“Bir masal iki parçanın bir araya gelmesiyle yapılır: Bu parçalardan biri masalın bedeni, öteki canıdır denebilir. Beden masalın kendisi, can ondan çıkan derstir.”
-
Jean de La Fontaine
1. Giriş:
Bu makale çalışması yalnızca Aisopos ve masallarına dair değildir. Aisopos öncesi Antik Yunan'da karşımıza çıkan masalsı metinlere, Aisopos'un hayatına,
"Ben buralarda dolaşırken İstanbul'da bir kadın şairi Boğaz'da, Pendik'te, Florya'da, Şişli'de hanımlarla röportaj yapıyordu:-
Atatürk'ün kadın konusundaki devrimleri gayesine erdi mi? diye soruyordu.Onlar da:- Evet, diyorlardı."
Dursun Akçam Cumhuriyet tarihinde ilk defa 1963 yılında Doğu (Ardahan-Kars-Ağrı..) illerinde köylü
İnceleme 09 Ekim 2020 Tarihinde Hozomuz tarafından alıntılanarak paylaşılmıştır, sevgiler Hozom. :)
twitter.com/jeandpardaillan...
Birincil elden olmayan kaynaklarla Tarih üretimi yapan insanların tarihe en büyük zararı verdiği ortadadır. Günümüzün bir hesaplaşması olsa da, geçmişte de benzer şeylerin olduğu,
Yıl 1881. Bir ulusun kaderinin tayin olacağı o yılların başlangıcına, bir doğum müjdesine götürelim önce sizi. Hepimizin malumu. Sarı saçlı, mavi gözlü, pembe yüzlü bir oğlan çocuğunun doğumuna. Mustafa'nın doğumuna. Annesi Zübeyde Hanım, net olmayan Mustafa Kemal'in doğum günü tarihi için erbain soğuklarını işaret etmiş. Erbain
Sahnenin dışında mıyızdır, ya da içinde miyiz büsbütün ?
Ben sahnenin dışından sesleniyorum size ama yazarın eserinde herkes sahnenin baş kahramanıydı."Sahnenin dışındakiler" diyerek İstanbul halkını kastetmiş, sahnenin içindeyse Kurtuluş Savaşı mücadelesinin geçtiği Anadolu resmedilmiş.Kahramanlarımızdan İhsan bu durumu şöyle
Sitede beni yakından tanıyanlar az çok bilir, tarihi yaşanmışlıklardan dolayı Arap halkına karşı genelde olumsuz gözle bakmışımdır. O yüzden baştan belirteyim incelemedeki yorumlarım objektif yönde olmayacaktır, ama bu durum kitap hakkında doğru bilgi vermeme engel değildir.
Kitabın yazarı Arap bir gazetecidir. Yazar, genel anlamda objektif
.
“İstanbul'un orta yeri sinema
Garipliğimi, mahzunluğumu duyurmayın anama”
Böyle diyordu bir Şiirinde Orhan Veli
Demesine ben de derim amma
Benim anam duymaz
Çünkü benim anam öldü
Salavan dağına bakan bir mezarlığa gömüldü
Benim sinemamda
Artık anamın filmi oynamaz
Ben sıradan bir filimde oynuyorum
Kendi filmimde
Jenerikte adım küçük harflerle yazılı
Kendi sesimle ve irticalen konuşuyorum
Kendi kendime
Gün batımı çığlık çığlığa son kuşlar
Ufuklar bir gelincik kızılı
Açmışlar göletin kapağını
Gece karanlığı doludizgin gelir
Biraz sonra burada
.
"Ve Ben Çiçeklerin Döllenmesini Düşünüyorum"
" … Bak tam karşımızda gecenin mumu
damla damla nasıl eriyor
nasıl doluyor agzına kadar uyku şarabıyla
gözlerimin simsiyah kadehi
senin ninnilerini dinlerken
ve bak
nasıl şiirlerimin beşiğine
sen doğuyorsun, güneş doguyor … "
"Kimden bu ? "
"Kimden olacak" dedi,
.
Urumelihisarı'na oturmuşum;
Oturmuş da bir türkü tutturmuşum:
"İstanbul'un mermer taşları;
Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları;
Gözlerimden boşanır hicran yaşları;
Edalı'm,
Senin yüzünden bu hâlim."
"İstanbul'un orta yeri sinema;
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama;
El konuşur, sevişirmiş; bana ne?
Sevdalı'm,
Boynuna vebâlim!"
.
Birlik ve Dayanışma: Vakıflar
⋆ 𖥸 ⋆ 𖥸
Toplum ile devlet, hayatın her alanında yaşamak ve gelişmek için birlik ve beraberliği zorunlu hale getirmiştir. İnsanlığın tarihsel serüvenine baktığımızda ihtiyaç şartları ve zorunlulukları toplum ve devlet ilişkisini kalıtsal bir doğallık hâline getirmiştir. Belli imkân ve şartlar dahilinde