Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şehzade Mehmed (Fatih) henüz çok küçükken, bir gün babası II. Murad'ı kolundan tutup Hacı Bayram Veli'ye götürmüştü. O tarihte Hacı Bayram tekkesi'nde öğrenim gören Akşemseddin, misafirlere hizmet ediyordu. Sultan Murad, Hacı Bayram Veli'ye, İstanbul'u alma planlarından bahsetti. Hacı Bayram Veli, küçük şehzade Mehmet'i gösterip: "Padişahım," dedi, "İstanbul'u şehzadeniz Mehmed'le benim Köse alacak." Veli'nin Köse dediği Akşemseddin'den başkası değildi. Gerçekten Veli'nin bu kerameti yıllar sonra hakikat olacak, İstanbul'u fetheden Sultan Mehmed'in yanında Akşemseddin "manevi fatih" olarak selamlanacaktı.
Sayfa 66 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Yavuz zamanından itibaren Safavîlerle Osmanoğullarının arası iyice açılmıştı. Başına fazlaca adam toplayan, Ehlibeyt sevgisinden bahseden her şeyh, "Şah kılıcı sallıyor" sözüyle töhmetleniyordu. Fütüvvet ehli, Safavîlerin propagandacısı kesilmişti. Hurûfîler de faaliyetlerini Rumeli'ye kadar genişletmişlerdi. Çaldıran seferine gidilmeden Anadolu'da kırk beş bin kişi, Alevîlik yüzünden kılıçtan geçirilmiş, ordunun arkasındaki tehlikenin önü alınmıştı. Süleyman devrinde de aynı siyaset yürüyordu. Bayramîlerin Safavîler kolundan geldiği, tarikat zincirlerinin, Safavîlere ulaştığı biliniyordu. Hacı Bayram, bu yüzden kızıl tacı beyaz keçeye çevirmişti. Sonradan da on iki dilim yerine altı dilim kabul edilmişti. Fakat gene de bu tarikat ehli, hükûmet nazarında şüpheliydi. Konya'da, Hacı Bayram'ın şeyhi Hâmid-i Velî, Bedreddin'le görüşmüştü. Pîr Alî (1538) Aksaray'da vefât etti.
Reklam
Hacı Bayram-ı Veli
"Ben bir ulu şara vardım O ulu şarı yapılır buldum Ben dahi bile yapıldım Taş ü toprak arasında.."
Sayfa 62 - DirilişKitabı okudu
Aşık Paşazade der ki:
"Bu Âl-i Osman bir sâdık soydur. Onlardan meşrû olmayan bir hareket sâdır olmamıştır. Onlar, ulemanın günah dediği hareket ve amellerden son derece kaçınmışlardır." Nitekim onların bu sûrette davranışları sebebiyledir ki, Molla Fenârî, cemâate devam etmemesi sebebiyle Yıldırım Bâyezîd'in şahitliğini kabûl etmeme cesaretini
Sayfa 64 - Erkan yayınlarıKitabı okuyor
Atatürk Ramazan’da oruç tutan Müslümanlara karşı saygılı davranırdı. Milletin yüzüne baka baka su içmez, bazı davranışlarından vazgeçerdi. Hafız Yaşar Okur da Atatürk’ün Ramazan aylarındaki davranışlarını şöyle gözlemlemişti: “Ramazanların Atam için çok büyük bir önemi vardı. Ramazan gelir gelmez, ince saz heyeti Çankaya Köşkü’ne giremezdi. Kandil geceleri de saz çaldırmazdı. Sadece beni huzurlarına çağırır, Kur’an-ı Kerim’den bazı sureler okuturdu. Ben okurken gözleri bir noktaya takılır, derin bir huşu içinde dinlerdi. Ramazanlarda bir ay müddetle Hacı Bayram-ı Veli ve Zincirlikuyu Camilerinden şehitlerin ruhuna Hatm-i Şerif okumamı emrederlerdi. O günlerde civar kasaba ve köylerden gelenlerle cami hınca hınç dolardı.” İlk Cumhurbaşkanı Atatürk, kendisini o makama getiren Türk halkının inancına işte böyle saygı gösterirdi. Atatürk oruç tutmasa bile, oruç tutan halkın ibadetine çok önem verir, çok saygı gösterirdi. Dine, dindara ve Müslüman’ın ibadetine saygılıydı.
Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılacağı 23 Nisan 1920 cuma günü, yurdumuzun her köşesinde milli ve dinî törenler yapılması maksadıyla uzun bir program hazırlamış ve bu büyük tarih olayının bütün milletimize yüksek bir heyecanla duyurulması hususunda bir tamim yayınlamıştır. Yayınlanan bu tamimde, meclisin açılışının, özellikle kutsal gün olan cuma günü yapılacağı, manevi bir güç sağlaması bakımından Hacı Bayram Veli Camii’nde kılınacak cuma namazını müteakip Kur’an-ı Kerim okunup dualar yapılacağı ve bilahare meclise gidilerek dua okunup kurban kesileceği, meclise gidilmeden önce hatim okunacağı ancak hatimin son bölümünün meclisin önünde okunacağı, yurt sathında da Kur’an-ı Kerim ve hatim okunacağı ve Salavat-ı Şerife getirileceği, ayrıca cuma namazından önce uygun suretle mevlid-i şerif okunacağı belirtilmiştir. Bu tamim gereğince de 23 Nisan 1920 cuma günü, Ankara’nın Ulus semtinde, Hacı Bayram Veli Camii’nde kılınan cuma namazından sonra Peygamberimizin Sancak-ı Şerif-i ve Sakal-ı Şerif-i taşınarak tekbirlerle, salat-u selamlarla, şimdi Ulus Meydanı altında müze olan meclis binasına gelinmiş, kesilen kurbanlardan, yapılan dualardan sonra saat 13.45’ten en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Beyin başkanlığında 120 milletvekiliyle Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıp tarihî görevine başlamıştır.
