Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Akrabalarınıza bir selamla dahi olsa iyilik edeniz.
Şuurlu Müslüman aileler, Efendimiz'in (s.a.s): "Asıl iyilik Seninle ilişkisini kesmiş akrabaya yapılan iyiliktir." (Buhari) hadisi gereği kendileriyle bağlarını koparmış akrabalarına karşı da iyilikte bulunmaya gayret ederler. Bir adam: "Ya Rasulallah! Benim akrabalarım var. Ben kendilerini ziyaret ediyorum, onlar bana gelip gitmiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlarsa bana kaba davranıyorlar." dedi. Efendimiz (s.a.s): "Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandıkça, Allah'ın yardımı seninledir." (Müslim) hadisi gereği, akrabaların- dan sürekli kötülük görseler dahi onlarla bağlarını kopar- mazlar. Ancak akrabaları yoğun bir şuursuzluk virüsü, ciddi, bulaşıcı ve tedavi edilmesi güç bir ahlaksızlık mikrobu taşıyorlar- sa bu hastalıkların kendi ailelerine, eşlerine ve çocuklarına da bulaşmaması için onlarla ilişkilerine de muhakkak bir düzenleme getirirler. Bağları tamamen koparmadan "Akrabalarınıza bir selamla dahi olsa iyilik edeniz." hadisi gereği hiç olmazsa selam alıp verecek düzeyde ilişkilerini devam ettirirler.
Sayfa 130
Rita sinsice gülümsedi. “Hiç de değil. Daha önce seni aradığını duydum. Şu Jedrek çok yakışıklı, değil mi? Ve tam bir avcı. Kendi evi de var hem, eşi daha ne ister.” “Sevgi, özgür irade, hakkı olan orgazmlar…”
Sayfa 48 - Olimpos yarınları/ Rita ve FinleyKitabı okudu
Reklam
Ben, kendi adıma, hiçbir şeyin kaderde yazılı olduğuna inanmazdım. Kimsenin beni itip kakmasına izin verecek bir tip değildim, itip kakacak ilkel bir yanın olsa bile. Aşk ve çiftleşme de umurumda değildi. Yani, iki yıl önce kalbim yerinden sökülüp ezildiği günden beri umurumda değildi. Eski sevgilim beni terk etmiş ve hemen ardından, kendini oya işlerine ve erkeğine bakmaya adamış dişlek bir kızla çiftleşmişti. Ayrılma sebebi neydi biliyor musunuz? "Düzgün" bir eş istiyormuş. Görünüşe göre onun ve köydeki insanların çoğunun gözünde düzgün bir kadın eşinden daha iyi avlanmamalıydı, hatta hiç avlanmamalıydı. Derileri tabaklamamalı, bıçaklarla oynamamalı ve pantolon giymemeliydi. Lanetten mustarip köylülerle, eşinin sıradan ihtiyaçlarıyla ilgilendiğinden daha fazla ilgilenmemeliydi. Bunun nedeni (görünüşe göre yanlış bir şekilde) eşinin bir yetişkin olduğunu düşünmesi ve ona evrenin efendisi olduğuna dair güvence verecek bir bakıcıya, ağzını silecek birine ihtiyacı olmadığını varsaymasıydı. Ne aptal kadınım ama.
Sayfa 40 - Olimpos yarınları/ FinleyKitabı okudu
Clay, Julia'nın içinde hareket ediyor, onu tıpkı öp- tüğü gibi beceriyordu; derin, şiddetli, vücuduna sahip çıkarcasına. Ona sahip oluyor, onda izini bırakıyor- du. Parmaklarını omuzlarına geçirmiş, sanki onu bi- rakmaya katlanamazmış gibi sımsıkı tutuyordu. Clay onu aynı zamanda hem sertçe hem de yavaşça almıştı. Julia onu kemiklerinde, teninde, her bir hücresinde hissedebiliyordu. Clay onun içinde, dışında, etrafinda, her yerindeydi. Bir duygu senfonisi damarlarından taşımaya başlamıştı ve kısa bir süre sonra da notalar birbirine karışmış, hangisinin bittiği hangisinin başladığı anlaşılmaz hale gelmişti. Artık bedeniyle kalbini birbirinden ayırt edemiyordu, ikisi de Clay'e duyduğu arzu ve özlemle tek bir bütünün parçalarına dönüşmüştü. Birbirlerine çarpmışlar ve çarpışmayla atom- lar, parçacıklar iç içe geçerek alev almış ve bu bitmek tükenmek bilmeyen mutluluğa dönüşmüştü. "Sence bu hiç biter mi?" diye fısıldadı Julia nefeslerinin arasında. "Seni böyle arzulamak mı?" "Evet," dedi derin bir nefes alarak, gözlerini bir an bile Clay'in gözlerinden ayırmadan. "Hissettiklerimden dolayı," diye cevap verdi Clay, "hayır."
