“Peki dilimizde, kökeni ne olursa olsun, onlarca kelime varken, yabancı bir kelimeyi doğrudan Türkçenin yapısına ve telaffuzuna uyarlamadan kullanmak, hangi aklın ürünüdür?
Derdimiz Türkçede yer alan ve artık bizim olan yabancı kökenli kelimeler değil. Derdimiz, zaten herhangi bir kavramla ilgili onlarca kelimeye sahipken bir topluma özenip o kavramla ilgili bir sözcüğü doğrudan dilimize katmaya çalışmalarıdır.
Aslında bununla ilgili sayfalarca, ciltlerce yazılacak mevzuyu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK müthiş bir şekilde özetlemiştir:
‘Kitap, kâtip, mektup’ benimdir.
‘Ketebe, mektep, yektübü ve geri kalanı Arap’ındır!’
Bu şekilde baktığımızda Türkçeleşmiş kelime nedir, ne değildir, daha net anlamaktayız.
‘Birader’ bizimdir, ‘brother’ İngiliz’in, gibi.”
youtube.com/watch?v=Y8a8T3Z...
69. Sait Faik Hikâye Armağanı Kısa Liste:
1. Anatomi Dersi, Ayşegül Devecioğlu (Metis Yayınları)
2. Bavula Sığmayan, Nermin Yıldırım (Hep Kitap)
3. Debbağ, Birgül Yansın Aslanoğlu (Hece Öykü)
4. Gençlik Güzel Şey, Ekin Kadir Selçuk (İletişim Yayınları)
5. Hiçkuşu, Melike Koçak (Can Yayınları)
6. Kışın Herkes Dürüsttür, Murat Çelik (Everest Yayınları)
7. Korkma, Güzel Rüyalar da Var, Mehmet Can Şaşmaz (Yapı Kredi Yayınları)
8. Miyop, Doğan Yarıcı (Yapı Kredi Yayınları)
9. Mutedil Dalgalı, Ömür İklim Demir (Yapı Kredi Yayınları)
10. Ölümlünün Yaşam Fragmanları, Asil Çam (Ketebe Yayınları)
Not: Videonun sonunda 69. Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazanan eserin adı yanlışlıkla Anatomi Dersleri şeklinde geçmiş. Doğrusu Anatomi Dersi'dir. Bilginize.
İslâm Düşünce Gelenekleri
✿ ✿ ✿
İslâm Medeniyeti, geniş bir coğrafya içinde farklı kimlikleri barındırır. Tarih boyunca toplumsal ve birey kimliklerini şekillendirmiş, dinamik disiplindir. Bu dinamik disiplinler başta bilim, sanat ve kültür olmuştur. “İslâm Düşünce Geleneği” çok geniş ve farklılıkları barındırsa da varlık kavramı
Anlam ile Tanımlanmak
✿ ✿ ✿
Anadolu coğrafyası, Yunan ile Pers Medeniyetlerinin buluştuğu, Grek ile Helenistik düşünce medeniyetlerini Bağdat’a taşıdıkları bir güzergâh ve yoğrulma yeridir. Malazgirt zaferiyle, bu doğu batı yoğrulması Hristiyan değerlerinden İslâm değerlerine geçti. Bu süreçten itibaren Anadolu’nun Yunan, Grek,
Ayn Rand ı da zaten biliyorsunuz. Altından pahalıya satılıyor kitapları. Bende daha da artmadan en iyi kitaplarını alayım dedim. O da öyle alındı.
Hasan İzzettin Dinamo yu en sevdiğim hatta belki de tek izlediğim kitap youtuber ı olan
Harun Çelik in önerisi ile aldım. En beğendiği kitaplardandır kendisinin. Yanılacağını düşünmüyorum.
Cennetin Doğusu bende nasıl olmaz, onu gerçekten bilemiyorum. Tüm kitapları var evde. En iyi kitabı Steinbeck in eksik kalmış. O da öyle girdi sepete.
Yüreğinin Götürdüğü Yere Git de konusunu beğendiğim bir romantik kitap oldu. Hepsini araştırarak aldım. Aklım ama hala alamadıklarımda :)) Haa bu sipariş fikri nasıl oluştu derseniz onu da söyleyeyim : Kitap grubumda
Cengiz Aytmatov setini kazanmak için için;
1. Hesabımızı takip et, (
Ketebe Yayınları)
2. Yorumlara en sevdiğin Cengiz Aytmatov kitabını yaz ve bir arkadaşını etiketle,
3. Gönderiyi “Tekrar Paylaş”
📣Kazanan 22 Nisan günü duyurulacaktır.
