Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yalnızlık tek başına kalmak değil, tek başına kalmaktan kaçmaya çalışmaktır. Bunun için ne kadar uğraşırsan durumun o kadar acıklı hale gelir. Geceyi uzatmak, son bir sigara yakmak, bir kadeh daha içmek, ayak sürümek, bin dereden su getirmek… Bütün bunlar kapının arkasına gizlenmiş seni bekleyen tekilliğinle karşılaşmanı geciktirmekten ve çaresizliğini arttırmaktan başka işe yaramaz. Durumu sükunetle kabullendiğin ve onunla savaşmaktan vazgeçtiğinde ise aniden daha az yalnız biri haline gelirsin. Bu konuda bilinmesi gerekenler fazla değildir. Yalnızlıkta "çat kapı" yoktur ve yalnız biri kimsenin hayatının doğal uzantısı olmadığından biriyle buluşmak için daima randevulaşmak zorundadır. Kimsenin hayatını tamamlamaz bunun karşılığı olarak da kimse onun hayatını bütünlemez. Kimileri böyle olmasını tercih ettikleri için, kimileri de kimse onları tercih etmediği için yalnızdır. Yalnız biri sadece bir aksesuardır. Süslü bir toka, zarif bir kolye, b.ktan bir kemer ya da bir çift güzel küpe… O kadar. Yoklukları üzüntü verici olsa da kimseyi öldürmez."
Sayfa 153Kitabı okudu
Türkiye’de rakıyı içerken, kadehi önce sofraya vurur sonra diğer kadehlerle tokuştururuz.’ Elinde kadehiyle sabırsızlık içinde açıklamanın bitmesini bekleyen Gerard sordu. ‘Neden?’ ‘İki nedeni vardır. Öncelikle sağlıklarına içtiğimiz ancak sofrada olmayan ve sevdiğimiz kişileri anmak için. İkinci nedense, rakının insanı konuşturmasından kaynaklanır. Kadeh sofraya vurulursa gizlilik yemini edilmiş demektir. O sofrada konuşulacak her konu o sofrada kalacak demektir. Rakı insanı soyar. Sarhoş, sofradan çıplak kalkandır. Ama sofranın adı rakı sofrasıdır. Yani çıplaklar kampı. Şerefinize!
Reklam
PİA ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın ellerini bir tutsam ölsem böyle uzak uzak seslenmese ben bir şehre geldiğim vakit o başka bir şehre gitmese otelleri bomboş bulmasam
"Günün birinde ya çıldıracağız, ya da dünyaya hakim olacağız. Şimdilik bir rakı parası bulmaya çalışalım ve parlak istikbalimizin şerefine birkaç kadeh içelim."
Bir tıp laboratuvarının senin hakkında ne kadar çok bilgiye sahip olduğunu hiç düşündün mü? Kolunu açıp da, iğneyi damarına sokmalarına izin verdiğinde, kendinle ilgili ne kadar çok kişisel ayrıntı verdiğini hiç hesaplandın mı? Kanın senin en mahrem sırlarını içerir. Lösemiden mi, yoksa bir kadeh şarap mı? Kendini depresyonda hissettiğin için Prozac mı alıyorsun, yoksa aleti kaldıramadığın için Viagra mı? Bütün bu kadınların özünü elinde tutmuş. Kanlarını inceleyebiliyor, kokluyor, dokunuyordu. Üstelik, kadınların haberi bile olmadan. Vücutlarının bir bölümünün elinde mıncıklandığını ruhları bile duymadı.
Aynı şaraptan tattık ama benden üç kadeh önce sarhoş oldular...
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
Dinle, sana sevmenin ne olmadığını söyleyeceğim önce. Ne olduğunu sen sonra anlayacaksın. Dinle. Sevmek alışveriş değildir. Geometri değildir, aritmetik değildir. En değerli şeydir belki, ama karşılığında hiçbir şey alınamaz. Karşılıksız bir çeke atılmış kuru bir imza değildir sevmek. İskambil kağıdı değildir, zar değildir, bir dilim ekmek değildir, bir kadeh içki değildir, hesap pusulası değildir sevmek. Sevginin bedeli yine sevgiyle ödenir, altınla değil. Sevilmekse; sevmenin mükafatıdır ancak, karşılığı değil. Bir sevgiye eş başka bir sevgi olamaz. Çünkü her sevgi birbirinden büyüktür. Sevgi tartılamaz, sevgi ölçülemez. Sevgi; gram değildir, mesafe değildir. Derinlik sanırsınız, yüksekliktir o. Sevgi, dudak değildir, göz değildir, saç değildir. Sandalye değildir sevgi, fakat her şeyden güzeldir sarhoşluğu. Geçip karşısına seyredemezsiniz, manzara değildir, tablo değildir.heykel değildir. Okuyamazsınız, kitap değildir. Bilmece değildir, çözemezsiniz. İsteseniz de içinizden atamazsınız, kan değildir, kesip damarlarınızı akıtamazsınız. Siz ağladıkça o güçlenir içinizde. Akmaz, gözyaşı değildir. Kuş değildir uçmaz, çiçek değildir kokmaz. Bitmez, çile değildir. Ne desen o değildir sevmek. Sevgiyi tarif etmeye kalksam, seni anlatırdım.
