*sen dünyayı kafanın içi gibi ipsiz sapsız şeylerle dolu mu zannediyorsun ?
*böyle dümdüz bir beynim olacağına hiç olmamasını tercih ederdim.
*demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı ? Kullanmadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat , daha makul değil miydi?
*kendimiz iyi olamıyoruz ve başkalarının iyiliğini küçük görmek için onlara reklamcı , hayır dua avcısı , hatta riyakar diyoruz .
*dünya kim? Benden başka dünya var mı? Herkesin bir tek dünyası vardır o da kendisi.
*çünkü hiçbirinde fikirler ve bilgiler şahsiyet hakime gelmemiştir .
*bir insanın ,bilgisi, düşünceleri , mantığı, ahlakı , hülasa her şeyiyle bir bütün olduğunu henüz anlayan yok.