(Haziran ayı öykü etkinliği)
Bir yakınınızın cenazesinde hayal edin kendinizi (Allah gecinden versin). Namaz kılınmış, cenaze defnedilmiş. Gözde yaş, gönülde hüzün, elde mevtanın hayrına dağıtılan kıymalı kır pidesi. İşte o kıymalı kır pidesi; ölenle ölünmediğini, hayatın her şeye rağmen devam ettiğini simgeliyor. Kıymalı pide deyip
Bu konudaki bir başka gariplik de kasabadaki bazı yaşlı kadınların aslında Ermeni olduğunun fısıldanmasıydı. Teyzelerin ve halaların o bitip tükenmek bilmeyen mahmur öğleden sonra sohbetlerinde, kimi yaşlı kadınların aslında Ermeni kızı oldukları, o uğursuz günde Ermeniler kasabayı terke zorlandıkları zaman, başlarına ne geleceğini bilmeyen ailelerin, kızlarını Müslüman komşularına bıraktıkları konuşuluyordu. O aileler ise esas adları Ani ya da Anuş olan kızların adlarını Saliha'ya, Fatima'ya çevirerek onları kendi Müslüman kızları gibi büyütmüş, sonra da evlendirmişlerdi. Kasabadaki tartışmalara göre, bu kızlar din değiştirmediğine göre Müslüman âdetlerine göre evlenmeleri, daha da önemlisi namazları kılınarak Müslüman mezarlığına gömülmeleri doğru muydu, değil-mi? Çünkü namazda hoca cemaate soruyordu: "Merhumeyi nasıl bilirdiniz!" Hep bir ağızdan, "İyi bilirdik," diye şahitlik ediyorlardı. Sonra imam, "Hatun kişi niyetine!" diye namazı başlatıyor, onlar da namaz kılıyorlardı. Belki de Hıristiyan bir kadının namazını kılıyordu bu Müslüman erkekler. Hem kadın, hem Hıristiyan. Bu kadarına katlanılamazdı doğrusu.
Yunus Emre, işi biraz köylü dayıların anlayacağı gibi söylemiş:
Halkı bostan edinmiştir
Dilediğini üzer ölüm.
Üzmek eski Türkçe'de "koparmak" demek.
"Halkı bostan edinmiştir. Dilediğini koparır ölüm,"
Biz bir bostan tarlası gibiyiz. Kimimiz karpuzuz kimimiz kavun, kimimiz olmuşuz kimimiz kelek! Ölüm dolaşıyor. Kimin vadesi yetmişse koparıp alıyor. Torbasına doldurup götürüyor Aramizdan boyuna ayrılıyorlar. Her namazda Kabe'de, her namazda Mescid-i Nebevî'de; "Er kişi niyetine, hatun kişi niyeti ne, tıfıl için namaz..."
••• Yunus Emre, işi biraz köylü dayıların anlayacağı gibi söylemiş:
Halkı bostan edinmiştir
Dilediğin üzer ölüm.
➤ Üzmek eski Türkçe'de "koparmak" demek.
"Halkı bostan edinmiştir. Dilediğini koparır ölüm."
●|| Biz bir bostan tarlası gibiyiz. Kimimiz karpuzuz kimimiz kavun, kimimiz olmuşuz kimimiz kelek! Ölüm dolaşıyor. Kimin vadesi yetmişse koparıp alıyor. Torbasına doldurup götürüyor. Aramızdan boyuna ayrılıyorlar. Her namazda Kâbede, her namazda Mescid-i Nebevîde; "Er kişi niyetine, hatun kişi niyetine, tıfıl için namaz..."
Hep namaz kılıyoruz.
Gelinlik kızların saçın,
Teneşirde yıkar ölüm.
■ Gelinlik kızdır, evlenecekti; ölür.
Teneşir tahtasında yıkarlar, kefene sararlar, gömerler. Allahu Teâlâ Hazretleri bu acı hakikati göz önünden hiç uzak tutmayan ve ona göre hayatını tanzim eden, âhiretine ona göre hazırlanan kullarından eylesin.
______________ آمِين وَأَجْمَعٖين _____________
Bu işin şakası yok!
Bir kaybettin mi ebedî hayat mahvoluyor.
Onun için âhireti kazanmaya çok gayret etmek lazım.