Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İslam hukukunun yani devletinin tekrar ihyasının kolaylığı da şurada yatmaktadır: İslam hukuku Müslüman halkların içinde çıkmıştır. İslam hukuku ulaşılması zor, ruhbani yargıçlar tarafından sorgulanması hatta ulaşılması ve okunması mümkün olmayan, kralların kılıç ile neşrettiği hukuklar gibi değildir. Müslümanlar doğar doğmaz idare olundukları hukuk ile muhatap olmaktadırlar. Aldıkları isim kulaklarına okunan ezan, kamet kadılar ve müftüler tarafından bir yargı meselesi olarak incelenmekte, 4 yaşındaki bir çocuk okumaya başladığı ilmihal hukuka giriş kitabı olarak Müslümanların önünde durmakta ve Müslümanlar hayatları boyunca karşılaştıkları her müşkülat helal ve haram dairesinde bir ömür sürdükleri için bu hukukun bizatihi parçası olmak durumundadırlar.
Şeriat Meselesi
Geleneksel hukuk normlarına dönme heveslerinin dünyada zaman zaman kabardığı bir gerçek. İlk bakışta bunun olumlu olduğu söylenebilir.Ama yanlıştır. Çünkü dönülmesi gereken geleneksel hukuk normlarını ortaya çıkaran dayanak, yani inançtır. Bu inançla birlikte yaşama biçiminin yeniden canlanması, hayat bulması gereklidir. İnsan ilişkilerinin, üretimin, tüketimin, felsefî yaklaşımın “modern” kaldığı ortamda, sun’i bir “geleneksel hukuk aşısı” uygulamak, zulümden başka bir sonuç doğurmaz.
Sayfa 297
Reklam
Dünya Avukatlar Günü Kutlu Olsun...!
Yaşamın kendisi kutsal değildir. Kutsal olan adil bir yaşam-dır. Kutsal olan onurlu bir yaşam-dır. Kutsal olan güvenli bir yaşam. Kutsal olan haysiyetli bir yaşam. Bütün mesele onurlu yaşamak ya da yaşamamak meselesi."
Toplumun tümünü anlama girişimleri olan ekonomi ve sosyolojinin tersine siyaset biliminin kökenieri hukuk ve devlet idaresinde yatmaktadır. Siyasal süreç­leri diğer toplumsal süreçlerle ilişkisi içerisinde araştırmak bir yana siyaset bilimi, bu gibi siyasal süreçlerin oluşturduğı sınırla­rın ötesine nadiren geçebilmiştir. Siyaset biliminde benimsenen amaçlar genellikle mevcut siyasal kurumların daha verimli hale getirilmesi meselesi etrafında şekillenmiştir. Ekonomi, sosyoloji ve tarihte, en azından bir dereceye kadar bulunabilecek olan ra­dikal bir geleneğe, bir grup önemli radikal düşünüre ya da tutarlı bir radikal düşünce gövdesine siyaset biliminde rastlamak müm­kün değildir.
Yordam Kitap / Çev. Cenk SaraçoğluKitabı okudu
424 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İsviçre edebiyatının en önemli temsilcilerinden Max Frisch. Eserlerinde kimlik problemini irdelemiş ve modern insanın sorunlarını mitoloji ve masallardan yola çıkarak yazmış. Homo Faber modern Oidipus trajedisi, Kont Öderland oyununun çıkış noktası bir Alman masalı, Mavi Sakal kitabını okumadım ancak isim aşikar. Yeni okuduğum kitabı Stiller’de Rip Van Wilke hikayesi ile ilişkilendirilebilir, zaten kitapta hikaye kısaca anlatılıyor. Stiller romanını ve Biyografi oyununu peşpeşe okudum. Tematik birlikteliği olana kitaplar, ayrıca Biyografi’de Frisch ve kimlik meselesi hakkında yazılar da vardı, iyi oldu:) Stiller, kendinden kaçan ve kendi olmaya mahkum edilen bir insanın romanı. White adlı bir adam uzun zamandır kayıp olan heykeltraş Stiller olduğu gerekçesiyle hukuk devleti İsviçre’de tutuklanıyor. White ‘Ben Stiller değilim!’ dese de kimseyi ikna edemiyor, Stiller’in eşi, arkadaşları da Stiller olduğu görüşündeler. Stiller’in geçmiş yaşantısını, ilişkiler ağını, İsviçre eleştirilerini okurken kişinin kim olduğu-olabileceği meselesi epey kurcalanıyor. İnsanların kişiye biçtiği rollerle, kalıplarla kimlik inşa edilmesi ve bunun dışına çıkmak üzerine günlüklerinde de yazmış. Şurada görseller instagram.com/p/C4YeidBqke6/?...
Stiller
StillerMax Frisch · Yapı Kredi Yayınları · 2020187 okunma
...Atatürk daima ısrarla belirtmiştir ki, tam manasıyla bir Batılı millet olmak Türk milletinin benliğini kaybetmesi değil, o benliği bütün temel değerleriyle ortaya çıkarması ve sonsuz bir gelişme yoluna koyması demektir. Buna göre Batılı millet olmak, rasyonel düşünmek ve hareket etmek, ilim zihniyeti sayesinde sonsuz bir yaratma ve yenileşme
Reklam
Orta Çağ diye bir dönemin tarih yazarlığı marifetiyle icadı, İslâm'ı ve Müslümanları tarih dışına itmiştir. Bu tasnif ile birlikte Batılılar İslâm'a ve Müslümanlara atıfta bulunmadan da geçmişten bahsetme imkânı elde etmişler ve bunu sonuna kadar da kullanmışlardır. Batılı Avrupalılar sadece tarih ve tarih yazarlığı alanında değil, neredeyse her alanda Müslümanlardan istifade etmişlerdir. Başta din olmak üzere hukuk ve devlet düzeni, teoloji ve felsefe, eğitim, ekonomik hayat, Coğrafya, Fizik, Kimya, Tıp, edebiyat ve sanat... (Bütün bunların teferruatını burada ele almak mümkün değildir.)
