"İnsan öz kardeşlerini öldürür mü?" diye sordu, Maral Ana.
Çopur Topal Nine acı acı başını salladı:
- Öyle deme Maral Ana, insanları tanımazsın, orman hayvanları şöyle dursun, birbirlerini öldürmekten bile çekinmez onlar. Syf:61
Beyaz Gemi
"İnek onun anasıdır ve sütünü hiç esirgemiyor ondan. Anlıyorsun değil mi? Anneler hiçbir şeyi esirgemez." diyor sayfa 24'te. İşte bu yüzden cennet analarımızın ayakları altında:^
Beyaz Gemi
Sayfa 66, 67 ve 68'de dedenin çocuğa masal anlatırken verdiği tavsiyeler var. Hepsi o kadar güzel mesajlar içeriyor ki. Şimdi hiç üşenmeden hepsini yazacağım. :)
* Ee oğlum, insanlar akılları ile değil de zenginlikleriyle tanınmaya, büyüklenmeye kalkışırsa, bunun sonu kötü olur.
* Ee, oğlum, eski zamanda atalarımız, zenginlik gururlanmayı, böbürlenmeyi, gururlanma-böbürlenme ise baştan çıkmayı, çılgınlığı getirir, derlermiş.
* Ee, oğlum, paranın hüküm sürdüğü yerde, güzel söze ve güzelliğe yer kalmaz.
Beyaz Gemi
Sayfa 96 'da "İnsanların mutlu olması ve bu mutluluğu başkalarına da vermesi bazen ne kadar kolay oluyor!" diyor. Düşünüyorum da bu mutlu olma işi aslında bu kadar abartılmamalı. Etrafta mutlu olmamızı sağlayacak o kadar fazla olay oluyor ki. Ufak tefek de olsalar. Sanırım mutlu olma ile şükretme doğru orantılı. Yani eğer mutlu değilseniz -bence- şükretmiyorsunuz.
Beyaz Gemi
"… onun bu çabasına, bu iyiliğine kimse önem vermezdi. Eğer herkese karşılıksız dağıtacak olsalar altının da değeri olmazdı zaten." diyor sayfa 14'te. Çok beğenmekle hatta onay vermekle birlikte doğrusunun tam tersi olması gerektiği kanaatindeyim. Yani karşılıksız iyilik. Aslında o da karşılıksız değil ya. Rabbim katıyla karşılık veriyor elhamdülillah. Hani bir söz vardır ya 'İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir.' diye. İşte tam olarak anlatmak istediğim bu.
Bir sonraki sayfada "Kendisini saydırmasını bilmeyeni saymazlar. O kendini saydırmasını bilmiyordu." diyor çocuğun dedesi için. İlk defa bu kadar -argomsu tabirle- ezik bir dede tanıyorum. Ama bir o kadar da çok sevdim. Sanırım onda kendimi gördüm. :/
Bir sonraki sayfadan -16- yine Mümin dedemle ilgili (sevdim ya hemen dedem olur) bir şey daha. "Ta eski çağlardan beri böyleleri için şu öğüdü verirler: 'İyi olma, kötü ol! Dişlerini göster! Bak sana bu da azdır! Kötü ol, kötü!' Ama onun talihsizliği idi bu. Hep iyi olarak kalırdı." Ya neden bilmiyorum hala ben dedenin doğruyu yaptığını savunuyorum. Tamam sıkıntı çekmiş bu konuda, belli ki daha da çekecek ama ne bileyim dede haklı:)
Beyaz Gemi
Sayfa 38'de çocuk diyor ki: "Neye yarardı güzellik? Güzel olmaya ihtiyacı mı var insanın!" Olmaz mı, diyorum. Günümüzde birçok şey bu olaydan ilerliyor. Kalbi güzel insanlarla karşılaşmak bence daha önemli bence. Allah hepimizi kalbi güzel insanlarla karşılaştırsın. (amin)
Sayfa 41'de ise ikizler burcunun tanımı yapılıyor: "Bir bakarsın neşeli, bir de bakarsın kudurmuş. Öfkelendiği zaman insanı diri diri yutacakmış gibi olur." :)
"Şansı var dedemin, sohbet etmeyi biliyor." diyor sayfa 42'de. O kadar hak veriyorum ki. O şansa sahip değilim ama olmasını o kadar çok isterdim ki.