Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
(...) Ah, benim güneşim değilsiniz siz! Gidin başka yüzlere bakın! Evet, bu yakınlarda üç güneşim vardı; Ama en iyi ikisi battı. İşte şimdi üçüncüsü de batıyor arkalarından! Karanlık bana iyi gelecek.
Bunları yazarken asıl hikayenin hakkını vermek için kalem ve mürekkebin kifayetsizliğini ama en çok da kendi yetersizliğimi fazlasıyla hissediyorum. Yeterli dikkati vererek okusanız bile, küçük lambanın parlak ışığının altında anlatıcının solgun, içten yüzünü göremeyecek, sesindeki tonlamaları duyamayacaksınız. Hikayesindeki dönemeçleri anlatırken yüzünün aldığı halleri bilemezsiniz. ( işte bu yüzden hayat ve hikayeler hiçbir zaman yaşandığı ve anlatıldığı gibi değildir. Ben yaşar ve anlatırım sen dinlersin anlarsın ama yaşamış sayılmazsın. Aynı kitaplar gibi biz okurlar kendimizi yüzlerce hayat gördük diye tanıtırız ama o hayatları da birilerinin penceresinden görmüşüzdür ve bu da bizi hiçbir okuduğunuz kitabı kendi hayatımız gibi yaşamadığımızı gösterir.)
Sayfa 25 - Karbon kitaplarKitabı okudu
Reklam
"Yemine ne gerek var ki? İnsanları bağlayan yeminler değildir. Eğer bir şey için belirli bir hisse sahipseniz, işte bu sizi ona bağlar; eğer böyle hissetmiyorsanız da hiçbir şey sizi bağlayamaz."
“Ya şekere ne demeli?” diye bağırdı Anna Nikolayevna. “Şeker olayını anlatın Pelageya İvanovna!” Pelageya İvanovna sobanın kapağını kapatıp gözlerini yere dikerek anlatmaya başladı: “Yine bir gün Dultsevo’ya bir doğuma gidiyorum...” “Bu Dultsevo pek ünlüdür,” dedi sağlık memuru dayanamayarak ve ekledi: “Bağışlayın! Devam edin meslektaşım!” “Normal olarak muayeneye başladım,” diye devam etti meslektaş Pelageya İvanovna, “ama doğum kanalında, elime anlayamadığım bir şey geldi. Böyle ufalanmış mı desem, küçük tanecikli bir şey mi desem... Bir baktım, kesme şeker çıktı!” “Alın size fıkra!” dedi Demyan Lukiç coşkuyla. “Affedersiniz ama hiçbir şey anlamadım...” “Köylü işte!” dedi Pelageya İvanovna. “Kocakarı ilacı yapan biri öğretmiş. Doğum yapması zor oluyormuş kadının. Bebekleri dünyaya gelmek istemiyormuş. Güya çıksın diye kandırmak gerekiyormuş. Onlar da bebeği kandırmak için tatlı bir şey kullanmışlar
Lao Tzu'nun da bilgece ifade ettiği gibi:" Binlerce kilometrelik bir yolculuk bile tek bir adımla başlar." İşte o ilk adımı atın, hemen işe koyulun. Her şeyi değiştirme gücüne sahip bir adımdır bu.
Evrende etkimiz dışında gerçekleşen olaylar olur: Bir göktaşının düşmesi, bir baharat püskürtüsünün gerçekleşmesi, giderek yaşlanmak ve ölmek gibi. Bunlar bu evrenin gerçekleridir ve hisleriniz ne olursa olsun, onlarla yüzleşmek zorundasınızdır. Böyle gerçekleri sözlerle savuşturamazsınız. Size kendi tarzlarıyla, konuşmaksızın gelirler ve işte o zaman, o zaman "hayat ve ölüm" ne demekmiş anlarsınız.
Sayfa 247 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
" Dünyanın en mahir üçkâğıtçıları, kendilerini kandıranların yanında solda sıfır kalırdı; işte ben de bu türden bahanelerle kendimi kandırmıştım."
Sayfa 325Kitabı okudu
Ön Söz
Metafor cıva gibidir, ele avuca sığmaz, aklınıza hiç gelmeyecek anlamlara sıçrayıverir bazen. Fantazi işte bu yüzden çok ama çok önemli bir tür, bir nevi gizli silah -kullanmasını bilene.
Sayfa 11 - Metis Yayınları, 2. Basım, Haz. Yiğit Değer Bengi
“Martin Eden,” dedi kendi kendine. “Sen bir yabani değil, lanet olası zavallı bir Nietzsche adamısın. Eğer yapabilseydin bu kızla evlenip yüreğini mutlulukla doldururdun. Ama olmaz işte, yapamazsın. Ne lanet olası bir hicap, ne utanç.” “'Zavallı yaşlı bir avare, zavallı yaşlı çıbanlarını anlatır,'” diye mırıldandı, Henley’yi hatırlayarak. “'Hayat büyük bir hata (bence), utanç verici bir maskaralık'. Aynen öyle, büyük bir hata hayat, utanç verici bir maskaralık...”
Sayfa 425 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Bu kadar çok hastanızın olmasını trakeotomiye borçlusunuz. Köylerde ne diyorlarmış biliyor musunuz? Lidka’nın boğazının yerine çelikten bir boğaz koyup dikmişsiniz. Kızı görmek için özellikle o köye gidiyormuş insanlar. Ününüz yayılmış işte doktor, kutlarım.” “Çelik boğazla mı yaşıyormuş güya?” diye sordum. “Evet, öyle. Ama gerçekten fevkaladeydiniz. Çalışırken öyle soğukkanlısınız ki, pes doğrusu!
Reklam
Şiire, aşka ve ölüme inanıyorum, diyor, işte bu yüzden ölümsüzlüğe de inanıyorum.
Sayfa 220 - Can YayınlarıKitabı okudu
" Sonra bir an gelir, beklediğin fırsat karşına çıkar. Sen de yakaladığın bu fırsatın üzerine atlar, sermayeni koyup yatırımını yaparsın; işte hepsi bu. Sermayeni koyup yatırımını yaptıktan sonra da tek yapman gereken onu yönetmek."
Sayfa 263Kitabı okudu
Toplumumuzun bu tür bir yok etme için örgütlenmiş olduğuna dikkat etmediniz mi? Brezilya ırmaklarındaki o küçücük balıklardan söz edildiğini herhalde işitmişsinizdir, hani binlercesi ihtiyatsız yüzücüye saldıran, birkaç saniyede onu küçük lokmalarla yiyip bitiriveren ve ortada tertemiz bir iskeletten başka bir şey bırakmayan balıklardan? İşte böyledir onların örgütlenmesi. “Temiz bir yaşama razı mısınız? Herkes gibi?” Evet diyorsunuz doğal olarak. Nasıl hayır diyebilir insan? “Tamam. Sizi temizlerler. Bir iş, bir aile, örgütlenmiş boş zaman işte budur.” Ve küçük dişler tene saldırır, kemiklere kadar yer. Ama yanlış söyledim. Onların örgütü dememeli. Bizim örgütümüz bu, eninde sonunda: Kim kimi temizleyecek!
Sevgili Felipe, karşındayım işte, sahilin bu huzurlu köşesinde ve denize bakan dağların eteklerinde; burada, ne kimsenin beni tanıdığı ne de benim kimseyi tanıdığım bir yerdeyim.
Sayfa 11
"İşte senin arkadaşlığın bu kadar. Madem sana guvenmediğim için beni azarlıyorsun, Güvenilir biri olsaydın da bunları anlatsaydın."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.