- Öyleyse neden yüreğimi dinlemek zorundayım?
- Çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın. Hatta onu dinlemiyormuş gibi yapsan da o gene oradadır, göğsündedir; hayat ve dünya hakkında ne düşündüğünü sana tekrarlamayı sürdürecektir.
- Bir hain olsa da mı?
- İhanet, senin beklemediğin bir darbedir. Ama sen yüreğini dinleyecek olursan, sana baskın yapmayı hiçbir zaman başaramayacaktır. Çünkü onun düşlerini ve arzularını tanıyacaksın ve onları hesaba katacaksın. Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz. Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek. Böylece, kendisinden beklemediğin bir darbe indirmeyecektir kesinlikle sana.
''Televizyonun diktatör dediğine diktatör, terörist dediğine terörist, hain dediğine hain, şehit dediğine şehit, şerefsiz dediğine şerefsiz, kahraman dediğine kahraman diyen uydu alıcıları sizi..
Spikerin dudak uçlarında yaşayan; okumaktan, sorgulamaktan, araştırmaktan nefret eden üniversite mezunları sizi.
Hiç okumayın, sorgulamayın, araştırmayın, incelemeyin.
Sadece kumandanın tuşuna basıp ezberleyin. Televizyonda yemek yiyenlerin görüntüleriyle beslenip, öpüşenlerin sevdasıyla tatmin olup, askere gidenlerin kanlı elbisesiyle cesur olun.
Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığınız birini alçak ilan edin, yine dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığınız birini kahraman.
Yalnız dua edin elektrikler gitmesin !''
"Bu hain, aşağılık dünyanın gemisi batarken gururla gülümseyebilenlere ne mutlu!
Ne mutlu aşkları yüzünden haysiyetlerini kaybetmeyi göze alabilen adamlara!"
İnsan, yaşadığı hâle alışır. Zamanla en çirkini de normal görmeye başlar. Lakin Kudüs'ün çocuklan bu kaidenin istisna şahsiyetleridir. Polis kontrol noktalarından geçip barikatları aşarak Aksa'ya namaza giden çocuklar yıllardır gördükleri ya da doğduklarinda kendilerini içinde buldukları bu manzaraya hiç alışmadı. İşgali kabullenmedi, kabullenenleri "hain" olarak yaftaladı, dışladı. Gençler gibi çocuklar da Aksa'nın bir gün hürriyetine kavuşacağından ve İsrail'in yıkılacağından tereddüt etmiyor.