Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sizi bir mikroptan, hızlı, çok daha hızlı bir şekilde öldürecek şey, kederli bir ruhtur.
Napoleon Akdeniz'de karşısına çıkan İngiliz donanmasını mağlup ettikten sonra Malta'yı alır. Hızla ilerleyerek İskenderiye'ye çıkıp Memlukları yener. Bu hızlı ilerleyişi Suriye'de önemli bir mevkide bulunan Akka Kalesi'nde 1799 yılında son bulur. Yetmiş yaşında bir kale komutanı olan Cezzar Ahmed Paşa'nın başarılı savunmasına daha fazla dayanamayan Napoleon, ordusunu Mısır'a çekerek Fransa'ya döner. Bu olay sonrası Napoleon, "Akka olmasaydı, Doğu İmparatoru olurdum" demiştir. Hükümet üyelerinden biri savaşta uyguladığı taktik nedeniyle Napoleon'u eleştirdikten sonra parmağını harita üzerinde gezdirerek "Önce şu bölgeye gelerek burayı almalıydınız, sonra karşıya geçerek şurayı ele geçirmeliydiniz, daha sonra ise." der. O ana kadar bakanı sessiz bir şekilde dinleyen Napoleon daha fazla dayanamayarak şöyle der: "Evet, haklısınız… O bölgeler parmakla alınabilselerdi, ben de dediğiniz gibi yapardım!"
Elma YayıneviKitabı okudu
Reklam
Büyük İskender İran'a sefer hazırlığı içindeydi. Bu arada istihbarat kaynakları da hızlı bir şekilde çalışıyordu. En son gelen haberler anında Büyük İskender'e iletiliyordu. Bu haberlere göre, İran Hükümdarı Dara, büyük bir orduyla bu sefere karşı koymaya hazırlanıyordu. Yakınlarının vazgeçirme çabalarına Büyük İskender'in cevabı şöyleydi: "Bir sürünün üzerine atılacak kurt, onun adedini asla düşünmez!"
Elma YayıneviKitabı okudu
“Selam ufaklık.” “Nova...” diye uyku sersemi mırıldandı Alin. “Uykun mu kaçtı?” diye sordum. Şu an burada olduğu için daha mutlu olamazdım. Arın ne zaman ona baksa yüzüne daha genç bir ifade çöküyordu. Kaygısız ve tasasız bir İlahi Lorddan daha güzel hiçbir şey yoktu galakside. Alin başını salladı. “O halde birazcık hasta olan Arın'a ben gelene kadar bakar mısın?” diye sordum. Alin kıkırdadı ve daha hızlı bir şekilde başını yukarı aşağı doğru salladı. “Yat, Arın,” dedi dizlerinin üzerinde yatağın ortasına emekleyip Arın'ı çekiştirerek. “Yat, Arın,” diye omuz silktim. Hafifçe gülümsedi ve başını yastığın üzerine bıraktı. “Şimdi, ben gelene kadar Arın'ı seviyoruz. Tamam mı?” diye eğilerek sordum. “Arın'ı zaten seviyoruz,” dedi Alin. Ve bu gece asla tahmin edemeyeceğim şekilde gülmeme neden oldu. “Öyle değil.” Uzanıp küçük elini tuttum ve Arın'ın saçlarının üzerine getirdim. Sonra kendi elimin içinde elini oynatarak Arın'ın saçlarını okşamaya koyuldum. “Böyle, tamam mı? O zaman uykusu gelir ve iyileşir.”
Sayfa 645 - Dex yayınları, Alin, Nova.Kitabı okudu
128 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Aklı Başında Her İnsan Biraz "Deli"dir
Not: Bu inceleme, bir incelemeden çok daha fazlasıdır. Yazım uzun olduğu için ve anlaşılma kolaylığı sağlamak adına sekiz bölüme ayırdım ve böylece daha ilgi çekici olduğunu düşündüğünüz yerlere gidip okuyabilirsiniz: – Giriş – Kitapla İlgili Düşüncelerim – Nietzsche'nin Ailesinin Sağlık Geçmişi – Nietzsche'nin Sağlık Geçmişi – Turin
Nietzsche Neden Delirdi?
