Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah be darenim neler çektin
"Sana sarılmak istiyor muyum? ... "Tabii ki istiyorum. Ama her seferinde geri çekileceğini bilerek sana sarılmanın nasıl bir işkence olduğunu biliyor musun? Kanatlarımı kopardılar, Nova. Ve seni her bıraktığımda ben kollarımı da koparmak istiyorum."
Sayfa 676 - Daren&NovaKitabı okudu
sevdiğine sırf sevdiği için işkence etmenin de tadına varmıştı.
Reklam
TBMM Kürsüsünden Atsız'a Hücum: 1962 Mart'ında CHP milletvekili Osman Sabri Adal'ın TBMM kürsüsünden Atsız'a hücum etmesi bazı gazetelerde yer aldığı gibi Millî Yol'da da genişçe yer alır. Konu Tedbirler Kanunu'dur. Başbakan İsmet İnönü ile meclisteki partilerin genel başkanları Adalet ve Anayasa Komisyonu'na bir
İçimde öyle bir güç hissediyorum ki şimdi... Şu anda ve her zaman "varım" diyebilmek için dünyanın bütün acılarına göğüs gerebileceğimi sanıyorum. Çeşit çeşit azap içinde, "varım!" diyeceğim; işkenceden kıvranırken gene, "varım!" İşkence masasında da, "varım"; güneşi görüyorum, görmesem de varlığını biliyorum. Güneşin varlığını bilmek bile yaşamaktır.
Sayfa 788 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Din ve bilim karşı karşıya,
Nöro-psikolog James Prescott sanayi öncesi 400 toplulukta yaptığı incelemelerde, fiziksel sevgiye yer veren kültürlerde yetişen çocukların şiddete eğilimli olmadıklarını görmüştür. Çocukları fazla öpüp sevmeyen toplumlarda bile eğer yetişkinlerin seks ilişkileri baskı altında değilse, gençler şiddete yönelmiyorlar. Prescott'ın kanısınca, bireyleri yaşamlarının en azından bir ya da iki kritik dönemlerinde, başka bir deyişle, çоcukluklarında ya da erginlik yaşlarında bedensel sevgiden yoksun bırakan kültürlerde, şiddete yataklık eden bir ortam gelişiyor. Fiziksel sevgi gösterilen kültürlerde hırsızlık, kitlesel din örgütlenmeleri ve kıskançlık tohumu taşıyan zenginlik gösterisine rastlanmamaktadır. Çocukların dövüldüğü yerde kölelik, cinayet, düşmanları sakatlama, işkence, kadınları hor görme ve günlük yaşama olağanüstü varlıkların müdahale ettikleri inancı hüküm sürmektedir.
Sayfa 351 - On Üçüncü Bölüm - Dünya’yı Kim Temsil Ediyor?Kitabı okudu
Mösyö Gog, fakat güzel bir işkence yöntemi bulmayı ba­şardınız..... Bize dev olmaktan teselli duyuracak tek şey eksik: Bizden daha küçük insanların hayranlıkları, manzaraları ve beraberliği.
Reklam
Çok az şey Jacob' ı evcil hayvanlara işkence edilmesi kadar kızdırırdı. Denizcilerin niye öfkelendiğini bilmiyordu ama onun öfkesi sadece ata edilen eziyete değil hayvanın gözlerindeki sessiz, itiraz etmekten korkan teslimiyeteydi de aynı zamanda.
Sayfa 35 - Sel YayıncılıkKitabı okuyor
Günlükler, bir yazarın, kendi kendiye konuşmasıdır, bu nedenle Kafka'nın günlüğünden bir başka bölüm daha okuyalım: ... 25 Şubat 1915, "...Yaşamımın akışını gözleyen bir yabancı olsaydım, yaşamımın hiç ile son bulacağını, korkunç, aralıksız bir kuşku ve yaratmak uğruna sürekli olarak kendine işkence etmekle geçtiğini söyleyebilirdim. Oysa kendi yaşamıma katılan olarak, umut ediyorum."
