YouTube kitap kanalımda Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar kitabını yarım bırakmamak için neler yapabileceğinizi anlattım: ytbe.one/Q9SFqgGWSX4
Demek bir hevesle o herkesin konuştuğu Oğuz Atay'a Tutunamayanlar kitabıyla başladın ve seni hiç sarmadı? Hatta Tutunamayanlar kitabı sana çok ağır geldiği ve akıcı gelmediği için bir köşeye
Okuduğum ilk Amin Maalouf kitabı. Az önce şimdiye kadar niçin bu kitabı okumadım diye kendimle küçük bir iç hesaplaşma yaşadım ve bundan sonra yazarın diğer kitaplarını da okumaya karar verip olayı tatlıya bağladım :) Öncelikle yazar tarihi gerçekleri müthiş bir kurgu içerisinde okura aktarıyor. Ve Hasan Sabbah, Ömer Hayyam, Nizamülmülk ve Melik Şah gibi tarihi karakterleri o kadar güzel ve etkileyici bir şekilde tasvir etmiş ki ; kendimi bu karakterler ile birlikte Semerkant sokaklarında buldum. Onlarla yedim içtim, onlarla gezdim, onlarla sevip onlarla üzüldüm. Özetle roman çok iyiydi tavsiye ederim. :)
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,4bin okunma
-Gözleriniz Oğuz Atay, çok gürültülüler, çok şey bağırıyorlar... Bakışlarınız özellikle; acıyı haykırıyor gibiler... Neden diye sormak istiyorum ama bilmem ki siz bana cevap vermek ister miydiniz?
+Yorgunum, Sevgili Duygu...
-Ahh, özür dilerim. Rahatsız etmek istememiştim. Şeyy... İlk kez bir kitabınızı okumuştum da... Ve sadece size hayran
Stefan Zweig bu eserine Firari adını koyacakken son anda vazgeçip Mecburiyet koymuş. Birinci Cihan harbi sırasında Vatan aşkıyla diğer aşk arasında kalmış kendini sorgulayan üzerinde kendi isteği dışında oluşan bir yük ve bunu sorgulayarak bize anlatması. Yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi bir iç hesaplaşma ile karşı karşıyayız. Akıcı hafif tadımlık bir kitap.
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202161,6bin okunma
Herkese merhaba
Daha önce iki kez okunmayı deneyip yarım bırakmıştım bu kitabı. Hayatıma girme zamanını doğru ayarlayamamışım galiba:)
Kitapların da insanlar gibi olduğunu düşünmüşümdür hep. Doğru zamanda doğru şekilde hayatımıza girmeliler...
Ama kitabı okuduğum süre içerisinde defalarca yarım bırakma isteği kapladı içimi. Yine mi doğru zaman
Franz Kafka, “Babaya Mektup” adlı eserinde babası ile hesaplaşır. Ancak bu hesaplaşma, suçlayıcı bir hesaplaşmadan ziyade Kafka’nın iç dökümünü bizlere sunuyor. Babasına duyduğu hisleri, hiçbir zaman açıklayamayan Kafka, son yaşadığı olaydan sonra çareyi kaleminde bulur. Aslında babasına mektup yazmasının sebebi Kafka’nın aşık olduğu kadın hakkında babasının yaptığı yorumdur. Baba konusunda daima aynı yerden yaralanan Kafka’nın, geçmiş yaraları da gündeme gelir ve Kafka çareyi, çocukluğundan itibaren yaptığı kimine ‘pasif’ gelen bir direnişle yani ‘yazmakta’ bulur.Kitabın başlığında ise ‘babama’ değil ‘babaya’ mektup olması Kafka’nın hiçbir zaman babasına ait olmadığının bir diğer göstergesidir. Bu göstergeyi ise daha kitabın başında, kapağında okuyucuya sunarak, iç dökümünü göstermektedir... Umut dolu kitaplara, keyifli okumalar...
Babaya MektupFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202240,1bin okunma
Balıkçı ve Oğlu, Zülfü Livaneli'nin son romanı olarak birkaç ay önce piyasaya çıktı. Yayınevini değiştiren Zülfü Livaneli'nin yeni yayınevindeki ilk eseri idi.
Balıkçı ve Oğlu her ne kadar roman olarak adlandırılsa da bir uzun hikaye gibi değerlendirilmeli. İsmi ile çağrışım yaptığı Ernest Hemingway tarafından kaleme alınan İhtiyar Balıkçı ve
Kapı, Macar yazar Magda Szabo'ya Fransa'nın prestijli ödüllerinden Femina'yı kazandıran romanı. Benim de okuduğum ikinci kitabı. İlki size daha önce de ısrarla okumanızı önerdiğim İza' nın Şarkısı'ydı. O kitabı okuduktan sonra, yazarın diğer kitaplarını onun kadar sevemem diye düşünmüştüm, yanılmışım, çok çok sevdim Kapı'yı. Magda Szabo insan ilişkileri üzerine yazıyor ve birbirinden çok farklı karakterleri koyuyor romanlarının merkezine. Ve bu zıt yapıdaki insanlar üzerinden, insan ilişkileri bağlamında, neden sonuç ilişkilerini görüyorsunuz. Tıpkı İza'nın Şarkısı'nda olduğu gibi Kapı'da yazılan karakterler de çatışma içerisindeler, birbirlerinin hayatını benimsemekte zorlansalar da, biri iyi diğeri kötü değil, sadece herkes kendince doğru bildiğini yapıyor. Yine de olmuyor.
Roman Macaristan'ın yakın tarihine ışık tutarken, anlatıcının yazar olması, edebiyat dünyasındaki konumu da Magda Szabo'nun hayatından işaretler veriyor bize.
Sanki yazıya aktarılmış bir iç hesaplaşma gibiydi ve bu açıdan bakıldığında da yaralayıcı bir vicdan muhasebesiydi.
Daha detaylı yorumum için: youtu.be/fJzQcLK1P0E
Kapanan "kapı" nın ardından yaşadığımız yalnızlık daha ne kadar iyi anlatılabilirdi bilmiyorum. Lütfen okuyun
KapıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20211,223 okunma
İçerisinde bulunan sekiz öyküden oluşan tek kitabıyla şahsi kanaatime göre Türk edebiyatında Oğuz Atay öykücülüğü olarak yeni bir öykü tarzı oluşturdu. İletişimsizlik, yabancılaşma gibi konular daha önce birçok öykü kitabında işlenmiş olsa da Oğuz Atay bu temalara çok dürüst bir kendiyle hesaplaşma tavrı ekleyip teknik olarak da ironiyi
“Mesele çocuklarına vereceğin herhangi bir
ders değil, örnek bir yaşamdı” (s.37).
Baba, anneyle birlikte bir çocuğun sağlıklı bir benlik algısı, güçlü bir kişilik, kendisi ve toplumuyla barışık bir kimlik geliştirmesinde en önemli aktörlerden biridir. Zira bir ailede baba güveni, otoriteyi, saygıyı, cinsiyet rollerinin öğrenilmesinde onaylanmayı