Ha Belh’te ölmüşsün, ha Bağdat’ta hepsi bir; Kadeh doldu mu, acı da olsa içilir. Keyfine bak; çok aylar doğmuş batmış sensiz; Sensiz daha çok ayların on dördü gelir.
İhsan Oktay Anar
Ne var ki, her şeyi bilmek için, belki hiçbir şey bilmemek gerektiğinden, ademoğullarından bazıları, bildikleri her şeyi unutmaya hayatını adadı. Çünkü onlara göre, ancak hiçbir şey bilmeyen bir masum, gördüğü anda O’nu tanıyabilirdi. Bunun için belki de, ölmeden önce ölmek gerekiyordu. Ölmek aslında, içindeki şarabı tamamen döküp billur kadehi boşaltmak gibi, her şeyi ebediyen unutmak ve artık hiçbir şey bilmemek demekti. Nasıl ki ancak boş bir kadeh İsa’nın kanıyla doluyorsa, aynı şekilde sadece her şeyi unutan bir gönül ilahi esintiyle dolardı.
Sayfa 139Kitabı okudu
"Bu dünyaya geleceksin Birkaç güzel seveceksin Birkaç kadeh içeceksin Sonra da Döneceksin..."
Sayfa 174 - Şükrü EvgiliKitabı okudu
Reklam
ÇİLİNGİR SOFRASI Dertler güler, gam susar çilingir sofrasında Unutulur kederler yudum yudum aldıkça Muhabbet koyulaşır kadehler boşadıkça Makam, unvan bir olur çilingir sofrasında Laftan lafa geçilir, tane tane içilir Kişilerin pahası bu sofrada biçilir İçmeyi bilmeyenler yavaş yavaş seçilir Kadeh dostları kalır çilingir sofrasında Bu sofrada buluşur gerçek dostlar her zaman Dostluk sofralarıdır bu kurulur zaman zaman Dertlerden, acılardan bunaldığımız zaman Huzur verir bu sofra saygı gördüğü zaman Günlerin, haftaların, bazen aylar yılların Özlemine dindiren aziz bir sofradır bu Kadehler araç olur, bade ise bahane Çilingir sofrasında tüm dostluklar şahane
Sayfa 183 - İsmail BengiKitabı okudu
Olay yerinde hiçbir kavga izine rastlanmadığı için, Ceyda’nın katilini tanıdığı çok açık ortadaydı. İki kişilik hazırlanmış bir yemek masasından DNA örnekleri çıkarabilirlerdi. Yatak odasında hâlâ yanmakta olan mumlar olayın bir gönül ilişkisi olduğu şüphesini güçlendiriyordu. Yatak odasındaki iki kadeh, tecavüz ihtimalini gö- nüllü cinsel ilişkiye doğru götürüyordu. Aylin yavaşça kanepeden kalktı, uykusu kaçmıştı. Mutfağa gidip kahve hazırladı ve kanepeye gelip yerleşti. Bu olayda yanlış olan bir şeyler vardı. Ceyda’nın evi derli topluydu ve romantik bir akşam yemeği işaretleri barındırı- yordu. Aylin kahvesini içti ama yatağa gitmemek için direniyordu. Yıllardır gördüğü kâbus yüzünden, uyumamak için neredeyse eziyet çekiyordu. Saat sabahın dördü olmuştu bile, fazla direnemeden kendini uykuya teslim etti
Bu Gemi Ne Zamandır Burada Bu gemi ne zamandır burada Çoktan boşaltmış yükünü Gece de ölmüş, rıhtım da bomboş Mavi bir suyun düşünü uyutur bir tayfa Arkada, güvertede Ah, neresinden baksam sessizlik gene. Yürürüm usuldan, girerim bir meyhaneye İçerde üç beş kişi Yalnızlık üç beş kişi Bir kadeh rakı söylerim kendime Bir kadeh rakı daha söylerim kendime -Söyle be! Ne zamandır burda bu gemi -Denizin değil hüznün üstünde. Belki yarın gidecek Bir anı gelecek bir başka anının yerine. İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.