Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şarkî Rumeli'yi veriyor, Mısır'ı veriyor, Bosna'yı, Hersek'i veriyor, On padişahın aldığını bir padişah verdi; aldırmıyor, uyuyorsun.
Görünüşte Osmanlı’ya bağlı olan, ama gerçekte kaybedilen Bulgaristan, Dogu Rumeli, Bosna Hersek, Girit, Kibris, Tunus, Misir'ı da eklersek II. Abdülhamit döneminde toplam 1.600.000 kilometrekareye yakin toprak kaybedildigi ortaya ikar ki, bu "iki Türkiye" eder. Bakmayin siz medyadaki II. Abdülhamit güzellemelerine... Kanmayın TRT'deki "Payitaht" dizisinin yalalarma... II.Abdülhamit siyasetiyle vatan kurtarmak mümkün degildir; o siyaset bu millete eyaletler, sancaklar, adalar kaybettirmistir.
Reklam
Her yer zaten yangın yeri! Ben olsam hamamları değil, fırınları da din kitaplarıyla ısıtırdım. Herif memleketi yakıyor, bir şey demiyorsun. Şarki Rumeli'yi veriyor, Mısır'ı veriyor, Bosna'yı, Hersek'i veriyor. On padişahın aldığını bir padişah verdi; aldırmıyor, uyuyorsun.
Sayfa 84 - oğlak
Haçlı zihniyeti,
1096-1097 başlayan zihniyet maalesef günümüzde de, Bosna Hersek'te, Çeçenistan, ve Filistin'de, Afganistan ile Irak'ta Kıbrıs'ta cereyan edne hadiseler bu zihniyeti en açık örneği olarak gözlerimizin önündedir.
Hırvatlar ve Sırplar aynı dili konuşur ve dilin adı Sırp-Hırvatçadır. Farklılıklar Hırvatların Katolik kilisesi ve Latin uygarlığına, Sırpların Ortodoks kilisesi ve Bizans uygarlığı çevresine girmiş olmalarından ileri gelir. Bu nedenle aynı dili birinciler Latin harfleriyle, ikinciler Kiril alfabesiyle yazarlar. Tarihi gelişimde Hırvat kralliğı
Anlaşılamayan, sırrı çözülemeyen bir sıra olaylar hızla birbirini kovalamaya başladılar. Girit, Tuna eyaletleri, Bosna-Hersek geri alınamadıkça başka, kimse daha ne olduğunu anlamaya vakit kalmadan, Osmanlı Afrika’sı (Trablusgarp-Bingazi) ile Ege adaları da elden çıktı (1911). İtalya, Libya ile bizim Akdeniz adalarına oturdu.
Reklam
Sınıfların duvarlarına asılan haritalarda, bu büyük imparatorluğun toprakları, toz pembe bir renkte gösterilirdi. Bu topraklar bana dünya kadar geniş görünüyordu. Ama onları gene de dar buluyordum. Afrika'nın ortasındaki Büyük Sahraya kadar Trablus-Bingazi (Libya), sonra Habeşistan’a kadar Mısır, Sudan bu toprakların içinde görünüyordu. Hatta Tunus beyliği bile pembe bir çizgi ile sınırlandırılmıştı ki, bu rengin manası bir nevi himayeydi. Sonra Hint denizine kadar Yemen ve bütün Arabistan kıtası bizimdi. Irak, Suriye, Sina ve nihayet İran ve Rus sınırlarına kadar Anadolu bu topraklara dahildi. Girit’ten, Kıbrıs’tan Ege adalarından başka, bütün Trakyalar, bütün Rumeli vilâyetleri devletimizindi. Hatta Balkanlarda Bulgaristan’ın yarısı da bu himaye çizgisi içinde bizim sayılırdı. Makedonya’nın ve Arnavutluk’un Ötesinde Bosna-Hersek kıtası da pembe renge boyanarak, imparatorluğun sınırı Sava’ya, Dalmaçya’ya kadar uzatılırdı. ..
624 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Kitap, Aliya İzetbegoviç'in çocukluk günlerinden başlayıp Bosna Hersek'in bağımsızlık mücadelesine, Boşnakların zorlu yaşam şartlarına ve Bilge Kral'ın yaşlılığından dolayı Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılmasına kadar olan olayları en ince ayrıntılarıyla anlatan otobiyografik bir eser. Bu otobiyografinin ilk sayfalarında, Aliya İzetbegović Yugoslavya'da komünist iktidarının altında geçen gençlik yıllarını anlatıyor, özellikle ailesini, eğitim hayatını, inancını, Genç Müslümanlar Derneğini, yazdığı kitapları, hapis yıllarını ve SDA'nın (Demokratik Eylem Partisi'nin) kuruluşunu anlatıyor. Kitabın orta kısmında ise, Bosna'da başlayan ve cehennemi andıran savaş günlerini ve zorlu geçen barış müzakerelerini anlatıyor. Ve bunları, çeşitli belgeler, verdiği röportajlar, yazdığı mektuplar ve değişik kurumlarda yaptığı konuşmalar beraberiyle aktarıyor. Kitabın son kısmında ise, Dayton'dan sonra barış'a doğru giden yolu anlatıyor. Hiç yılmadan Bosna'nın bağımsızlığını kazanmasını sağlayan Aliya İzetbegoviç, 2000 yılında cumhurbaşkanlığı görevinden çekilme kararı ve açıklamaları yer alıyor. Bu kitabı okurken aslında hiçbir şeyin değişmediğini, bir yerlerde bağımsızlığı için mücadele veren insanlara yapılan zulümleri dünyanın yine sessizce izlediğini görmek insanın içini acıtan bir durum. Kesinlikle okumanız gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.
