Viktor E. Frankl dan başlarsak bence doğru olur.Kendisi Holocaust luktan kurtulduktan sonra psikoloji alınanda çok önemli bir yere gelmiş,39 tane kitap yazmıştır, yani 0 dan gelmiş ve pes etmemiş bir adam.92 sene yaşamış.Logoterapi nin fikir babasıdır.Logoterapi, Hümanist ve Varoluşçu bir felsefedir.Motivasyon odaklı bir
ARTHUR SCHOPENHAUER …
Bir deha, edebi dili harika olan düşünür... Yazdıklarını okurken illaki kendinizden tespitler bulacaksınız.Arthur belki insan sevmez ama insanı çok iyi tanıyıp ve yerinde tahliller yapan bir şahsiyet.Ona hayranım.Her ne kadar katılmadığım noktalar da olsa. Açık sözlülüğü, yapmacıktan uzak olması beni en çok çeken şey.Şunu
Kitap gerçek bir savaşın içerisine yerleştirilmiş hem gerçek hem de kurgu karakterle bezenmiş bir kitap. Savaş, Rus-Fransız Savaşı. 1805-1812 yıllarındaki savaşı anlatıyor. Ama kitap 1820 yıllarına kadar bizi getiriyor. Dünyanın en büyük komutanlarından Napolyon un dönemini anlatıyor. Napolyon u Tolstoy un sevmediğini kitabı okuyan herkes
"İnsanı insan yapan, yüzüne güzellik katan ve onu sevdiren tek şey kalbinin temizliğidir. Yoksa hepimiz aynıyız, etten ve kemikten oluşmuş bedenleriz. Bizi birbirimizden ayıran tek şey kalplerimizin özelliğidir. Eğer temiz ve güzel bir kalbiniz varsa, bu dışınıza yansır. Fakat kararmış, herkesin kötülüğünü isteyen, kıskanç biriyseniz, kalbinizin kötülüğü yine yüzünüze yansır. Ve dünyalar güzeli olsanız bile, kalbinizin karanlığı güzelliğinize gölge düşürecektir."
Budala romanının narrator-anlatıcı perspektifinde incelenmesi.
Dostoyevski tüm dünyada çok okunan bir yazar. Bizde de öyle. Siteye baktığınızda bu eser hakkında yetmişe yakın inceleme olduğunu görürsünüz. Bu anlamda, madem bu site sıkı okurların olduğu bir mekan, o halde, farklı türde incelemeler yapmasak ayıp olurdu.
Siteye ilk geldiğim zaman
ÖNSÖZ
Sevgili erkek okurlar, yazdıklarımı lütfen yanlış anlamayın. Ben okuduğum kitapları sizlere tanıtarak, kadınların yaşadığı şiddeti anlamanızı istiyorum sadece. Her erkek böyledir demiyorum, ama böyle erkeklerin de var olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben, bu erkekleri size anlatmaya çalışıyorum sadece. Daha önceki incelemelerimde yazdıklarımla
İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 22. kitap oldu. Arkadi ve Boris Strugatski kardeşlerden ise okuduğum 3. kitap olmasına karşın eserlerinin diline bir türlü alışamadım. Şu ana kadar okuduğum kitaplarında gördüğüm şu ki: Konu ve fikir muhteşem; ancak işleyiş biçimi ve dil vasat. Bir bilimkurgu eserden harika bir edebi dil
Bir apartmandaki bütün dairelerin zillerine basıp sonra başka bir binanın arkasına koşturup ev sahiplerinin gergin halini izleyen muzip bir çocuk Barış Bıçakçı. Eğer tek cümleyle yazarı tarif et deseydiniz böyle bir cümle kurardım.
Kitapla tanışmam
İpek Demirer ‘ın harika incelemesi ile oldu. Eğer öyle sevimli, bir o kadar
Arapçadan dilimize geçen 'imza' ve 'mazi' kelimeleri, aynı köktendir. İmza, iş bitince, yani mazi olunca atılır. Mazi, yani geçmiş, altına imza attığımız bir şeydir ve geri döndürülemez.
"Korkunç bir yalnızlık bu. Ama insan alışıyor. Ne tuhaf şey. Alışıyor ve yapayalnız yürümeye başlıyor şu karmakarışık yollarda..."
Merhabalar... Büyülü gerçeklik akımının muhteşem temsilcisi ve fantastik kurgunun kraliçesi Nazlı Eray'ın kaleminden
Aydaki Adam Tanpınar kitabının kendimce incelemesi ile geldim. Gerçi, böyle harikulade bir
+Türkiye Diyanet Vakfı'nın hazırlattığı İslam Ansiklopedisi, son dönemlerde Türkiye'de başarılmış en büyük telif çalışmalarından birisidir; belki de en önde gelenidir, çok kıymetli bir eserdir.
İslam Ansiklopedisi'nin tamamına şu linkten erişebilirsiniz: islamansiklopedisi.info
Duke Üniversitesi Kütüphanesi'ndeki Osmanlıca 216