Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Birbirine rakip emperyalist güçler, Fas'ta, Doğu'da, Güney Afrika'da, Orta Doğu'da, ve özellikle de Güneydoğu Avrupa'da birbirleriyle rekabet içindeydiler. Yerel güçlerin birbirleriyle sürtüşmeleri, bir noktada, rakip emperyalist merkezleri birbirine düşürecek kıvılcımı çakabilirdi. Beklenen patlama, bir Sırp milliyetçisinin Avusturya arşidükünü bir suikast sonucu öldürmesiyle ortaya çıktı. Avusturya, Sırbistan'a karşı cezalandırıcı eylemlere girişti; Rusya, Sırplara arka çıktı; Almanya hemen Avusturya'nın yanında yer aldı; Fransa Rusya'ya destek verdi; İngiltere, Almanya'yı olduğu yerde tutmak beklentisiyle Fransa ile aynı safta savaşa girebilmek için Belçika ile 80 yıl önce imzaladığı bir antlaşmayı bahane ederek sürece dahil oldu. Kapitalizmin kırk dört yıllık 'barışçıl genişleme süreci, insanlık tarihinde bugüne kadar görülmüş en korkunç savaşın hazırlayıcısı olmuştu. Onyıllarca Prusya devle- tinin ve Alman işçi sınıfı hareketinin düşüncesini belirlemiş istikrarlı koşullar, köklü biçimde değişmeye başlamıştı.
Hınçaklar amaçlarına ulaşmakta tam bir başarısızlığa uğradılar. İsyanların başarısı Avrupa'nın müdahalesine bağlıydı. Kendi isyanlarının Bulgaristan'daki modeli takip edeceğini ummuşlardı. İlk başlarda, plan başarılıydı: kendi kışkırtmaları Müslümanların, Ermeniler üzerine hücumunu artırdı. Avrupa'da, Müslümanların Ermenileri öldürmesi çok mübalağalı olarak, hatta çatışmayı başlatmış olan Ermenilerin Müslümanlara saldırısından çok az söz edilerek rapor edildi. Ama yine de Avrupalılar müdahale etmediler. Diğer Avrupalılar, Osmanlı İmparatorluğu'nun, Ermeniler lehine parçalanmasının Rusya'nın işine yarayacağından korktular: Rusya'nın düşmanı olan Osmanlı İmparatorluğu ortadan kalkabilirdi. Yeni kurulacak herhangi bir Ermeni varlığı Rusya'nın etki sahasına girerdi veya büyük olasılıkla kuzeydeki Ermeni eyaleti gibi Rus İmparatorluğu'na eklenirdi. Güçler dengesi İngiltere ve Fransa'nın buna izin vermemesini gerektiriyordu.
Sayfa 60 - TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARIKitabı okuyor
Reklam
Rusya İşçi ve Köylü Geçici Hükümeti bütün savaşan ülkelerin hü-kümetlerine ve halklarına bu barış teklifini sunmakla, bugünkü savaşta yer alan uluslar arasında insanlığa en çok bağlı bulunan ve bu ulusların en önemlileri olan İngiltere, Fransa ve Almanya’nın bilinçli işçilerine de eşit olarak ve özellikle seslenmiş olmaktadır. Bu ülkelerdeki işçilerin ilerleme ve sosyalizm davasına büyük hiz-metleri dokunmuştur: İngiltere’deki Çartist hareketi, Fransız pro-letaryasının yapmış olduğu dünya çapında tarihsel önemde bir-çok devrim ve en son olarak, Almanya’da, bütün dünya işçilerine sürekli ve sağlam bir hareket örneği veren Alman proleterlerinin etkin örgütünün yaratılmasıyla sonuçlanan Olağanüstü Yasalar’a karşı tarihî savaş... İşte bu tarih anıları, bu ülkeler işçilerinin savaş felaketlerinden ve savaşın sonuçlarından insanlığı kurtarmak için kendilerine düşen görevi anlayacaklarının ve bu işçilerin kesin, enerjik ve sürekli hareketleriyle barış davasının başarılı bir sonuca varmasında bize yardım edeceklerinin en kesin garantisidir...