Sayfa 169
Hiç mutlu değilim. Zincirlerin en ağırı altın zincirlerdir.
Sayfa 160 - KarıncaKitabı okuyor
Türkiye'de olası bir Rus yanlısı komünist ayaklanmayı engellemek için sokaklarda direniş yapması için MHP kuruldu ve kullanıldı. MHP, hiç bir zaman iktidara gelmek için kurulmadı. Ülkücü Abdullah Çatlı zaten CIA ile bağlantısı olan biriydi. Sokak ve arazi savaşı konusunda hem CIA hem Derin Devlet tarafından eğitilmişti.
Sayfa 310 - DipnotKitabı okuyor
Reklam
Sarsılmayı bir kenara bırakırsak esasen sabahları uyanmayı hiç sevmem. Geceleri uyumayı sevmediğim kadar. Doktor Umuz Bey bir keresinde dünyayı böyle ters yüz yaşamaktaki ısrarımın nedenini sorduğunda “Hiçbir güne başlamak istemiyorum. Mecburen başladığım günleri de bitirmeye kıyamıyorum,” demiştim.
Arzum gitmek, hiçbir şey düşünmeden, sözler vermeden gitmekti. Hayat hiç durmadan peş peşe dizilen trenlerden, yollardan, gemilerden ibaretmiş gibi..
Gani Girici, Atatürk'ün Adana Cephesi'ni teftiş için 5 Ağustos 1920'de geldiği Pozantı'da, Pozantı Kongresi, Adana Vilâyeti İdare Heyeti ve kuruluşu sırasında Adana Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne, daha sonra yine Atatürk tarafından kurulan Halk Fırkası (Partisi)'na üye olmuştu. 41. Tümene bağlı Teğmen Cemil Cahit kumandasındaki Kumdere Grubu'nun 140 kişilik 3. Bölük Kumandanı olarak ve bir ara Kırıklılı Hamza Bey'in başka bir göreve atanması nedeniyle, Çatalan Seyhan Grubu İaşe Memurluğu görevi yapmış olan bir mücahit gazidir. Zeki, nüktedan, esprili ve hazır cevap bir kişiliğe sahip olan Gani Girici, Milli Mücadele sırasında Pozantı'da basılan Yeni Adana gazetesini merkebinin palanının altına koyup dağıtırken, Ermeniler ve Fransız askerleri tarafından yakalanır. Gazeteleri de bulup çıkarırlar. Hiç bozuntuya vermeyen Gani; "Ben bu gazeteleri dağıtıp, satmıyorum. Aksine, General Dufieux'nun emrinde çalışıyor, bu gazeteleri altın karşılığı topluyorum." diyerek cebinden çıkardığı bir kaç altını gösterir. Birbirlerine şaşkın bakakalan Fransızlar, onu serbest bırakırlar.
Abdülgani Girici (1901-1989)Kitabı okuyor
Estetik de toplumsal norm olmasın be..
Affedersin ama kadın milletine de hiç yakışmıyor sokakta sağlık gara. ." dedi Ekrem
Reklam
__Bazı anılardan kurtulamazsınız. Oysa ki "sen daha bu duyguları bilecek yaşta değilsin" demek geçmişti içinden. Belki de hiç bilmeyecek. Benim yaşıma gelince de... Öylesine yürekli çiziyor ki yolunu. Dönüp üzgün bakacağı tek anısı olmayacak...
Sayfa 89
Saat dört buçukta Madam Tadia’ya gittiğim zaman iki kişinin beni beklediğini söylediler. Birisi Ruşen Eşref, diğeri Yusuf Akçura idi. Akçura, tabiî, ihtiyat zabitiydi. İkisi de İsmet Paşa’nın çok üzgün bir vaziyette olduğunu söyledikten sonra, bana da kendisini gidip ziyaret etmemi tavsiye ettiler. Ricatin başlangıcında, Karacabey’de İsmet
Tunus, Mısır, Yemen, Libya'dan sonra sırada Suriye, ardından İran'ın olduğunu, finalin ise Türkiye'de yapılacağını hiç mi fark etmiyorsunuz?
...tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan, "Tanıştığımıza memnun oldum" demek beni öldürüyor. Ama hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bı zırvaları söylemek zorundasınız.
“Peki, neden hiç evlenmedin sen?” “Damat daha büyümemişti de ondan.”
Sayfa 2
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.