132 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
#büyükyalan İki tane çocuk üstelik kardeş ve ikizler. Savaşın en sert zamanında babaları savaşta anneleri de onları korumak için yıllardır arayıp sormadığı anneannelerine bırakmak üzere. Savaş yalan, savaş yıkım, savaş açlık, savaş zorba, tecavüz, işkence, perişanlık.... İkizler o kadar akıllı ki, hayatı deneysel olarak tatbik ederek tüm bu zoruluklara kendilerini alıştırmayı seçiyor. Ne aile, ne aidiyet, ne sevgi, ne güven, ne korunma olmadan hemde... Macar asıllı #AgotaKristof kendi deneyimlediği savaşı, esaret korkusunu, kaçma ve başka bir ülkede göçmen olma durumunu kitaba aktararak kısmen kendini de anlatmış gibi adeta... İkinci kitap #Kanıt ikizlerin isimleri ortaya çıkıyor Claus ve Lucas, dikkat ettiyseniz sadece haflerin yeri değişerek çocuklar gibi isimler de ikizleşiyor sanki Claus giderken Lucas ölen Anneannesinin evine ve bahçesine bakmak için geride kalıyor. Yani #kanıt Lucas'ın gözünden yazılıyor. Her iki kitapta da yaşananlar yalan mı yoksa gerçek mi gidip geliyorsunuz. Muhtemelen yazar da savaşın ortasında yaşamaya çalışan insanların bir gerçeği mi yoksa bir rüyayı mı yaşadıklarını sorguluyor olabilir. Gerçi savaşın insanlığa dair hangi gerçeği savunduğu da sorgulanması gereken bir durumdur. #üçüncüyalan bu kez Claus'un gözünden yaşananları ortaya koyar. Garip bir şekilde ilk iki kitabın kurgusunun kurmaca hatta kurmaca içinde kurmaca olduğunu okurken son kitap olan üçüncü yalan da bizleri muğlak bir hikayenin merkezine çeker. Yinede bu muglaklık içinde gerçeğe en yakın bilgiyi son kitaptan ediniriz. Hülasa, Agota Kristof'un bu şahane eserine ölmeden önce şahit olun isterim
Üçüncü Yalan
Üçüncü YalanAgota Kristof · Afa Yayınları · 199354 okunma
1956: Kısıtlı Faaliyetler 1956 yılında Ocak gazetesinde yayımlanan bir iki yazısı hariç Atsız'ın sessizliği devam etmektedir. Hatta 1954 yılında 3 Mayıs'ı anmak üzere Yıldız Parkı'nda yapılan kır gezisine dahi katılmamıştır. Ancak 1956 yılında 3 Mayıs vesilesiyle yapılan bir salon toplantısına katılır. Toplantı 05 Mayıs Cumartesi
Reklam
Biz insanlar kasabın gözlerinin süzüp, içlerinden önce birini ardından bir başkasını seçtiği kırda oynaşan kuzuları andırıyoruz; çünkü iyi günlerimizde bizi tam da bu anda hangi felaketin pusuda beklediğini, hangi hastalık, sefalet, işkence ve eziyetin, uzuv, akıl ve can kaybının birdenbire bastırmak için hazırlandığını bilmeyiz.
Gerilim. Oyun oynama. Tahrik etme, işkence. Onun tahakkümü. Benim boyun eğişim. ikimizin de bu rolleri sevmesi. Demek sınırları zorlamak istiyor, içten içe bunu ben de istiyorum, sınırlarımın ne kadar zorlanabileceğini öğrenmeyi, bunu yapma iznini bir tek ona verebileceğimi bilerek.
228 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Gördüğünüz düşlerin gerçek olduğunu anladığınızda kendinizi hangi konuma koyarsınız? . İmam Ayetullah, öğrencisi Murathan ile birlikte tıpkısı bir düş görür. Kız Kalesi'ne gidip Tanrı'nın onlara düş yoluyla ilettiği sırrı gün yüzüne çıkartacaklardır. Bunun başka bir açıklaması olamaz. Kız Kalesi, 1000 yıl önce bazı olaylara tanıklık
Kıyamet Elçileri
Kıyamet ElçileriAlein Kentigerna · Panama Yayıncılık · 202390 okunma
Borgia'yım ben; iki, belki de üç defa Borgia. Herkese göre soyum bir bilmece; bana göreyse sır hayır, sırdan da öte, işkence. İtalya'da çeyrek yüzyıldır hiçbir isim Borgia'dan daha şeytanca gelmiyor kulağa; bunu bilmiyor olsam bile, her gün yeniden, yeniden öğrenirdim. Şöyle ağız dolusu küfretmek isteyen "Borgia!" diyor. Şu acınası dönemi, Roma'nın yozlaşmasını, İtalya'nın çöküşünü bir kelimede özetlemek isteyen, öfkesini kusuveriyor: Borgia! Düzenbazlık, kokuşmuşluk, zina, kara büyü, cinayet, ensest: Borgia! Ağız dalaşı, nifak, şehirlerle krallıkların bitmez tükenmez kavgaları, kuzey ve güneyin aç gözlü yabancılarca istilası, nefret, tamah, yenilgi, açlık, felaket, veba ve yaklaşan kıyamet günü: Borgia! Borgia kelimesinin bütün çağrışımlarını tam anlamıyla kavrayabilmek için İtalya'ya dönmem gerekiyormuş..
Sayfa 9 - Alfa KitapKitabı okuyor
Yıllarca önce merhum Yaşar Kemal bana alındığı gözaltından serbest bırakılırken Çukurova'da yıllarca dinleyip derlediği deyişleri içeren, dokuz yüz sayfa tutan defterlerini karakoldan çıkarken istediğinde polislerin kendisine "Hava soğuktu, biz onu ısınmak için sobada yaktık!" dediklerini ağlayarak anlatmıştı. Yanaklarından akan, senin, benim gibi yarın unutulası birinin değil, ünü yüzyılları aşan bir dâhinin gözyaşlarıydı. Kara cehaletin yol açtığı yıkıma bakar mısın? Bu kara cehaleti ben de tanımıştım. Görev yaptığım ilçede bir hukukçunun "Nurculuk" akımını felsefi bakımdan eleştiren ve ceza hukuku açısından değerlendiren kitabını bulan polis, "Sen Nurculuk propagandası yapıyorsun" diyerek gizlice 5 gün boyunca gözaltında işkence yapmıştı zavallı bir esnafa. Odama getirdiklerinde ayağa kalkamıyor, tabanları yediği sopadan şişmiş, yürüyemiyordu. Hem iktidarlar yazıdan ve kitaptan neden bu denli korkarlar ki!Dilerim Hitler gibi kitaplar yakılmaya kalkışılmaz, benim ülkemde. Eski Yargıtay - Onursal Başkanı Sami Selçuk 01.09.2016
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.