İnsanı suç işlemeye iten toplumsal koşullar mıdır? Suç bazen toplumsal düzene bir protestodur. Toplumsal düzen bozuldukça suç da artar.
Tarihin Felsefesi kitabında Hegel, bir davranışın doğruluğuna ya da yanlışlığını, ancak kişinin vicdanının belirleyebileceğini savunuyor. Örneğin birinin kendi çıkarı uğruna cinayet işlemesi yanlış, çünkü
Erich Fromm ‘un Sevgi Üzerine Yaptığı 11 Tespit ile "sevginin" ne olduğu ve ne olmadığı hususunda bizleri aydınlatıyor.
İnsanın içinde geçen her "isteğin" adını sevgi koyması kadar "ucuz" bir tanım olamaz. Karşınızdaki insana karşı bir duygu barındırıyor olduğunuzda "ben onu seviyorum" triplerine girmeyin.
Karşılıksız sevgi ve bağlılığı daha iyi anlatan bir kitap daha yoktur sanırım.
Okuduktan sonra her uçurtma gördüğünüz zaman içinizi buruk bir his kaplayacak. Neden daha önce okumadım ki ile keşke böyle şeyler yaşanmasaydı da okumak zorunda kalmasaydım dedirten bir kitap.
İnsanı asıl üzen şey, böyle yaşamların hala bir yerlerde devam ediyor olması. Kulaklarınızı tıkadığınızda, gözlerinizi kapadığınızda bu gerçekler yok olmuyor. Keşke bizim gibi sıradan insanların yapabileceği bir şeyler olsa bu düzeni değiştirmek için.
Ey huzur!
Neredesin?
Ivan’ın aklında mı ,
Dimitri’nin hazzında mı,
Yoksa Alyoşa’nın kalbinde mi?
Rus ve dünya edebiyatının önde gelen yazarlarından olan Dostoyevski’nin başyapıtı Karamazov Kardeşler, 1879-1880 yılları arasında çıkan bir dergide bölümler halinde yayınlanmıştır. Eser 1881 yılında kitap haline
Merhaba canımmm dostlarımm. Gününüz güzel geçmiştir şu ana kadar umarım. Ve malum gün daha bitmedi. O yüzden gecenizin de güzel geçmesini diliyorum şimdiden. Kitabın kapağına bakalım ilk olarak siz ne görüyorsunuz bilmiyorum hiç. Ama ben üzgün, kırgın, belki biraz da kızgın ama kızgınlığı en çok kendine olan bir adam görüyorum. Bu kitap adından
Kesin inançlılar içeriği hiç bir zaman eskimeyecek kadar canlı bir eser. Çok beğenerek okuduğumu belirmek istiyorum. Konu ile yakından ilgilenenler için incelemenin sonunda bir kaç belgesel önereceğim.
İçeriğe gelirsek; yazar didaktik bir üslup kullanmadan, okuyucuyu ikna etmeye çalışmadan ve herhangi bir görüşü savunmadan analizlerini okuyucuya
Seninle bir alakası yok bu gidişin,
ha belki gidiş bile değil, iki gün sonra süt dökmüş kedi gibi kuyruğu kıstırıp bu güvenli limana geri gelirim, ama belki de gelmem sen kendini gelmeyecek duygusuna alıştır.
Hayatımın önemli bir kısmı edebiyat ile iç içe geçmiş olmasına rağmen, şiire bir türlü ısınamadım. Bazı şiirler hariç olmak üzere, hiçbir şiirin beni etkilediğini düşünmüyorum. Peki bu iletiyi neden yazıyorum? Dün sabah yine bu sitede bir okurun, Mona Roza - Sezai Karakoç şiirini paylaştığını gördüm ve yaklaşık 24 saattir aklımdan çıkaramadım.
Gregor ın babası iflas eder, Gregor annesi, babası, ve kız kardeşinin sorumluluğunu kendi üzerine alarak şevkle çalışmaya başlar, başarılı ve iyi para kazanan bir pazarlamacı olur. Ailesi ilk başta bu durumu mutlulukla karşılar, fakat devam eden süreçte Gregor ın ailesinin tüm yükünü kaldırabilecek kadar çok para kazanıyor olmasına artık
Bende bu kitap vasıtasıyla başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. Bir kaç sene önce kadar, soğuk ve yağmur sonrası bir sonbahar gününde, şehrin biraz dışında alışveriş merkezlerinin olduğu avm ye yürüyerek gidiyordum. İleride elinde poşetle yavaş yavaş yürüyen bir çocuk gördüm. Yanına yaklaştım ve beraber yürüyerek muhabbet etmeye başladık.
Sevmek için nedenleriniz yoktur.Nedeniniz varsa o sevmek değildir zaten.Ben sebepsiz, zamansız severim.Seviyorsam yüreğimden,özlüyorsam icimden,gidiyorsan yine kendimden giderim.
