Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sabır (çanağı) taştı
İyi kalpli bir zenginin genç yaşta vefatı üzerine üzüntüden kısa zamanda hanımı da ruhunu teslim etmiş. Tek varis durumundaki kız çocuklarına amcasını vasi tayin etmişler. Kızın amcası zalim çıkmış ve kızın mallarına el koyduktan gayrı bir de kendini hizmetçi gibi kullanmaya başlamış. Yenge bir yandan yeğenler bir yandan zavallı kızı hem itip
Sayfa 177Kitabı okudu
Insallah iyi derler
"Kul ne derse desin, Hakk'ın katında denecek olan mühimdir karındaşlar. ... "
Reklam
Sabır(Çanağı) taştı
İyi kalpli bir zenginin genç yaşta vefatı üzerine, üzüntüden kısa zamanda hanımı da ruhunu teslim etmiş. Tek vâris durumundaki kız çocuklarına, amcasını vasi tayin etmişler. Kızın amcası zalim çıkmış ve kızın mallarına el koyduktan gayri bir de kendini hizmetçi gibi kullanmaya başlamış. Yenge bir yandan, yeğenler bir yandan zavallı kızı hem itip
Sayfa 177Kitabı okudu
SABIR (ÇANAĞI) TAŞTI İyi kalpli bir zenginin genç yaşta vefatı üzerine, üzüntüden kısa zamanda hanımı da ruhunu teslim etmiş. Tek vâris durumundaki kız çocuklarına, amcasını vasi tayin etmişler. Kızın amcası zalim çıkmış ve kızın mallarına el koyduktan gayri bir de kendini hizmetçi gibi kullanmaya başlamış. Yenge bir yandan, yeğenler bir
" Hicri 1000 senesinin başında, bu kusurlu ve fakir kul Mekke'de bazı dostlarla peygamber mucizelerinden ve evliya kerametlerinden konuşurken o dostlardan biri bana dedi ki : -Sevgili kardeşim senden dinledigimiz acayip ve garip hikayeleri başka kimseden işitmedik. Dünya kimseye kalmaz ;sen bu hikayeleri yazıp bir defterde toplasan, tâ kıyamete kadar hâyrla anılmana sebep olur. Nitekim derler ki : ' Kâmilin gitse vücudu, nice icadı kalır ; Anla, bil sen dahi kim;er ölür adı kalır.' Bu şekilde o kadar üsteledi ki, o iyi niyetli arkadaşı kıramadım. İlmel yakin bildiğim ve aynel yakin müşahede ettiğim büyük peygamberlerin ve velilerin yaşadıklarını ve anlattıklarını bu kitaba topladım. İnsanlar gerçekten acayip hikaye ve garip rivayetlere düşkündür. Hadis-i şerifte : ' Peygamber mucizeleri ve evliya kerametleri hangi toplulukta anlatılsa, Hak Tealanın rahmeti hiç şüphesiz onlar üzerine iner.' buyurulmuștur. Ümidim şudur ki, bu kitaptaki hikayeler duası hak katında makbul bir Hak așıkına rastlar da; bu kitabı yazana hâyr dua eder inşallah. "
İnşallah bizim arkamızdan da iyi hoca derler. Başka da bir mükâfatı yok bu hayatın.
Reklam
MAHKUMLAR ARASINDA 600 kişinin barındığı koca hapishaneyi şu iki kelime ile hulasa etmek mümkün: Ah ve af! Aziz arkadaşım: Bir akşam garipliğinde mektubun elime gökten düşer gibi düştü. Bütün varlığımı hüzünlü bir sevinç kapladı. Var ol, sağ ol! Biz insanlar noksan yaratıklarız!.. Aranmak, sevilmek isteriz! Gerçekten bizi alâkalar
"Elim erse, ayağım tutsa, seni bütün cihanın görebileceği bir yere çıkarır ve bağırırdım: "İşte, insan buna derler! Böyle olmağa çalışın!" İki milyar beş yüz milyon âdem evlâdının seni tanımalarını, öğrenmelerini istiyorum, anlıyor musun? Ulan, bu evlenme dalgan amma da kıyak be! Vay anasını! Desene, herifi çarptın! Hanımım, Ankaralı olucak gayrı. Hemşeri olduk. Neyse ne, iyi olur inşallah!” -Ahmed Arif
Mahmut Erol Kılıç
İnşallah, Müslümanlar da Tasavvufun Zenginliğini Keşfederler! Bir de Türkiye'de iken zerrece tasavvufla ilgisi olmayan kimselerin, özellikle aydınlarımızın yurtdışına çıktıktan sonra tasavvufa ilgi duyması, Mevlânâ'ya âşık olması veya bir batılının Mevlânâ hakkındaki bir çalışmasının dilimize kazandırılması sonrasında Mevlânâ'ya yönelik
Sayfa 36 - HayyKitap genişletilmiş 2. Baskı, Şubat 2012Kitabı okudu
Sanatçı yazarlara, konu ve materyal gönderiyorum. İlhan Tarus’a “Kımıl” adlı bir böcek hakkında bir roman yahut senaryo olabilecek çapta bir taslak gönderdim. Telgrafla “Fevkalâde! Acele mahallî bilgiler ve teferruat gönder” diyor. Bugünler bununla uğraşıyorum. Benim yayın imkânım pek kıt olduğu için, böylecene geçinmeğe gayret ediyorum. Hem sanata hizmet hem de üç beş kuruş sebeplenmek gibi bir zorunluğu geçiştirmeğe çalışıyorum, senin anlıycan! Ankara’ya hemen gelmem doğru değil. Düşmanım çok! Adım unutulsun biraz, ortalık yatışsın bir hele, dediğim gibi sana gelirim... Daha daha nasılsın şaheser dost? Hatırlıyor musun, yüzünü aklımda tutamıycam diye korktuğumu söylemiştim bir kere. Hâlbûki nasıl yanılmışım! Hasta hâfızama çakılmışsın âdeta. Elim erse, ayağım tutsa, seni bütün cihanın görebileceği bir kuleye çıkarır ve bağırırdım: “ İşte, insan buna derler! Böyle olmağa çalışın!” İki milyar beş yüz milyon âdem evlâdının seni tanımalarını, öğrenmelerini istiyorum, anlıyor musun? Ulan, bu evlenme dalgan amma da kıyak be! Vay anasını! Desene, herifi çarptın! Hanımım, Ankaralı olucak gayrı! Hemşeri olduk. Bana da bizim dost çevrelerde “Ankaralı Ahmed” derlerdi bir vakitler. Oysa dördüncü ordu dedikleri Doğu’da doğmuşum... Neyse ne, iyi olur inşallah! Boş vakitlerinde yazmaya, hiç olmazsa Neruda’dan tercümeler yapmağa çalış. Ve bana gönder. Ama Allah aşkına, söyle kocan sana bir stilo alsın. Ve tülbentten beter kâğıtlara yazma! Otuzumdan sonra bana kaligrafi etütleri yaptırma.
Reklam
Darbe sonrası Türkeş ve ekibi günlük bir gazete kurmaya karar verirler. Türkeş bu iş için Irkçılık-Turancılık davası döneminden tanıdığı ileri sürülen ve istihbaratçı olduğu hususunda rivayetler olan Ziya Tansu'yu görevlendirmiştir. Ziya Tansu, sonradan Özel Harp Dairesi adını alacak olan Seferberlik Tetkik Kumlu'nun ilk mensuplarından ve
Ne kadar acıyorum kendime; bu yüzden başkalarına acımaya fırsat bulamıyorum. Bütün acımamı kendime harcadım. Dilencilerden kaçıyorum. Biri yüzüme bakıp acıklı şeyler anlatacak diye titriyorum. İnsanlık dışı oldum. Yüzümü yerden kaldıramıyorum. İşim gücüm başkalarına haksızlık etmek. Bu yüzden tutunamayanların arasında hakkım olan yeri alamıyorum.
Sayfa 671Kitabı okudu
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.