“Niçin böyle davranır bunlar? Görünüşe bakılırsa onlar da insan! İnsan insana nasıl bu kadar acımasız olur, bu kadar nefret duyar? Oysa onların hiçbirine en küçük bir kötülük yapmış değilim. Ne ben onları tanıyorum ne onlar beni. Ama yine de bana kin besliyor ve alınacak öçleri varmış gibi üzerime çullanıp pestilimi çıkarıyorlar! Niçin? Niçin? Nasıl böyle davranabiliyor, nasıl bu derece acımasız olabiliyorlar? Niçin işkence ediyorlar bana?...”
Uluslara uygun gelecek en iyi toplum kurallarını bulup çıkarmak için, insanların bütün tutkularından geçtiği halde hiçbirine kapılmayan, insan doğasını adamakıllı bildiği halde, onunla hiçbir ilişkisi olmayan üstün bir zekâ gerekir.
Akrabalarımı insandan saymayın;
hayvandan da saymayın, çünkü daha alçaktadırlar.
Ruhlarını şeytana esir etmenin lanetini taşıyorlar.
Sakın ha! Hiçbirine selam bile vermeyin;
bu lanet, sonra size de bulaşacak diye,
çok korkuyorum.
Deniz Sarıtop
Mesela ben çok gülerdim, çok konuşur saatlerce aynı konudan bahsedebilirdim. Ama bir şeyler oldu sonra, gerçi bir şeyler hep oluyordu ama ben geç fark ettim işte, bazı konuları aşamadım, bazı şarkıları susturamadım, bazı cümleleri unutamadım ve kalbimi yaşanmışlıklardan arındıramadım. Birileri uzun uzun bir şeyleri anlatıp durdu ama cevap veremedim hiçbirine. Çok sevdim herkesi ama kimsenin sevdiği olamadım. Çok şey sayıkladım, kimse anlamaya çalışmadı. Sonra sustum, hep öyle olur ya zaten.
İnceleme puanı: 8.5/10
Öncelikle şuna değinmek istiyorum ki incelemelerimi taze okuduğum kitaplara yazmayı uygun gördüğüm için, önceden okuduğum ve bayıldığım, hatta favori kitap ve serilerimin bile nerdeyse hiçbirine inceleme yazmamış durumdayım. Lakin bu kitabın nerdeyse her detayını hatırlamama ve özellikle de yakın zamanlı bir incelemede
Sorarlarsa, Ne iş yaptın bu dünyada? diye rahatça verebilirım yanıtını . Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyar insanın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından.
...O geceden arkadaşlarımdan hiçbirine söz etmedim; içimin bir zamanlar ne kadar ölü olduğunu asla bilmediler, şimdi nasıl çiçek açtığımı asla anlamayacaklar...
Hiçbirine bağlanmadim
Ona bağlandığım kadar.
Sadece kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der,
Eşit olsak der.
İnsanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar.
( Orhan Vel'nin ölümünden sonra müsveddesi diş fırçasına sarılı bir kagıtta bulunan tamamlanmamış "Aşk Resmigeçiti" adlı şiiri)
“Uluslara uygun gelecek en iyi toplum kurallarını bulup çıkarmak için,insanların bütün tutkularından geçtiği halde hiçbirine kapılmayan,insan doğasını adamakıllı bildiği halde,onunla hiçbir ilişkisi olmayan üstün bir zeka gerekir. Öyle bir zeka ki, mutluluğu bizimkine bağlı olmamakla birlikte,mutluluğumuz için çalışmayı istesin ve zamanın akışı içinde,uzak bir onur payıyla yetinsin, bir yüzyılda çalışıp,bir başka yüzyılda keşfedebilsin. İnsanlara yasalar vermek için tanrılar gerek.”
"Kendinizi bir nehir kenarında düşünün; gelen düşünceler, nehirde akıp giden tekneler. O teknelerin her birini fark etmek ama onlardan hiçbirine binip gitmemek gerek."
Gelelim sonuncuya.
Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der,
Eşit olsak der.
İnsanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar.