Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Soruların olmaması kavrayışın olmaması demektir. Yüzeysel sorular yüzeysel bir kavrayış demektir.
Sayfa 97 - Psikonet YayıncılıkKitabı okudu
Genellikle, kavrayış ne denli fazlaysa, yanılma da o ölçüde fazladır: Zekâ ne denli fazlaysa, akıl o ölçüde azdır.
Reklam
Geçmişi hatırlama gafletimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır. Geçmiş zihnin hâkimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin içinde gizlidir. Bu nesneye ölmeden önce rastlayıp rastlamamamız ise tesadüfe bağlıdır.
Sayfa 46 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Kavimleri İslam'a bağlı, İslam'ı kavimlere bağlı olarak kavrayış birçok zihinde öylesine yerleşmiş ki bazı batılı yazarlar Türkiye'de ve Arap ülkelerindeki sosyalistler ve komünistler, burjuva düşünürlerini, batı ajanlığı yapan kümeleri bile "müslümanlar" olarak nitelemekten geri durmuyorlar.
—Her birimiz, kendi payımıza düşen hayatı yaşamaya çalışıyoruz. Ama akıl, kavrayış, aydın kişilik başka şey, dostluk başka şey... Senin gibi halinden hoşnut bir doğmacının benim aklımla uğraşmayı bırakıp kendi aklına ne olduğunu düşünmesi daha doğru olur, bence.
Sayfa 205 - Amaç Temel Yayınları, 1987. Çeviri:Suna Güler
İslâm'ın vasat insanlar üzerindeki etkisidir bu: her vasat insana üstün bir kavrayış özelliği kazandırmak...
Sayfa 23 - İz yayınları
Reklam
Sahip olduğunuz her şey Allah'a aittir ve sahip olduğunuz her şey ona dönecektir. Bu kavrayış bizi özgürleştirir ve en ağır kayıplarımız da bize yardım eder.
Biri bir şey mi kaybetti, bir insanı, bir sevinci ya da mutluluğu örneğin, asla umutsuzluğa kapılmamalıdır; çünkü her şey ileride daha görkemli bir şekilde kendisine dönüp gelecektir. İlle de elden çıkıp gidecek olan çıkıp gider elden, bizim olan bizde kalır, çünkü her şey kavrayış gücümüzü aşan ve bizim görünürde çelişki içinde bulunduğumuz yasalar uyarınca gerçekleşir.
Hayatın görünümlerini kavrayış tarzımız, varoluşumuzun her noktasında birçok kuvvet hissetmemize neden olur. Bu kuvvetlerden her biri, aslında, gerçek görünümün ötesine geçmeye çalışır, ötekilerle birlikte o görünümün sonsuzluğunu örter, salt gerginliğe ya da özleme dönüşür. Çünkü insan, başından beri ikili bir varlıktır. Ama bu ikilik, onun eylemlerinin birliğini bozmaz; hatta bu eylemlerin, ancak pek çok unsurun varlığı sonucunda kuvvetli bir birlik sergiledikleri görülür. Köklerindeki kuvvetlerin böylesine dallanıp budaklanmasından mahrum bir olgusal görünüm, bizim için çorak ve boş olurdu.
Yeni bir dünya ,yeni bir kavrayış eskisi yok olmadan gerçekleşmeyecektir zirâ.
Reklam
6.cilt
1379. Muâviye radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah, hakkında hayır dilediği kimseye din hususunda büyük bir anlayış verir." Buhârî, İlim 10, Humus 7, İ'tisâm 10; Müslim, İmâre 175, Zekât 98, 100. Ayrıca bk. Tirmizî, İlim 4; İbni Mâce, Mukaddime 17. ... Din ilimleri başta olmak üzere, bütün ilim ve bilgi dallarında anlayış sahibi olanlar daha başarılı ve öncü vasfı taşıyan kimseler olurlar. İnsana bu anlayışı bahşeden Allah'tır. Hadisin devamında açıkça görüldüğü gibi, Resûl-i Ekrem Efendimizin kendisine vahyolunan Kur'an'ı hiçbir ayırım yapmaksızın herkese tebliğ etti. Birilerine öğretip de başkalarından saklayıp gizlemedi. Herkes aynı bilgilere ve aynı tebliğe muhatap olduğu halde, onların içinden bazısı daha ileri seviyede anlayış ve kavrayış sahibi oldu ve toplumda seçkin bir mevkide bulunmaya hak kazandılar.Ashâb-ı kirâmın hepsi ilim ve anlayış açısından aynı seviyede değillerdi. Onlardan bir kısmı âyet ve hadislerin sadece görünen zâhirî mânalarını anlarken, bir kısmı da onların incelik ve derinliklerine nüfuz ederlerdi. Ashâbın durumu böyle olunca ümmetin diğer fertlerinin derecelerinin farklı olacağı öncelikle kabul edilir. İşte insanlara hak ve hakikati gösteren ve onları eğitip öğreten âlimler, bir toplum içinde Allah'ın kendileri hakkında hayır murad ettiği en üstün ve örnek kişilerdir. Çünkü onlar Allah'ın yeryüzündeki elçileri olan peygamberlerin Cenâb-ı Hak katından getirdikleri ilâhî gerçekleri insanlara öğretmeye devam eden "peygamber vârisleri"dir.
Okurun kavrayış kapasitesine göre kitapların kendi kaderleri vardır.
Türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
2. Tefsir İlmi: Kur'ân-ı Kerîm eşyanın en muazzamı, en yücesi, en azizi, en vazıh [açık) olanıdır. Bununla birlikte onda her aklın kavrayamayacağı bir takım müşkil noktalar vardır ki onları ancak Allah-u Teala'nın "fehim" [ince kavrayış) verdiği kimseler anlayabilir. Zira Peygamber Efendimiz, ما من آية من آيات القرآن الأ ولها ظهر وَبَطَنْ إِلَى سَبْعَةِ أَبْطَنٍ أَوْ تِسْعَةِ أَبْطَنٍ "Kur'ân'ın her âyetinin bir zahiri, bir de bâtını vardır, ayrıca her bir bâtının da yedi -veya dokuz- bâtını vardır." ve, لِكُلِّ حَرفِ مِنْ حُرُوفِ الْقُرْآنِ حَدٌ وَلِكُلِّ حَدٍ مَطْلَع "Kur'ân harflerinden her birinin bir anlamı, her anlamının da işaret ettiği birşey vardır" buyurmuşlardır.
°•○● Eğitimi sadece bir kavrayış becerisi ve hafıza işi olarak görmek,egitimin anlamına dair çok yetersiz bir bakış açısıdır
Sayfa 36 - ZeplinKitabı okudu
"İdeolojileri anlamak, aynı anda hem geçmişi hem de şimdiyi derinlemesine kavramaktır ve böylesi bir kavrayış özgürleşmemize katkı sağlar."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.