📚Tüm
.
Öncelikle Ketebe yayınlarını tebrik ederim. Kitabı orjinal dili Boşnakçadan dilimize çevirerek mükemmel bir iş çıkarmışlar. Biliyorsunuz kitabın daha önce ingilizceden çevirilmiş bir baskısı vardı. Çevirinin çevirisi olduğu için dili çok kötüydü. Bu kitap ise harika olmuş, tekrardan tebrik ederim.
Izzetbegoviç bana göre 20. yy.'ın en büyük
Beş Katlı Evin Altıncı Katı 1974-1978 yılları arasında kaleme alınmış, 1981 yılında ise ilk kez Yazıçı Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Türkiye’de ise ilk baskısı Kültür Bakanlığı tarafından 1994 yılında
Evet uzun bir roman ama okumaya başlayınca gayet akıcı ve kendine çeken üslubuyla bir çırpıda bitiveriyor. Kitabın kendi içinde bölümlere, bölümlerinde başlıklara ayrılmış olmasının da bu okuma rahatlığına katkı sağladığı söylenebilir. Bunun yanında Ali Emre sadece Selahaddin Eyyubî’nin değil yanındaki karakterlerin hikâyelerini de gayet güzel bir şekilde işleyerek kitaba farklı bir derinlik kazandırıyor. Hatta zaman zaman bu ara hikâyeler sizi ana konudan daha çok içine çekebilir.
Ali Emre’nin kurgu esnasında dönemin sosyal gerçekliğini ve şartlarını atlamamış olması da romanın bir başka iyi noktası olarak zikredilebilir.
Bütün bunların dışında kendi içinde kronolojik, zaman kurgusu düz bir çizgide ilerleyen hikâyeler sizi daha çok cezbediyorsa kitabı okurken bir miktar zorlanmanız mümkün. Çünkü bölümler arasında zaman çizgisel değil dağınık ilerliyor. Ayrıca metinler arasında anlatımı güçlendirmek için koyulan kısa diyalogların bir kısmı metnin geri kalan kısmına nazaran bir miktar havada kalmış, tam metne işlememiş gibi duruyor. Editöryal işçiliğin ve kapak tasarımının da en az kitabın kendisi kadar başarılı olduğunu söylemek mümkün.
Toparlamak gerekirse “Selahaddin Şark’ın Kartalı” anlattığı özel şahsiyet ve anlatım gücü ile gerçekten ciddiye alınması ve okunması gereken kitap. Bu güzel kitap için Ali Emre ve Ketebe Yayınları ekibine teşekkürler…
twitter.com/gurbetogli/stat...
Şöyle bir güzellik yapmış Ketebe, yazarı güzel, coğrafyaları güzel, yazıları da eminim de güzeldir. Gelirler de depremzedelere gidiyormuş. Ramazanın son günlerindeyiz, bu hayır fırsatı kaçmaz dedim ve bu set için çekiliş yapmak istedim. Çekilişi yarın açıklarım
(tekli güne denk gelsin belki kadir gecesidir deyu) . Hesabını donduran eş dosta haber salarsınız artık.(bazılarını bugünlerde göremiyorum çünkü)
Çekiliş şartları
- herhangi bir yorum yazmak (bir yorum tek yapın gözünüzü seveyim kafam karışıyor sonra)
-rt yapmamak (takipçilerimden birine özellikle yakın bulduklarıma çıksın istiyorum sjsj o yüzden yayılmasını pek istemiyorum)
-Ramazanın sonuna kadar her gece şu günahkarın ıslahı için boooool bol dua etmeniz
Ketebe Yayınları etiketi ile çıkan " felsefe / düşünce " kitapları gerçekten muazzam. Keşke sınırsız para ve zaman olsa da hepsini okuyabilsem.
Ketebe Yayınları Edebiyat dünyası için büyük bir mektep...
Bir hayalin peşinden uzak diyarların keşfine doğru çıkılan bir yolculuk hikayesi Sular Üstünde Gökler Altında…
3 Ağustos 1492 yılına kadar kimsenin cesaret edemediği (belki de ettiği ama bizim bilmediğimiz) bir yolculuk planı üzerine inşa edilen bir roman ile karşı karşıyayız.
Öncelikle romanın dilinden ve biraz da temadan bahsetmek istiyorum.