Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Benim gözümde ise adam öldüren her dava cazibesini yitiriyor. Ne denli güzel olursa olsun,çirkinleşiyor,bozulup alçalıyor. Ölümle ittifak yapan hiçbir dava haklı olamaz."
Ve intikam, haklı gerekçelere de dayansa, yine de bir günahtı.
Sayfa 212 - April YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
TBMM Kürsüsünden Atsız'a Hücum: 1962 Mart'ında CHP milletvekili Osman Sabri Adal'ın TBMM kürsüsünden Atsız'a hücum etmesi bazı gazetelerde yer aldığı gibi Millî Yol'da da genişçe yer alır. Konu Tedbirler Kanunu'dur. Başbakan İsmet İnönü ile meclisteki partilerin genel başkanları Adalet ve Anayasa Komisyonu'na bir
COŞKUN: Cemile haklı. (Durur.) Biz adam olmayız. SAFFET: Milletçe mi demek istiyorsun? COŞKUN (Koridora bakar): Biraz nefes alabilsek milleti düşünecek halimiz olur. Şimdilik kendi derdimize düşmüş bir durumdayız. (Tekrar koridora bakar.) Görüyor musun milletimizin kaderi nelere bağlı? Tehlikeler içindeyiz Saffet.
Sayfa 37 - İletişimKitabı okudu
"Birçok insan, mutlu olduğunu bilmediği için mutsuzdur” demiş Dostoyevski. Belki haklıdır, bilmiyorlardır. Belki bu adam da bilmiyordur. Hatta ben de bilmiyorumdur. Tabii ya... Mutluluktan geberiyorum be Dosto. Mutluluktan geberiyorum anasını satayım. Böyle süslü laflara değil, bir amaca ihtiyacım var. Bütün hatalarımı ve pişmanlıklarımı silecek, başıma gelen her şeyi, sanki ona varmak için yaşamışım gibi haklı gösterecek bir amaca ihtiyacım var.
Nereden nereye sosyalizm.
Orhan Kemal işçinin, sınıf bilinciyle donanarak, örgütlü siyasi mücadeleye girerek iktidarı alacağına ve insana yaraşır bir eşitlik özgürlük dünyası kuracağına sonuna kadar inanmıştır. Beethoven Hasan bu iyimser dünya görüşünün ütopik işçi karakteridir. Karşılaştırma için 2000'lerde yazılan bir romandan söz edebiliriz. Zülfü Livaneli'nin bir adam bir kedi ve ölüm romanında İsveç'e sığınan Japonyalı devrimci genç kız, İsveç kraliçesi ile parkta karşılaşması ve onun iyi davranışı karşısında mutluluktan sarhoş olur. Yüksek katlı bir binadan kuşlar gibi uçarcasına, yazara göre özgürleşircesine atlayıp intihar eder. Orhan Kemal eğitimsiz bir işçiden Beethoven yaratmaya çalışırken, ondan 40 yıl sonra Zülfü Livaneli eğitimli, sınıf bilinçli sosyalist bir devreden aristokrasi, kraliçe hayranı ve intiharda özgürlük arayan bir insan çıkarmıştır.
Reklam
HAKLI...
-...Ruhun bedeninden önce ölmüş olacak, hiç korkma artık! Adam kuşkulu gözlerle baktı: Eğer hakikati söylüyorsan, "hiçbir şey yitiriyor sayılmam yaşamımı yitirmekle." ...
Yalçın Küçük'ün en ünlü haberlerinden biri, 1980 12 Eylül darbesinden bir hafta önce yayımlanan kitabı, "Bir yeni Cumhuriyet için'de" verdiği dincileşme ve darbe haberidir: Türkiye'de lüks tüketim için üretim ve gerçekten lüks tüketim için harcama alanları açılmaktadır. Bu yüzden Türkiye ekonomisi, artık fakirleşen işçi ve emekçiler için, İslam'ın 'tevekkül felsefesine' daha çok muhtaç duruma gelmektedir.
Görücü/Aydın
Geçenlerde Yalçın Küçük, Abide-i Hürriyet'teki duruşmalarının birinde, "ben görücüyüm" demişti. Halkımız için gerçekleri görür ve gösteririm.
Cengiz Gündoğdu, sistem diyordu: "bize seçenek olarak çeşitli yollar sunar ama bütün yollar aynı yere, Ankara'ya götürür. Biz ise kendi seçimimizi yaptığımızı sanırız".
Reklam
Bunun üzerine, neden bilmiyorum, içimde bir şey patladı. Gırtlağım yırtılırcasına haykırmaya başladım, ona sövdüm, duasını istemediğimi söyledim. Cüppesinin yakasına yapışmıştım. Kalbimin derinliklerinden kabarıp taşan ne varsa, sevinç ve öfkeyle karışık bütün duygularımı dalgalar halinde onun üzerine boca ettim. Söylediklerinden ne kadar da emin
Sayfa 108Kitabı okudu
Demek ki delilik imgenin ötesindedir, Aklı başında bir insanın bir imgeyi haklı, haksız gerçek veya hayal olarak yargılayan eylemi bu imgenin ötesindedir; bu adam onu kabından tanımakta ve onu o olmayana nazaran ölçmektedir; deli kişinin eylemi ise karşısına çıkan imgeyi asla aşmamaktadır; bu imgenin dolaysız canlılığının kendini müsadere etmesine izin vermekte ve onun tarafından sarmalandığı ölçüde onu olumlamaktadır.
Ne var ki ben, kendimle ilgili bazı meseleleri hâlâ çözebilmiş değilim. Rendekâr düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor. Ben de düşünüyorum, dolayısıyla varım, ama kimim? ... Hangimiz düş ve hangimiz gerçek? Düşünüyorum, o halde ben varım. Düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum. Bu adam düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor. Ve ben, onun çıkarımının doğru olduğunu biliyorum. Çünkü o, benim düşüm. Varolduğunu böylece haklı olarak ileri süren bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum. Öyleyse, gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum.
— Guguk!.. Guguk!. Guguk!..
Atış pavyonunun işçisi şişman kız, tüfeğe başka bir püsküllü mermi koydu. — Bu kömürcü... Para isteyen kömürcü. Haklı... Tetiğe bastı. Kurşun, hedef çarpınca bir trampet sesi duyuldu. — öldü, kurtuldu...O da, ben de... Kız tüfeğe bir mermi daha sürdü. Püsküllü mermi ev sahibinin tam alnına saplandı. «Çıngır çıngır» bir zil çaldı. — Bakkal... Sen ha? Vallahi haklısın... Ama ben? Tetiğe bastı... Tahta oymalı saat kutusunun deliğinden bir kuş başını uzattı: — Guguk!.. Guguk!. Guguk!.. Adam güldü. Yıllardır böyle içten gülmemişti. Siyah saten kolluklarını cebine soktu. Dosyayı da kolunun altına aldı- Hem yürüyor, hem gülüyordu. Rahattı, içi kafası bomboştu. Ne karısı, ne çocukları, ne ev sahibi, ne bakkal, ne iş için gelen vatandaşlar, ne de müdürü... Gülüyordu adam. Yoldan geçenler bu mutlu adama alaylı alaylı bakıyorlardı.
Nesin yayınlarıKitabı okudu
Adamın başında alkışlardan bir duman Adamın parası var, adam haklı her zaman.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.