Yûnus Suresinin 99.
âyetinde açıklamaktadır: "Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin
hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmalar için insanları
zorlayacak mısın?" Böylece iman alanında zorlamanın
olmayacağını söyleyen Allah, kendi dileğini, kulunun dilemesinden önce o alana sokmamaktadır. İmanın insanların gönlünde Allah'ın dileği ile değil de kendilerinin dilemesiyle oluşacağını buyurmaktadır. İnsana yararlı olan ve iyi
bir netice getiren, başkasının dileği ile kazandığı değil, kendi dileği ile kazandıklarıdır. Kendi ayakları üzerinde duran, kendi kendine karar verebilen ve kendi niyet ve dilemesiyle hareket eden insanların yetismesi
için Allah, iman ve hidayette kendi dileğini ilk sıraya koymamaktadır.
Allah, kendi dileğini buraya karıştırmamakta, peygamberine de karışmamasını emretmektedir.
Bu âyeti insan kendi hayaına uyarladığı zaman, ilginç neticelere
ulaşması mümkündür: Başkalarının niyetine, düşüncesine ve kararlarına
tam teslimiyetle hareket eden kendi kendine karar veremeyen, üretemeyen toplumlar hür olamazlar, başkasının isteğine göre hareket eden köleler haline gelirler.Onun içindir ki Allah,kulunun kararı, dilemesi, niyeti ve düşüncesiyle iman etmesini,doğru yolu aramasını istemektedir.