Nietzsche Neden Delirdi?Ayşe Şirin Çakmakçı · Scala Yayıncılık · 20242 okunma
Sus izgi öyle bir şey yok merdancim haklı
"Bensiz..." "Senin ne işin varmış?" dedi Merdan Efe gözlerini devirirken. Kahvemin masaya bırakılmasıyla teşekkür ederek bir yudum aldım. "Hainleri Galatasaray'ımızın maçına almıyoruz." "Merdan... İzgi Fenerbahçeli." "Sus," dedi Merdan Efe oldukça hızlı bir şekilde konuşarak. "Böyle bir şey yok." Tam dudaklarımı araladığımda gözlerini kaldırarak bana baktı. "Hayır, değilsin İzgi."
Reklam
352 syf.
7/10 puan verdi
Bir süredir yorumumu toparlamaya çalışıyorum çünkü puanım konusunda şüphelerim var. Bu yorumun sonuna gelene kadar puanımı kesinleştireceğimi düşünüyorum. Zaten epeydir kitap yorumu yazmadığım için körelmişim biraz. Hadi yorumuma geçelim. Yazarı ilk kez bu kitabıyla tanıdım. Yalın ve güzel bir anlatımı var. Bir günde bile bitirebileceğiniz kadar
Yitik Kızlar
Yitik KızlarAlex Michaelides · Domingo Yayınevi · 2022849 okunma
Yakında uyanacak olan annesi ve babasını düşündü. Tüm şato halk gece birdenbire ortadan kaybolan prens ve prensesene olduğunu merak edecekti Tüm kalbiyle onların yanına gitmek istedi. Kardeşini kurtaracak ve bir şekilde eve geri götürecek kadar hızlı ve güçlü olmayı istedi. Yorgun gözlerinin kapanmasına izin vermeden hemen önce, ağır bir gün bürtü duydu ve köprünün sarsıldığını hissetti. Bir iniltiyle, bakmak için kalkmaya çalıştı. Yaşlı bir kadın, ormandan çıkmış aksayarak köprüden karşıya geçiyordu Hayır. Sadece yaşlı değildi. Kadın oldukça yaşlı, uzun meşeler gibi asırlik eski çarşaflar kadar kırışık, kış göğü kadar griydi. Kamburdu ve tıpkı uzusian gibi boğum boğum kalın ağaçtan bir bastonla yürüyordu. Ama tilki gibi kurnaz gözleri hâlâ pırıl pırıldı ve bilgelik doluydu. lyice yaklaşarak prensin önünde durup onu yokladı. Prens ayağa hallemaya çalıştı ama gücü kalmamıştı. "Kimsin?" dedi kadın, çatlak bir sesle. Prens adını söylerken, onca yorgunluğa rağmen elinden geldiğince dimdik durmaya çalışıyordu. "Şanlı avcının kalbini delip geçen senin okundu." "Evet. Onu öldürmeyi umuyordum." "Karanlık ruhlar ölmez. Ama sonunda Verlorene döndüğü için minnettaria" Kadın dönüp arkasına baktı ve...
"Kafamın içi hep dağınık, hep kalabalık. Odaklanmakta o kadar zorlanıyorum ki anlatamam." Hep hızlı ve keskin bir şekilde konuştuğu için kafasının içinin ne kadar dağınık ve kalabalık olduğunu bir an için daha iyi algılar gibi oldum.
Gözleri kapalı bir şekilde, “Gitme...” diye fısıldadı. Her şey çok hızlı gelişiyordu. Daniel’dan vazgeçemezdi. Henüz değil. Hiçbir zaman vazgeçebileceğini düşünmemişti.
Sayfa 37
Reklam
Bir hastaya kloroform verilirken ortaya çıkabilecek iki tehlike vardı. Çok hızlı şekilde ve çok fazla miktarda verilen kloroform kalbin anında durmasına yol açabilirdi. Daha uzun süreyle az miktarda verilen kloroform ise kalbin atışına müdahale etmese de ciğerleri felç edebilirdi. Viktorya dönemi doktorlarının bu iki tehlikeyi fark etmeleri uzun zaman aldı. Kloroform, beynin solumayı ve kalp atışını kontrol eden bölgesini baskılayabilir ancak asıl zararı kalp kasımı felce uğratarak verir.
