumu ile geldim... Şiirlerin gölgelerine uzanıyoruz bugün... İsimlerin arasına sıkışmış duygulara, güzelliklere, İstanbul'un ruhani sokaklarına dolanıyor ve nefes alıyoruz... Orhan Veli'den Nazım Hikmet'e, Halide Edip Adıvar'dan Atatürk'e kadar uzanan isimlerin gizemli kelimelerine ve mahlaslarına tatlı bir yolculuk yapıyoruz... Hayat hikayelerine konuk olurken kalemlerinin oluşumlarına şahit oluyor; memleketlerin ruhlarına dokunuyoruz... Şiirlerle, kalemlerle ve gölgelere taçlandırılan sayfalar; okuyucuya keyifli anlar yaşatırken isimlerin hikayeleriyle bambaşka sahneler kalbimizde aklımızda uçuşmakta... Ben ki, kayboldum şiir şiir, kayboldum isim isim... Gecenin en alacalı vaktinde tanıştım birçok anıyla... Livaneli'nin o muazzam kalemiyle sarmalanırken bu masalsı öykünün kahramanları size oldukça tanıdık gelecek... Sevdiğimiz, kendilerinde hayatımızı bulduğumuz dizeler sizlere sahipleri hakkında bilgiler verirken İstanbul'u şöylece turlamış oluyorsunuz... Çizimleri, iştirakları ve harika finaliyle okuduğum en iyi Livaneli kitabı olmakla birlikte, en masalsı ve en farklı tadı da bu eserinde hissettiğimi söyleyebilirim... Özellikle dizeler arasında dolaşmayı seven okuyucular için bambaşka bir seçenek olmakla birlikte bu dünyaya farklı gözlerle bakma fırsatı bulacaksınız... Yılın en favorilerinden birisi olmakla birlikte Livaneli'nin şairaneliğini bu eserde çok daha kuvvetli ve güzel bir şekilde tatma fırsatı yakaladığımı söyleyebilirim... Okuyun efendim, teşekkürler
Gölgeler
GölgelerZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 20233,913 okunma
kötü yaşayanlar güzel ölseler diye rica etsek Azrail'e kabul eder mi ecel?
404 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Felsefe ile Sözde-Felsefe
Matthew Lipman, felsefenin ilköğretimde verilmesinin etkilerini incelediği ve sunduğu bu kitapta tarafsız bir analizle karşılaştım. Bu güzeldi; bir düşünceyi -manipülatif bir çerçevede olsa dahi- empoze etmeye ve kanıtlamaya çalışmamış. Evet, kitap felsefenin her eğitim kademesinde olması gerektiğine dair bir inançla yazıldığını gösterse de içinde
Felsefe Okulda
Felsefe OkuldaMatthew Lipman · Usturlab Yayınları · 20234 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.