Sayfa 142 - Yordam kıtap Aralık 2017Kitabı okudu
Eğer İngiltere olmasa, Almanya'nın Rusya ve Fransa'yı birkaç hamlede dağıtacağından kimsenin şüphesi yoktu. Har­bi bir çıkmazlığa mahkum eden İngiltere, bizi açık olarak on­ların cephesine yaklaştırmayan da Rusya idi.
Gerçekler kısa sürede Irak askeri cephesine yansıdı. İngiltere Rusya'yla komşu bir nüfus bölgesi istemediği için Sykes-Picot antlaşması uyarinca Musul'u Fransa'ya bırakmıştı. Yeni gelişmeler karşısında kontrollerini bu vilayetin ötesindeki bölgelere, yani antlaşmanın Rusya'ya verdiği Kürt bölgelerine göz dikmeye başladı. Bu
Sayfa 35 - Aram YayınlarıKitabı okuyor
Köleliğin Sonu
Ortaçağ'daki serfler (toprağa bağlı köleler) de nazara alınırsa, Avrupa'da kölelik öteden beri çok yaygındı. Köleler, hemen hiçbir insanî hakka malik olmadıkları gibi, en ağır işlerde ölesiye çalıştırılırlardı. Fransız ihtilälinden sonra Batı Avrupa'da beyaz köle adedi çok azalmıştı. Ancak Doğu Avrupa'da bilhassa Rusya'da
Reklam
Girit'te Türkler İçin Sonun Başlangıcı Olan İsyanlar
Osmanlı İmparatorluğu'ndan koparak kurulan ilk bağımsız devlet olan Yunanistan, bunu İngiltere- Fransa- Rusya ittifakına borçludur.
Şu New york’u vuranlar Iraklı mıydı? Hayır, değildiler. Pentagonu vuranlar Iraklı mıydı? Hayır, değildiler. Irak’ta kitle imha silahları mi vardı? Hayır, yoktu. Eğer Irak’ta kimyasal silah bulunsaydı bile, Pakistan, Hindistan, ABD, Fransa, İngiltere, Rusya gibi devletlerin nükleer bombaları var. Tüm bu ülkeler yok mu edilmeli? Haydi o zaman, kitle imha silahı olan bütün ülkeleri yıkalım.
Rusya'nın Sırplar için Türkiye'nin Boşnaklar için İran'ın Azeriler için Irak'ın Filistinliler için Fransa ve İngiltere'nin çeşitli ülkelerdeki Hıristiyan azınlıklar için daha başka ülkelerin de ''biz'' kategorisinde gördüğü başka gruplar için döktüğü timsah gözyaşları. Kapısının önü kir, pas ve tozdan geçilmeyen kötü ev sahibinin komşularının kiri ve pası için kopardığı kıyamet.
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
Reklam
Osmanlı tarihi ile ilgili klişe hâline gelmiş laflar vardır. Bir mevzu anlatılırken veya tartışılırken üzerinde hiç düşünmeden aynı şeyler tekrarlanır. Mesela, Türkler'in savaşta kazanıp, masada kaybettiği sık sık tekrarlanan bir husustur. Sanki Türkler hiç diplomasiden anlamıyor, saflıkları ve bilgisizlikleri yüzünden Avrupalı diplomatlar tarafından kandırılıyor gibi anlatılır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında bazı savaşlarda galip gelinmesine rağmen (1897 Yunan Savaşı gibi) yapılan antlaşmalardan kayıpla çıkılmıştır. Ancak bunun sebebi Osmanlı diplomatlarının maharetsizliği değil, İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devletlerin baskılarıdır.