312 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Sade, yalın bir dil, akıcı bir üslupla bir dostluk, büyüme,hayal etme,yazma hikayesi okumak üzere 2. Dünya Savaşı sonrası bir Fransız köyünde buluyoruz kendimizi.Agnes ile Fabianne 'nin yaşamlarına konuk oluyoruz.İki farklı karakter, iki yakın arkadaş. Fabianne kayıplar yaşamış,okulu bırakmış, hayvanlarıyla ilgilenen bir köylü kızı, oldukça zeki, hayatı daha derin daha olgun bir şekilde algılıyor. Agnes ise uysal, güzel,iyi huylu bir kız.Biz eser boyunca Agnes'in anlattıklarını dinliyoruz.Fabianne bir kitap yazmalarını öneriyor, o söylüyor Agnes yazıyor. Kitapta bebek ölümleri ile ilgili tedirgin edici, yaşlarının üstünde hikayeler var( gerçek ile uyumlu).Kitapta sadece Agnes 'in adı yazıyor ve kitap bir şekilde ses getiriyor.Agnes köyden ayrılmak ve zengin kızlarının gittiği bir okula gitmek zorunda kalıyor.Arkadaşına sadakat ile bağlı olan Agnes ondan ayrılığı için çok üzgündür.Aralarındaki ilişki mektuplar ile devam ediyor. Zamanla ikisi ayrı yerlere ve hayatlara sürüklenen kızların iletişimi bir süre sonra kopuyor.Biz Agnes 'in satırlarını okuyoruz ama kitabın gizli ve sessiz kahramanı Fabianne biraz da. Eserin arka perdesinde savaşın toplumda açtığı yaraları, toplumun kadına layık gördüğü yeri, evlat kaybını,sınıf farkını da görüyoruz. Kitap çok hızlı okunuyor, akıcı, ödüllü ama bazı şeyleri daha detaylı anlatabilirdi, aslında çok acı olaylar var ama hızlı hızlı geçmiş gibi geldi bana.
Kazkafanın Kitabı
Kazkafanın KitabıYiyun Li · Türkiye İş Bankası Yayınları · 202429 okunma
Bir spiral yoğunluk dalgası, bir yıldız oluşum bölgesi olacaktır, ancak tuhaf görünse de dalganın kendisi aynı yönde gitmesine rağmen Galaksinin etrafında dönen yıldızlarla aynı hızla dönmez. Dalga yıldızlardan daha yavaş hareket eder, dolayısıyla yıldızlar (ve yıldızların meydana geldiği gaz ve toz bulutları) Samanyolu'nun etrafındaki yörüngelerinde döndükçe tekrar tekrar spiral kolları yakalar ve tıpkı bizim şu anda Orion Kolu'nu geçmek üzere oluşumuz gibi onların içinden geçer. Böyle bir durumun iyi bir örneği, mutfakta lavabosundaki musluğu açtığınızda tıkacı yerleştirmediğiniz için suyu akıp gitmesinde görülebilir. Musluktan gelen su lavabonun yüzeyine çarptığında her yöne dağılan ince bir tabaka oluşturur. Ancak merkezden belli bir uzaklıkta (suyun musluktan ne kadar hızlı aktığına bağlı olarak) suyun derinliği hidrostatik sıçrama adı verilen aşamada yükselir. Su molekülleri içinde sürekli hareket etse de aşama aynı kalır. Galaksinin çevresinde hareket eden gaz bulutları bir spiral yoğunluk dalgasına ulaştıklarında suyun hidrostatik sıçramada birikmesiyle aynı şekilde birikir ve bulutlar sıkıştığında yıldızlar oluşur. Fakat Güneş gibi, daha önceki çarpışmalarda bu şekilde doğmuş olan yıldızlar, yoğunluk dalgasının içinden, onun orada olduğunu fark etmeden geçer.
Yani ne kadar iyi aydınlatılmış da olsa her sokak aynı hisleri uyandırmaz, aynı deneyimi yaratmaz, aynı insanlar tarafından mesken tutulmaz. Ancak yine de karanlık bir sokak imge olarak tehlikeyle daha hızlı bir şekilde yan yana düşer, korkunun izi üstüne daha kolayca yapışır.
Sayfa 40 - Ayizi YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.