Annesiyle hapishane'de büyüyen, her sabah ve her akşam türlü suçlardan (!) dolayı içeri girmiş kadınlarla sayıma çıkan, buz soğuğu havalarda sayım esnasında gövdesini örtseler ayakları üşüyen, ayaklarını örtseler gövdesi üşüyen ufacık bir çocuk düşünün. İsmi Barış.
Aynı koğuşta birlikte kaldığı İnci'nin, ceza süresinin dolup dışarı çıkmasından sonda, ona yazdığı (büyüklerine yazdırdığı ve çoğu zaman anlamadığı) mektuplardan oluşan kısacık bir kitap. Somut dönemden soyut döneme bile ulaşamamış minicik bir zihin, kitap okumanın, şiir okumanın, düşünmenin, vefalı olmanın suç sayıldığı dönemlerde, bu suçlardan (!) dolayı içeri girenlerle aynı ortamda yaşıyor ve devamlı olarak bu suçları sorguluyor..
'Çok soru sorma, fazla düşünme, senin de ömrün buralarda tükenir' gibi sözler ile azarlanıp susturulan bir çocuğun, Barış'ın, sadece Işıl'a değil, bizlere de olan bir mektup dizisidir bu kitap. Başladığınız zaman tek nefeste bitecek türden.
Güzellikle kalın.
Selametle.