Sarter'in varoluş felsefine bakışı aslında.
"Varolmak burada olmaktır, yalnızca budur; varolanlar belirirler, rastlanırlar, hiçbir zaman bir sonuç değildirler. Sanırım, bunu anlamış olan insanlar vardır. Ancak kafalarında zorunlu ve kendi kendinin nedeni bir varlık yaratarak bu rastlantısallığı aşmaya çalışmışlardır. Oysa varoluş hiçbir zorunlu varlıkla açıklanamaz: rastlantısallık bir yanılsama, silinebilecek bir görüş değildir; saltıktır, bunun sonucu olarak da tam anlamıyla nedensizliktir. Her şey nedensizdir, bu bahçe, bu kent ve ben”. İnsan kendi dışında vardır, kendi dışına çıkarak var olur. Bu yönden alınırsa, insan ilerleyiştir, aşıştır, oluştur. Nesneleri dahi bu ilerleyişe, bu aşışa, bu oluşa göre yakalar. Demek ki insancıl bir evrenden, insancıl öznellik evreninden başka evren yoktur.Fazlalık hissi bulantıya neden olur. Bulantı, kendi varlığını ve dünyanın var olduğunu bilmesidir. Ve tüm bunlar onun için önemli değildir. Başkaları gibi olamamak ve dünyanın kendisi için önemli olmaması hissi kendisinde korkuya neden olur. Öyleyse birini öldürmesine engel olacak şey nedir, her şey önemsizse? Bunu da, gereksiz bir olayın ortaya çıkmasına neden olma olarak ifade eder. Değmez. Bulantı, aslında onun kendi öz varlığı’dır.