Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kim sandı?
Kim kazandı? Hepsinden hızlı koşan mı? Çıtayı düşürmeden sıçrayan mı? Kelebek gibi kaçıp arı gibi sokan mı? Kim kazandı? Sabahlara kadar sınavlara çalışan mı Yürüyenin elinden çantayı kapıp kaçan mı? Güzellik yarışmasında "Kraliçe" olan mı? Kim kazandı? Yüzlerce kiloyu kaldıran mı? Yüzlerce kişiyi güldüren mi? İlk defa yüzerek
Sayfa 158Kitabı okudu
İspanyollar***
..."İspanyollar, 'seni seviyorum' demiyorlar da, *seni istiyorum,' diyorlar."..
Sayfa 85 - Nora YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İspanyollar yeni bir dünya keşfettiklerini düşünüyorlardı. Ancak bu dünya bizim için yeni değildi. Tamagastad'a ve Cipatonal'e tapınmış olan atalarımız buraya yerleştiklerinden beri birçok kuşak bu topraklar üzerinde çiçek açmıştı. Biz Nahua'ydık; ama Chorotega ve Niquirana dillerini de konuşuyorduk.
Benin gibi ilk defa duyanlar şok:))
Jean Vischa (Jean Zischa) ölümünden sonra derisinin yüzülmesini ve savaşta düşmanlarına karşı kullanılmak üzere derisinden bir davul yapılmasını istedi: Bunun savaşlarda düşmana karşı sağladığı üstünlüğün devam etmesine yardımcı olacağını umuyordu. Bazı Kızılderililer, sağlığındaki iyi talihine güvenerek İspanyollar'a karşı savaşlara komutanlarından birinin kemiklerini götürüyorlardı. Aynı dünyanın başka halkları da, kendilerine iyi talih ve cesaret getirmesi için savaşta ölmüş olan yiğit adamların cesetlerini yanlarında getiriyorlardı.
Sevgili Dost, Kim kazandı? Hepsinden hızlı koşan mı? Çıtayı düşürmeden sıçrayan mı? Kelebek gibi kaçıp arı gibi sokan mı? Kim kazandı? Sabahlara kadar sınavlara çalışan mı? Yürüyenin elinden çantayı kapıp kaçan mı? Güzellik yarışmasında "Kraliçe" olan mı? Kim kazandı? Yüzlerce kiloyu kaldıran mı? Yüzlerce kişiyi güldüren mi? İlk defa yüzerek Manş'ı geçen mi? Kim kazandı? Atom bombasını Hiroşima'ya atan mı? Everest'in tepesine ilk kez varan mı? Doksanıncı dakikada maçı alan mı? Kim kazandı? Kitapları milyonlarca satan mı? Kafasıyla mermerleri kıran mı? Sesiyle dünyayı ayağa kaldıran mı? Kim kazandı? İhaleyi "aslanın ağzından" kapan mı? Kepçeyi elinden bırakmayan mı? Atlı mı kazandı yoksa yayan mı? Kim kazandı? İspanyollar mı, Kızılderililer mi? Hitler mi, Yahudiler mi? Beyazlar mı, zenciler mi? Kim kazandı? Kosovalılar mı, Sırplar mı? Maviler mi, Yeşiller mi? Kuzular mı, kurtlar mı? Kim kazandı? Odunlar mı, küller mi? Terziler mi, kumaşlar mı? Avcılar mı, kuşlar mı? Kim kazandı? Güller mi, surlar mı? Salonlar mı, kırlar mı? Değnekler mi, körler mi? Kim kazandı? Diriler mi, ölüler mi? Çobanlar mı, sürüler mi? Efendiler mi, köleler mi? Kim kazandı? Sevgili Dost, Herkes kaybetti. Ölüm kazandı.
İspanyollar'ın bir sözü türlü yönlerden hoşuma gider: Allah beni kendimden korusun.
Sayfa 186 - Dorlion yayınları
Reklam
Sevgili Dost, Kim kazandı? Atom bombasını Hiroşima’ya atan mı? Everest’in tepesine ilk kez varan mı?Doksanıncı dakikada maçı alan mı? Kim kazandı? Kitapları milyonlarca satan mı? Kafasıyla mermerleri kıran mı? Sesiyle dünyayı ayağa kaldıran mı? Kim kazandı? İspanyollar mı? Kızılderililer mi? Hitler mi, Yahudiler mi? Beyazlar mı, zenciler mi? Kim kazandı? Diriler mi, ölüler mi? Çobanlar mı, sürüler mi? Efendiler mi, köleler mi? Kim kazandı? Sevgili Dost, Herkes kaybetti. Ölüm kazandı. Mezar taşlarına “Huve’l Bâki” kazındı.
Yine Atsız, yine iğrençlik!!! Oğluna vasiyeti...
“Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim. Kapatıyorum.Sana bir resmimi yadigâr olarak bırakıyorum. Öğütlerimi iyi tut, iyi bir Türk ol. Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır. Bulgarlar, Almanlar İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Rumenler yeni düşmanlarımızdır. Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Gürcüler, Çeçenler içerideki düşmanlarımızdır. Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı. Tanrı yardımcın olsun!”