Sayfa 50 - Endülüs Yayınları, Tahsin GörgünKitabı okudu
192 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
"Ne yazık ki günümüz insanı tarihini dizilerde, geçmişini masallarda, geleceğini yollarda ve burçlarda arar oldu.." Herkese merhaba Bugün @nemesiskitap 'tan çıkan @oguzhanugur_ 'un kaleme aldığı Memleket Mevzuları kitabının incelemesini yapmaya geldim. "Bu kitapta genellikle geçmişi konuştuk. Fakat bunun en önemli
Memleket Mevzuları
Memleket MevzularıOğuzhan Uğur · Nemesis Kitap · 202425 okunma
Yeni Osmanlılar,bir bakıma Tanzimatçılların radikalleri idi;fakat bu radikallik bazen irticâi idealizm ile karışıyordu.Tanzîmatçılar,Yeni Osmanl8lar ile ara sıra çarpıştılar.İhtilafların ağırlık merkezi,hükûmet ve hükümdarın hukuk ve selahiyeti ile "millet"in hukuk ve hürriyetinin dengelenmeei meselesi idi.
Anarşist önce tabiatta türlerin kanlı çatışmasını görüyor.İnsanlığın tarihinde de şahid olunan aynı kavga.Her zümre başkalarına söz geçirmek sevdasında,her zümrenin içinde de kişiler. İnsanlar toplum içinde yaşamanın mükellefiyetlerine boyun eğmekle bu temel bencilliği kamufle ediyorlar sadece.Toplumda daha az yetenekli,daha az kurnaz,daha az güçlü olan,kuvvetli tarafından ya mahvedilir, ya köleleştirilir.İlkel klanların barbar şiddeti yerine otorite geçmiştir.Otoritenin ayırıcı vasfı: geniş bir mülkiyettir.Ayakta durmak için bir hukuk icad etmiştir,icra vasıtası da devlettir.Sosyalistin “iktisadi yapı değiştirilirse, her şey düzelir” iddiası anarşisti güldürüyor.Çünkü anlamıştır ki insanın biricik meselesi insandır.İktisadi münasebetler ne kadar değişirse değişsin,insan hep aynı kalacaktır.
Sayfa 38
Reklam
Belediyelerin hukukî olarak, yani kanunların onlara verdiği yetki itibariyle, öyle imkânları vardır ve onları öyle kullanırlar ki, kimse onların "yasal" olarak yanlış bir şey yaptığını iddia edemez; ama yapılanı insanların vicdanı, Müslümanların vicdanı kesinlikle kabul etmez. Bunun esasını hukuk ile ahlâkı birbirinden ayırmak teşkil eder. Bu ayrımın neticesinde öyle şeyler yaparsınız ki, ahlaken vicdanınız bunu onaylamaz. Vicdanen yapmamız gereken öyle şeyler vardır k, mevcut hukuk/kanunlar buna müsaade etmez. Eğer biz hukukla ahlâk arasında bir tür dilemma hâline gelmiş olan bu açığı, bu ihtilafı hem teorik hem de pratik olarak aşabilirsek, sadece kendimizin değil, bütün insanlığın esaslı bir meselesini halletmesinin yolunu da açmış olacağız. Daha başka bir ifade ile, eğer bir bunu başarabilirsek, ahlakla hukukun, estetikle etiğin ve bilimin yeniden birbiri ile irtibatlandığı, aralarında yeniden bir müzakerenin, bir konuşmanın mümkün olduğu, birbirini koruyup gözeterek bütün insanlığı, insan olarak muhafaza etmeyi gaye edinen çok daha farklı bir hayat düzeni, medeniyet kurma imkânını da açığa çıkartmış oluruz.
İslâm medeniyetinde hukuk, bir ilimdir. Devlet hukuk yapmaz. Hukuk alimlerin işidir. Devlet, âlimlerin yaptığı hukuka riayet eder. Hukuk bu kadar esaslıdır. Hukuk, siyasetten üstüdür. Modern dünyada adı çokça telaffuz edilen, hukukun üstünlüğü ideali, İslâm medeniyetinin mütemmim cüz'üdür; olmazsa olmazıdır.
Sayfa 95
Laiklik batının dinsizliğidir. (Ülkemiz de ki laiklik anlayışı!)
Yazımızı okuyun ama ön yargılarla okumayın anlamaya çalışın lütfen. En sondaki ayetlerin mealleri üzerinde iyi düşünün. İslam bir hukuk dinidir devlet işlerinde İslami kabul etmeyen müslüman olamaz. Bilmiyorsanız öğrenin ve Tevbe ve istiğfar edin tekrar iman edin İslam'a davet ederim. İman ederseniz kendinize iyilik yapmış olursunuz bu
523 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.