1914'te Birinci Dünya Harbi ilan edildiğinde Osmanlı İmparatorluğu dahili ve harici düşmanlarla uğraşmakta müşkilat çekiyordu. Rusya, İngiltere İtalya, Amerika ve Fransa bir taraftan orduları ile diğer taraftan da bu şımarık milleti tahrik ederek dâhilde bilhassa Şark vilayetlerimizde yer yer isyanlar çıkartmakta kusur etmiyorlardı.
Katılmıyorum. Burada mevzu “itibar” değil “çıkar” idir.
60 milyonluk bir millet olmalarına rağmen dağınık, teşkilatsız ve geri olan Araplar, milli ülküleri olan Arap Birliği düşüncesi sayesinde toparlanma yoluna girmişlerdir. Ülkülerinden aldıkları güçle, Filistin işinde İngiltere ve Amerika’ya kafa tutmaktadırlar. Ülkü sahibi millet oldukları için de dünyada itibarları ve değerleri artmıştır. Bizim için çok büyük isret ve ders olan şu olay, Arapların itibarını göstermesi bakımından manalıdır: Birleşmiş Milletler teşkilatının 11 üyeli Güvenlik Konseyi’nin beşi “Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin” daimi, altısı geçicidir. 1945 yılında, bu altı üyelik için seçim yapıldı. 900 yıllık büyük bir geçmişi ve tarihi olan, askeri devlet olarak nam kazanmış bulunan Türkiye bu seçimde ancak bir tek oy alarak Konsey’e giremediği halde, İngiliz işgalinden henüz kurtulamamış olan ordusuz, donanmasız Mısır, 45 oy alarak bu üyeliğe seçildi. Demek ki, o zamanki Birleşmiş Milletler teşkilatına dahil bulunan 50 devletten 45’i, Mısır’ı bizden daha itibarlı ve üstün görmüştü. 1946’da geçici üyelik için yapılan seçimde de, Türkiye’ye kimse oy vermediği halde, Suriye 45 oy aldı. Bir iki yıllık bir devlet olan o zamanki üç milyon nüfuslu Suriye’nin Türkiye’ye tercih edilmesinin sebebi açıktır: Suriye, bir ülkünün ardındadır. Yani prensip sahibidir. Bundan dolayı da, düşmanlarının bile saygısını kazanmıştır.
KızılelmaKitabı okudu
Devletlerin gücü ve zayıflığı, ulusların refahı veya çürümesi sadece yöneticilerin yetkinliğine veya yetersizliğine bağlı değildir. Yöneticiler ne olursa olsun, iyi ya da kötü, kahraman ya da zalim her zaman halklarının bir yansımasıdır. Bunlar halkın ruhunun bir kopyası, kitlelerin üretimidir. Halk nasılsa onlar da öyledir. Bu nedenle uzun zaman önce her ulusun hak ettiği hükümete ve yöneticilere sahip olduğu söylenmiştir. Eğer halk kendi içinde büyüklük ve kahramanlık unsurları içeriyorsa oradan büyük insanlar ortaya çıka bilir. Napoléon'u Fransa verdi, barışçıl Çin değil. İngiltere Darwin'i ve varoluş mücadelesi öğretisini sundu ve Rusya pasif direnişinin havarisi Tolstoy'u verdi. Tersi mümkün değildi. Her ulus ruhsal durumuna göre ya büyük ya da önemsiz insanları iktidarın başına, yaşam yapısının tepesine yükseltir.
Almanya'nın illa ki weltpolitik izlemesi, İngiltere'nin donanmasının illa ki kendisinden sonraki en güçlü iki donanmanın toplamından da güçlü olması yahut Fransa'nın illa ki Alsace-Lorraine'i Almanya'dan geri alması gerektiği gibi, zaman zaman ne kadar geriye düşmüş gözükseler de netice itibarıyla Avrupa'daki büyük yönelimleri yaratma kudretinde olmuş dipte yatan inançlar arasında en tarihsel nitelikli olanı, Rusya'nın İstanbul ve Boğazlar üzerinde hâkimiyet kurması gerektiğini söyleyen inançtı.
Sayfa 265
1.310 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.