Reklam
Hak Teâlâ intikamın,yine abdiyle alır. Bilmeyen ilm-i ledünni,ânı kul yaptı sanır. Hacı Bayram-ı Veli (Allah zalim kulunun cezasını vermek için başka bir kulunu vesile eder. İşin hakikatini bilmeyenler onu kuldan bilirler.)
N'oldu bu gönlüm n'oldu bu gönlüm ... Yanmada derman buldu bu gönlüm.
Sayfa 14 - Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Kırk Gün
Cenâb-ı Hakk'a vuslatta sınır yoktur. Hidâyet nasîb olmazsa kişiye, Nuh (as)'ın ömrü kadar ömrü de olsa nâil olamaz vuslata. Hayatında bir gün namazı ve orucu olmadığı halde Kelime-i Tevhid'le Cennet ve Cemâl'e eren şehid çoban Yesâr gibiler de, bir anda erer Hakk Teâlâ'nın lütfuna. Hacı Bayram-ı Velî'nin kapısına gelen Akşemseddin Veli gibi. "Sultanım! Ne tez yetişti bu köse" diyenlere, "Siz, emirlerim hususunda yorum yaptınız, o ise külliyyen teslim oldu" der. Es'ad-ı Erbilî (ks) ders aldığı gün hilâfete, beş sene sonra da, Kutb-ı Azam olma şerefine mazhar olur. Pîr-i Âzam'ın iki dakikalık teveccühüyle, menzîl-i maksûda erer Sâmî Ramazanoğlu (ks). Dedem Şeyh Mustafa Hulûsi (ks) enfiye kutusunun her bir defada çevrilmesiyle, letâiflerini geçe- rek seyr ü sülükünü tamamlar. Yedi kutb-ı cihânın bizzat gözetiminde olan Hacı Hasan Efendi (ks) on dört yaşında basîrete (gönül gözlerinin açılmasına), otuz beş yaşında kırklara, elli yaşlarında ğavsiyyet makâmına ve kutbiyyet sırrına erer. Peygamberân-ı İzâm'a baktığımızda görürüz bu seyrin şekillerini.
Atam’la Ramazan Özel
Ramazanların Atam için çok büyük bir önemi vardı. Ramazan gelir gelmez incesaz heyeti Çankaya Köşküne giremezdi. Kandil geceleri de saz çaldırmazlardı. Sadece beni huzurlarına çağırır, Kur'ân-ı Kerîmden bazı Sûreler okuturlardı. Ben okurken gözleri bir noktaya takılır, derin bir huşu ile dinlerlerdi. Ruhan çok mütelezziz olduğu her hâlinden anlaşılırdı. Ramazanlarda bir ay müddetle Hacı Bayram-ı Velî ve Zincirlikuyu Camilerinde şehitlerimizin ruhuna hatm-i şerif okumamı emrederlerdi. O günlerde civar kasaba ve köylerden gelenlerle de cami hınca hınç dolardı. Atamın emirleriyle şehitlerimizin ruhuna hediye edilen bu hatm-i şerif kıraatlarında ilâhî nağmeler cami duvarlarında ihtizazlar yaparak dalga dalga yayılırdı. Bu esnada cemaat huşu içinde dinler, şehit kardeşlerinin, babalarının ve dedelerinin ruhlarının istirahatı için dua ederler, sıcak göz yaşları dökerlerdi.
Sayfa 10 - 2. RamazandaKitabı okudu
Reklam
Kalp, bütün varlıkların suretlerinin aksetmesine kabiliyetlidir. Hangi suret kalbin içinde aksederse o insan, onun sıfatı ile vasıflanır. Hacı Bayram-ı Veli
O zaman Feyza gibiler yok tabi
" 2. Vatanın istiklali, yüce Hilafet ve Saltanat makamının kurtulması gibi en mühim ve hayati vazifeleri yerine getirecek olan Büyük Millet Meclisi'nin açılış gününü Cumaya denk getirmekle zikrolunan günün mübarekliğinden istifade ve bütün milletvekilleriyle birlikte Hacı Bayram-ı Veli Camii'nde Cuma namazı kılınarak Kurandan ve namazdan feyz alınacaktır. Namazdan sonra Peygamberimizin sancağı ve Sakal-ı Şerifi taşı­narak Meclis önüne gidilecektir. "
Sayfa 60 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Hacı Bayram-ı Veli
Bu ledünni hazların, ahiret saadetlerinin, kendisini sevgide tamamlayan ruhun, bir nur tufanı gibi iştiyakın, kendi derinliklerinde Allah'ı bulan bir murakabenin hakikati idi.
1.028 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.