Sayfa 227 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Orta Hispaniola'da altın vardı. İspanyollar madenleri işletiyorlar ve yerlileri çok çalıştırıyorlardı. 1519'da 100.000 ki­şi olan yerli nüfustan yalnızca 2.000 kişi hayatta kalmıştı ve madenlerde çalıştırılmak üzere Afrika'dan köleler getirilmekteydi.
Sayfa 127 - Scala YayıncılıkKitabı okudu
Elimize bir mikrofon al­sak sokaktaki insanlara “Vicdâni eğitime ihtiyacınız var mı?” diye sorsak, belki de yüzde onundan doğru cevap ala­cağız. Yüzde doksanı, vicdanın eğitime ihtiyacı olmadığını söyleyecektir. Aynı şey İspanyollar için de, bebeklerin tepe­sine, mama yerine bomba gönderenler için de geçerlidir.
Reklam
Bir Arpa Boyu Yol
İspanyollar yıllardır boğalarla güreşir. İspanya sınırına yakın bölgelerdeki Fransızlar “inek güreşi” yaparlar. Sorunca kendilerine, bu güreşlerin aslında, insanın hayvandan daha yüce olduğunu simgelediği cevabını alırsınız.
Tarihin Oku
Hâlâ "otantik" kültürden bahsediyoruz, ama eğer "otantik" derken bağımsız olarak gelişmiş ve dış etkilere maruz kalmadan yerel âdetlerden ibaret bir şeyden bahsediyorsak, Dünya'da bu anlamda otantik bir kültür kalmamıştır. Son yüzyıllarda neredeyse tüm kültürler, küresel bir taşkın sonucunda tanınamayacak ölçüde değişmiştir. Bu küreselleşmenin sonuçlarına verilebilecek en ilginç örneklerden biri "etnik" mutfaklardır. Bir İtalyan lokantasında domates soslu spagetti, Polonya ve İrlanda lokantalarında bolca patates, Arjantin lokantasında onlarca farklı Biftek çeşidi, Hint lokantasında hemen her şeye serpilmiş acı biberleri, İsviçre kafelerinde de çırpılmış kremalı koyu ve sıcak çikolata bulmayı bekleriz. Oysa bu yiyeceklerin hiçbiri bu ülkelerin yerel ürünü değildir. Domates, acı biber ve kakao Meksika kökenlidir ve Asya'yla Avrupa'ya ancak İspanyollar Meksika'yı fethettikten sonra ulaşmıştır. Jül Sezar ve Dante Aleghieri yaşamları boyunca hiç domatesli spagettiyi çatallarına dolayamadılar ( o dönemde çatal bile icat edilmemişti). William Tell hiç çikolata yiyemedi ve Buddha hiç yemeğine acı biber koyamadı. Patatesler Polonya ve İrlanda'ya ulaşalı henüz dört yüz yıl bile olmadı. Arjantin'de 1492'de yiyebileceğiniz tek biftek lama bifteğiydi.
Sayfa 175Kitabı okudu
“Mafya” nın ortaya çıkışı;
“Mafya,” Arapçada, sığınak anlamına gelir ve Sicilya diline, Müslümanlar ülkeyi onuncu yüzyılda yönetirken geçmiştir. Sicilya halkı, tarih boyunca Romalılar, Papalık, Normanlar, Fransızlar, Almanlar ve İspanyollar tarafından acımasızca baskı altında tutuldu. Hükümetleri, yoksul çalışan sınıfı köleleştirdi, emeklerini sömürdü, kadınlarına tecavüz etti, liderlerini öldürdü. Zenginler bile talan ve zulümden kurtulamadı. Kutsal Katolik Kilisesinin İspanyol Engizisyonu, muhalif oldukları gerekçesiyle mal varlıklarına el koydu. Ve bu yüzden “mafya”, intikamcıların gizli örgütü olarak yayıldı. Kraliyet mahkemeleri, bir çiftçinin karısına tecavüz eden bir Norman soylusunu cezalandırmayınca, köylüler çetesi onu öldürdü. Polis şefi, küçük bir hırsıza, cassetta ile işkence ettiğinde, polis şefi de öldürüldü. Nispeten iradesi güçlü köylüler ve yoksullar halkı savunmak için organize bir şekilde örgütlendiler ve gerçekte, ikinci ve daha güçlü bir hükümet oluşturdular. Öyle ki, artık düzeltilecek bir hata olduğunda, insanlar resmi makamlara değil, probleme arabuluculuk eden yerel mafya liderine gitmeye başladılar.
"Bir araştırmaya göre, trafik ışığı kırmızıdan yeşile döndüğünde İtalyanlar ortalama beş saniyede, İspanyollar altı, Almanlar ise yedi buçuk saniyede korna çalıyormuş," dedi Ali. "Türkler?" diye sordu Burhan Turhan. "Türkler araştırmaya dahil edilmemiş çünkü bu araştırmadaki ölçü saniye. Salise değil."
Sayfa 186
"Tüm İspanyollar sadece okumayı bilmekle kalmayıp - ki bu hiç de azımsanacak bir şey değildir - aynı zamanda onu bir tutkuya dönüştürdüğünde , okumaktan keyif aldığında ve okurken eglendiğinde ,evet,eglendiğinde burası yepyeni bir ülke olacak."
Sayfa 139
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.