Hiç bir zaman sevdiğimden eksilmem.Eksiliyorsam yine kendimden eksilirim.Keske hiç eksilmesem.
Bu bendeki eksilmeler bitirdi beni...
Insanın kalbi hiç ağlar mı?Benim
"Bir Dostoyevski romanı okumak, bilmediğimiz muazzam bir şehre girmek, bir savaşın gölgesine tanık olmak gibidir." diyor Borges.
Beyaz Geceler Dostoyevski'nin İnsancıklar'dan sonra yazdığı iki minik şaheserden biridir. İsimsiz bir anlatıcının ağzından yalnızlığı ve karşılıksız aşkı dinlediğimiz dört gece ve bir sabahlık yalın bir hikaye. Kahramanımız hayalci bir karakterdir. Tüm hayatını hayallerinde yaşar, hayallerinde aşık olur, hayallerinde savaşır, hayallerinden beslenir. Hayatını bu şekilde yapayalnız yaşarken gün olur Nastenka ile karşılaşır.
Hayalcimiz Nastenka sayesinde gerçek hayattan bir günle tanışır ve varoluşunun bundan böyle tamamen değişeceğini anlar. Hayalperest Nastenka'ya saf bir sevgi duyar ve hatta sırra kadem basmış olan nişanlısıyla temasa geçmesi için ona yardımcı olmaya çalışır. Nastenka'nın nişanlısı tekrar ortaya çıktığında verdiği tepkide ne bir kıskançlık ne de dargınlık vardır; üstelik bir kez daha kendi ıssız odasının karanlığına mahkum olduğunu bildiği halde.
Hikaye su gibi akıyor ve insanı hüzünlendiriyor. İster istemez kendinizi hayalci kahramanımızın yerine koyuyorsunuz ve bu yıkımla yüzleşiyorsunuz. Keyifli okumalar dilerim. :)
"Göklerin her zaman açık olsun, sevimli gülücüklerin parlaklığını mutlu görüntüsünü yitirmesin. Yapayalnız yaşayan, sana karşı şükranla çarpan bir yüreğe tattırdığın mutluluk anlarından dolayı seni hep hayırlı anacağım.
Ulu Tanrım! O ne uzun, mutlu saatlerdi! Bir insana böyle saatler yaşam boyu yetmez mi?"
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · İletişim Yayınları · 202074bin okunma
22 Şubat 2018
İstanbul
Ahmed abime;
Mektubuma yeni başlamış gibi görünüyorum değil mi abi, ilk hitap edişimmiş, ilk cümleye başlayışımmış gibi. Yok ama. Sana mektup yazmayı dördüncü deneyişimdir bu. Sen nasıl yazıyordun ki acaba, canından çok sevdiğin Leylin'e? Hiç düzeltmeden içinden geldiği gibi mi, yoksa törpüleyerek mi? Ah, evet. Okudum
Dostoyevski kitaplarının içinde en duygu yoğunluğunun "insancıklar" adlı eseri olduğunu düşünüyordum taa ki "Ezilenleri" i okuyana kadar...
Af, merhamet, gurur, sevgi,öfke, pişmanlık, kibir, egoizm ve en çok da aşk...
Karşılıklı mı karşılıksız mı belli olmayan ve okurken size de ızdırap ćektirecek, fedakar olanından.
insan tiplerini, davranış biçimlerini bize òyle sunmuş ki Dostoyevski, sanki onlarla ilk kez karşılaşıyormuşuz gibi.
Yani şaşırarak okuduğumuz bu karakterler, aslında hep gördüğümüz tanıdığımız belki de yaşadığımız duygular, davranışlar.
Bir de dikkatimi çeken; Suç ve Ceza ile Karamazov Kardeşler de olduğu gibi bu eserinde de hayvanlara yapılan eziyetleri, okuyucunun merhamet duygusunu harekete geçirecek şekilde ortaya koyması oldu.
Yani Dostayevski' nin hayvan hassasiyeti bu eserinde de mevcut...
Kitapta ki Vanya karakterinin Dostoyevski nin kendisi olduğu söyleniyormuş bir nevi gençliğine ait anı kitabı olması özelliği taşıyormuş Ezilenler.
Tiyo vermemek adına fazla detaylara girmeyeyim okuyacak olanlar için
ve,
Dostoyevski yi daha iyi tanımak için kaçırılmaması gerekli bir eser olduĝunu sòylemekle yetineyim.
EzilenlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202218,4bin okunma
Kim tarafından yazıldığı bugün hâlâ tartışma konusu olan Portekiz Mektupları, yüzyıllardır ilgiyle okunmaya devam ediyor. Gerçek biri tarafından mı yazıldığı yoksa kurgu bir eser mi olduğu hiçbir zaman net olarak bilinemeyecek olsa da, tüm dünyada edebiyatseverleri etkilemeyi başarmış bir eser olduğunu söylemek mümkün.
Hakkında birçok söylenti