Tarihe Tanıklığım
Tarihe TanıklığımAliya İzzetbegoviç · Klasik Yayınları · 2015497 okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Yavuz Sultan Selim döneminden gelen Mahir’ i soyunma odasının önünde Yusuf ve Erdem bulur. Onu garip kıyafetler içinde görünce kim olduğunu ve ne için geldiğini öğrenirler. Arkadaşları Nil de onlara dahil olur. Bosna Hersek’ ten gelen misafir öğrenci olduğunu söylerler herkese. Bu sırada Mahir, bir harita koruyucusudur ve Piri Reis’ in haritasını
Harita Koruyucuları 1 – Geçmişten Gelen
Harita Koruyucuları 1 – Geçmişten GelenEsra Bahadır Cesar · Erdem Çocuk Yayınları · 201973 okunma
Yeni rejim, ilk büyük bunalımını 1908 Ekim'inde yaşadı. 5 Ekim'de Bulgaristan tam bağıınsızlığmı ilan ediyor; bir gün sonra da Avusturya-Macaristan, Bosna ve Hersek'in kendi İmparatorluğuna katıldığını açıklıyordu. Ve aynı gün Girit, Yunanistan'la birleşmek ka­rarına vardığını duyuruyordu. Babıali'nin yapabileceği pek bir şey yoktu. 1878 Berlin Kongresi'ne katılanlara başvurarak durumu pro­testo etti; çünkü ilk iki karar; bu kongre sonucu imzalanan antlaşmaya aykırıydı; Girit için ise, Büyük Devletler güvence vermiş bulunuyor­lardı. Büyük Devletler cevap vermekte gecikmediler: Türkiye lehine duruma müdahale etmeyeceklerini açıkladılar. Bu saldırgan davranışlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun her köşesinde büyük öfke ve kızgınlık uyandırdı. Basın ateş püskürüyor, iğneli sözlerle dolu makalelerin sonu gelmiyordu.
Reklam
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Evveli Şam, ahiri Şam!" lanetini kırmayı düşlemek...
Füruzan'ın (Feruze Çerçi) 11 Şubat'ta aramızdan ayrılmasıyla gündem olması, Türk yazınından son zamanlarda ne kadar kopmuş olduğumu fark ettirdi. Vefatına kadar ki tüm yaşamında oluşturduğu eserler ve o karizmatik duruşuyla birlikte aldığı birçok ödülle de klasikleşen bu önemli yazara da aktüel okuma listemde yer vermeye karar verdim.
Balkan Yolcusu
Balkan YolcusuFüruzan · Yapı Kredi Yayınları · 2018104 okunma
İlişki mücadele alanı değildir ama.
"Hersek silahlarını çeker sevgi ve aşkı büyük olan kazanır, zayıf olan bedel öder diye bir kural yok. Ne var ki herkesin ilişkiden anladığı şey savaş. Kimin stratejisi ya da silahları güçlüyse o kazanıyor. Hep bir mücadele eden var, karşısında da kadir kıymet bilmeyen bir nankör. Belki de bir narsis... Ancak savaşın kazananı olmaz. Kazanmış gibi görünen bile kaybetmiştir aslında. "
Kendimle konuşmalar. Kafamı karıştırma. Birini sevelim dedik cenazemizin kalkmadığı kaldı.
Aliya İzzetbegoviç'in Türklere Yazdığı Mektup
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
Gençliğe mesaj
Yiğidim, aslanım, ha gayret eyle Gaflet üstümüzde kalmasın böyle İmanla yatıp-kalk, ihlâsla söyle Kutlu mesaj verilmeyi bekliyor Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. Maveradan aşk iksiri sağ gayrı Ellerinde şekillensin çağ gayrı
Sayfa 42
"Sultan Hamid tahta geçtiği zaman Avrupalılar Bosna Hersek memleketini ellerine geçirmek, Islahatın mutlaka iki ay içinde uygulanmasını sağlamak için baskılarda bulundular. Artık Osmanlı Devleti'nin başlı başına kendisini yönetmeye yetersiz kabul edilmesi gerektiğini ve bundan dolayı emri altına almak gerektiğini kesin bir şekilde
Sayfa 359 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.